baba çocuğunu karşısına alıp, onun
yüzüne ve gözüne bakıp onu ne
kadar dinliyor? Çocuğun kendisini
ifade etmesine ne kadar izin veriyor?
Çocuğun o günkü yaşadıklarından
ne kadar haberdar oluyor? Anne-
babalar kendilerini ilgilendirmeyen
gündemlerle o kadar fazla
meşguller ki kendileriyle alakalı
en önemli haberleri kaçırıyorlar.
Yani, Van’daki trafik kazasından,
Samsun’daki cinayetten veya
Adana’daki hırsızlıktan haberdarlar
ama çocuğunun dünyasında ne
tür fırtınalar, ne tür trafik kazaları,
ne tür hırsızlıklar oluyor bundan
bihaberler…Aslında hepimizin
“görünmeye” ihtiyacı var ama en çok
da çocuk ve gençlerin kendilerini
ifade etmeye, var olmalarıyla alakalı
geri bildirim almaya ihtiyaçları var.
Bunları da maalesef gerçek hayatta
karşılama imkanları her geçen gün
azalıyor. Sosyal medya çocuklar
için böyle bir zemin oluşturuyor.
Üçüncü olarak ise, çocukların en
önemli ihtiyaçlarından bir tanesi
akranlarıyla sosyalleşme. Maalesef
şehir hayatında bu zemini de
kaybetmiş durumdayız. Anne-
babalar bu anlamda maalesef
çocukların gerçek ihtiyaçlarını
fark etmekten ve sahici çözümler
üretmekten çok çok uzak
durumdalar. Baktığımızda,
çocukların sanal dünyada var
olma ve bulunma ihtiyaçları
büyük oranda gerçek dünyada
var olma ile alakalı ihtiyaçlarını
karşılayamamaktan kaynaklanıyor.
Tabii öte taraftan sanal dünyanın
ciddi bir kültür oluşturmuşluğu
ve cazibesi de var. O kültürün
oluşmasından dolayı bir akran
baskısı da söz konusu.
Sosyal medya siteleri 13 yaşın
altındaki çocukları üye yapmıyor.
13 yaşın altındaki bir çocuğun
hakikaten de sosyal medya
platformuna üye olması makul
değil. Bana göre, 13 yaşından
sonra da üye olması da çok çok
makul değil. Çünkü sosyal medya
içerikleri maalesef kontrol edilebilen,
çocukları koruyan, kollayan, onlara
gelişimlerine uygunmateryaller
sunan içerikler değil. Bununla alakalı
elimizdeki araştırmalar gözümüzü
çok korkutuyor. Mesela İngiltere’de
geçen senelerde yapılan bir araştırma
gösteriyor ki, 8-12 yaş internet
kullanan çocukların yüzde 80’inden
fazlası istemeden, araştırmadan,
merak etmeden yaşlarına ve
gelişimlerine uygun olmayan cinsel
materyale maruz kalıyor.
“ANNE-BABALARINDOĞRU
KULLANIMÖRNEKLİĞİ TEŞKİL
ETME ZARURETLERİ VAR”
Çocukları sosyal medyanın
olumsuz etkilerinden korumak
için atılacak adımlar neler olabilir?
Çocukların sosyal medyayla
ilişkisi olabilir mi? Elbette olabilir.
Ama bu noktada iki tane mesele
var. Bir tanesi, bireysel olarak
yapılabilecekler, ikincisi ise
toplumsal olarak yapılabilecekler.
Bireysel olarak yapılabilecekler
konusunda anne-babaların
muhakkak doğru kullanım örnekliği
teşkil etme zaruretleri var. Yani,
anne-baba sosyal medyayı anlamlı,
ölçülü, sağlıklı ve mantıklı bir
şekilde kullanmalı. Bu konuda
büyük bir sıkıntımız var. Yani
çocuklarıyla alakalı dertlenen anne-
babalar ve öğretmenler bence önce
kendileriyle alakalı dertlenmeliler.
Çünkü kendileri de sosyal medyayı
doğru, düzgün ve mantıklı bir
şekilde kullanmıyorlar. Anne-
babalar sosyal medyayı çocukları
için bedava bebek bakıcısı olarak
görüyor. Bu yüzden sorumluluk
büyük oranda anne-babalarda
bitiyor. Birincisi, sosyal medyayı
kullanım anlamında çocuğa doğru
bir örnek olmaları çok kritik öneme
sahip, ikincisi ise sosyal medyayla
alakalı rehberlik yapmaları. Çocuk
ne kullanacak, ne kadar kullanacak,
nasıl kullanacak bunların belirgin
olması gerekiyor. Örnekliğin
yanında rehberlik de çok önemli.
Sosyal medyaya çocukları adeta
“fırlatmak” çok büyük sorunlara
neden oluyor.
%RRI FEFEPEV WSW]EP QIH]E]Ø pSGYOPEVØ MpMR
FIHEZE FIFIO FEOØGØWØ SPEVEO K}V]SV &Y
]^HIR WSVYQPYPYO F]O SVERHE ERRI
FEFEPEVHE FMXM]SV
i#BLUĈN[EB
ÎPDVLMBSO TBOBM
EàOZBEB WBS PMNB WF
CVMVONB JIUJZBÎMBS
CàZàL PSBOEB HFSÎFL
EàOZBEB WBS PMNB JMF
BMBLBM JIUJZBÎMBSO
LBSĆMBZBNBNBLUBO
LBZOBLMBOZPS w
ŞUBAT 2020 13