Background Image
Previous Page  113 / 116 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 113 / 116 Next Page
Page Background

MART 2020 113

ÖRNEKBİR İNSAN,ÖRNEKBİRYEŞİLAYCI:

SELAHATTİNKAPTANAĞASI

YeşilaydergisininMayıs 2017’deyayınlanan1000. sayısındaKızıGüldenKaptanağası

babası içinbir yazı kalemealdı.GüldenKaptanağası’nındilindenbabası

SelahattinKaptanağası’nı bir kezdahadinliyor, 35yıl YeşilayBaşkanlığı yapanbudeğerli ismi rahmet

veminnetlehatırlıyoruz.

Hayatı sigara, uyuşturucu ve

alkolle mücadele ile geçen 35

yıl Yeşilay Başkanlığı’nı yapan

Selahattin Kaptanağası, 1920

yılında Konya'da doğdu. İlkokul ve

Askeri Ortaokulu Konya'da okudu.

Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun

oldu. 1941 yılında topçu subayı

olarak ordu saflarına katıldı. Çeşitli

kademelerde görevde bulundu.

27 yıllık hizmetten sonra kendi

isteğiyle emekli oldu. Selahattin

Kaptanağası, 31 Ocak 2005

tarihinde İstanbul'da vefat etti.

Gülden Kaptanağası dergimiz için

kaleme aldığı yazısında babasını

şöyle anlatıyor: “Aslında o benim

hem babam, hem hocam, hem

iş arkadaşım ve hem de şu fani

dünyada en çok anlaşabildiğim,

örnek aldığım ve saygı duyduğum

bir ideal insan örneğiydi. 85 yıllık

hayatını çok güzel hizmetlerle

süslemişti. Vatanına ve milletine

hizmet aşkıyla dolu bir insandı.

Onun hayatında çok önemli yeri

olan iki kurum vardı: Askerlik ve

Yeşilay…Askerliği de, Yeşilay’ı da

çok severdi. Askerliğini yapıp gelen

gençlerin oradaki zorluklardan

yılgınlıkla bahsetmesine hayret

eder ve “Ben bir kere daha dünyaya

gelsem yine asker olurdum.” derdi.

Çünkü askerliği peygamber ocağı

kabul ederdi. 1920 doğumlu olan

babam, 12 yaşında askeri okula

girmiş. 1941 yılında da topçu

subayı olarak ordu saflarına

katılmış. Çeşitli kademelerde 27 yıl

hizmet ettikten sonra, kendi isteği

ile 1963 yılında emekli olmuştu.

Yeşilay’da 1964 yılında görev alan

babam, 5 yıl Genel Sekreterlikten

sonra, 1969 yılında Genel

Başkanlığa getirildi. 35 yıl süren

Genel Başkanlık görevinden ise

2004 Mart ayı sonunda, sağlık

sebeplerinden dolayı istifa etti.

Yeşilay’da görev aldığı 1964 yılında

ben daha 9 yaşında bir çocuktum.

Bu tarihten itibaren Yeşilay bizim

hayatımızın en önemli parçası

olmuştu. Çünkü babamı Yeşilay’la

paylaşmak zorunda kalmıştık.

Kendisini Yeşilay’a adamıştı.

Hayatının son 40 yılı Yeşilay’a

hizmetle geçmişti. Hem de öyle

severek, öyle kendisini adayarak

ki, bazen, Yeşilay’dan başka bir

şey düşünmez oldun demeye

kalkanlara; “Efendim, Yeşilay’a

hizmet, Allah-ü Teâlâ’nın ‘Emr-i

bil ma’ruf, nehyi ani’l münker’

emrine hizmettir” diye cevap

verirdi. Bu yüzden de kendisine

gelen milletvekilliği, senatörlük

ve yüksek maaşlı yöneticilik

tekliflerini hep geri çevirdi.

“Efendim, onlar paralı işler,

oraların talibi çok olur ama

Yeşilay’a hizmet parasız olduğu

için garip kalan bir Cemiyet. O

yüzden ben burayı bırakamam.

Sonra Allah’tan bunun cezasını

görürüm. Rabbim bana bir emekli

maaşı nasip etti elhamdülillah,

Allah kabul ederse, ben de onun

karşılığında O'nun yolunda hizmet

ediyorum” derdi. Bu yüzden de

emekli ikramiyesiyle aldığı zemin

kat bir dairesinden başka mal

varlığı olmadı. Çünkü mal mülk

onun için hiçbir zaman önemli

olmadı. O, yolcu olarak geldiği

dünyada, hiç bir zaman yolcu

olduğunu unutup, hancı olmaya

çalışmadı. Hep bir yolcu gibi

yaşadı.

Hayatının son 40 yılını Türk

gençliğinin zararlı alışkanlıklardan

korunmasına adamıştı. Tabii ki

ona can-ı gönülden destek olan

arkadaşlarıyla birlikte. Yeşilay’daki

bu 40 yılın son 16 yılını birlikte

çalışarak geçirdiğimiz için, babamı

daha yakından tanıma fırsatı

bulabildim. Ve bu yüzden de

kendimi çok şanslı addediyorum.”

Hayatının son 40 yılı Yeşilay’a hizmetle

geçmişti. Hem de öyle severek, öyle kendisini

adayarak ki, bazen, Yeşilay’dan başka bir şey

düşünmez oldun demeye kalkanlara; ‘Efendim,

Yeşilay’a hizmet, Allah-ü Teâlâ’nın ‘Emr-i bil ma’ruf, nehyi ani’ l

münker’ emrine hizmettir.’ diye cevap verirdi.