MART 2020 107
5 Mart 1920 tarihinde 38 arkadaşı ile Hilal-i
Ahdar Cemiyeti’ni yani Yeşilay Derneği’ni
kurar. Yeşilay ile uyuşturucuya savaş açar.
mantığını kavrar ve tecrübelerini
notlarına katar. Mazhar, gece
gündüz çalışıp kitabını (Tababet-i
Ruhiye) tamamlar. Asabiye ve
akliye kürsüsünün hocaları, onun
Berlin'de ihtisas yapmasını sağlar.
Gecikmeden ihtisas yapacağı
kliniğe koşar ve hayranı olduğu
Prof. Dr. Kraepelin ile tanışır.
Prof. Dr. Kraepelin ağzına bira
sürmeyen bir alkol düşmanıdır
ve sigaranın adını andırmaz.
Mazhar'ın ne içkisi ne sigarası
vardır; bu yüzden onu çok tutar.
İstanbul’a geri döndüğünde Toptaşı
Bimarhanesi’ni ziyaret eder,
gördüğü manzara karşısında adeta
donar. Hastalar esir mahkumlar
gibi kötü hücrelerde kalmakta,
kir ve sefalet içinde yaşamaktadır.
Hele cüzzamlılar hepten terk
edilmiştir. Onu "Asabiye ve
Elektroterapi" hocası yaparlar. Her
ne kadar yoğun olsa da zaman
zaman uzak semtlerdeki paşa
konaklarına hasta ziyaretine gider,
kar çamur demez üç beş mecidiye
toplamaya bakar. Divanyolu'nda
bir muayenehane açar ve gördüğü
talebe kendi de şaşar. Ne yazık ki o
günlerde İstanbul'da içki ve afyon
kullanımı patlar. Feneryolu'nda
Kamer Hanım adlı bir komşusu
vardır. Kadıncağız yıllarca Yemen
cephesinde esir düşen oğlunu
beklemektedir. Meğer çocuk
İngilizlerin yanında içkiye alışmış,
geldiği gün mahalleyi yıkar...
Zavallı anacığı "Keşke öleydi de
yolunu gözlemeseydim." demeye
başlar. Bu çocuk alkol parası
için biricik annesini öldürür,
tutuklamaya gelen kişileri yaralar.
İşte tam o günlerde "Müskiratın
Men'i Kanunu" yürürlükten kalkar.
Batılılar alkolü yasaklamak için
çareler ararken devletin alkol
üretmesi Mazhar hocayı çok yıkar.
5 Mart 1920 tarihinde 38 arkadaşı
ile Hilal-i Ahdar Cemiyeti’ni yani
Yeşilay Derneği’ni kurar. Yeşilay ile
uyuşturucuya savaş açar.
Toptaşı Bimarhanesi’nde güvendiği
asistanlarını yanına alıp, kolları
sıvar. Pislikten geçilmeyen binayı
baştan ayağa yıkar, boya badana
yaparlar. Yataklara yıllardan sonra
ilk kez temiz çarşaf serilir. Deli
diye itilen insanlar ilk kez ısınır
ve doyarlar. Mazhar Osman
onları toplar ve önlerine mütevazı
da olsa bir yemek koyar. O
günlerde hastane kurması için
Bakırköy’de eski bir süvari kışlası
olan metruk Reşadiye kışlasını
Mazhar Osman’a gösterirler.
Çok mutlu olur. Mazhar Osman
birileri "dağ başı" dese de kışlayı
çok sever ve çalışmaya başlar.
Böylece İstanbul Emraz-ı Akliye ve
Asabiye Hastanesi kurulur (1926 ).
Mazhar Osman kuvvetli ve laftan
anlayan hastalara kanal kazdırır,
duvar yaptırır. Kimi taş kırar, kimi
sebze soyar. Temizliği sıkı tutar,
taşıma suyla başlar ve alelacele
bir artezyen kurdurur. Cereyan
gelene kadar petrol lambası ile
idare eder, çalı çırpı yakarak
ısınırlar. Mutfakta kazanlar
kaynarken elde edilen ısı hamama
sıcak su sağlar. Türkiye'nin en
gözde hastanesini kurmak kolay
olmaz. Mazhar Hoca'ya daima
birileri "Bize zırdeli göstersene!"
diye asılırlar. Mazhar Hoca "Siz
bana zır romatizmalı, zır ülserli
göstersenize!" der, hastalarına
kaçık, manyak diyenlere çok kızar.
Bol bol seyahat eder, yurt dışında
kongrelere katılır, tebliğler sunar.
Bir gazetecinin "Efendim nasıl
meşhur oldunuz?" sorusuna, “Ben
sadece işimi doğru yaptım. Eğer
50 yıldır limon satsaydım, meşhur
limoncu olacaktım.” der. O yıllarda
asistanlara yolluk çıkmaz. Hoca
kendi yolluğu ile nice genci yurt
dışı kongrelere yollar. Yetmez,
ceplerine para koyar. Bilimin
gelişmesine sonsuz katkılar sunar.
Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman
Usman, 1933’te ordinaryüs
profesör olarak İstanbul Tıp
Fakültesi Psikiyatri Kliniği
başkanlığına getirilir. Soyadı
kanunu çıktığında, “akılla uğraşan”
anlamında Usman soyadını almış
ve ömrü boyunca kullanmışsa
da daha sonra kelime, Uzman
olarak da yazılmıştır. 1941'de
başhekimlik görevini bırakıp
emekliye ayrıldığı 1952'ye kadar
öğretim üyesi olarak çalışmalarını
sürdürür. Türk Nöro-psikiyatri
Cemiyeti'nin kurucusu olduğu
gibi Hamburg Akıl Hastalıkları
Derneği, Fransız Nöroloji Derneği,
New York Nöroloji Akademisi
gibi yurt dışı sağlık kuruluşlarının
onur üyeliklerine seçilir. Türkiye'de
ilk kez seroloji, nöro-patoloji,
deneysel psikoloji laboratuvarları
oluşturulmasında önemli rol
oynar. Ord. Prof. Dr. Mazhar
Osman Usman, 1961 yılında
İstanbul'da vefat eder. Kurucusu
olduğu kurumlar, bugün olduğu
gibi yarın da insanlığa şifa olmaya
devam edecek.