Mart_2013 - page 30

Tütün gibi dev bir endüstriyi hemde ülkenizde tüketi-
mi yüksek olan bir maddenin kartelini karşınıza aldı-
nız. Bununlamücadele ederken birçok baskıyla karşı
karşıya kaldığınızmalumumuz. Bilhassa özel hayatını-
za bu sıkıntılar nasıl sirayet etti? Neler yaşadınız o dö-
nemlerde?
Uluslararası sigara şirketlerinin ne gibi yollara baş-
vurduklarını, beni nasıl durdurmaya çalıştıklarını,
bu şirketlerin varlıklarını sürdürebilmek için han-
gi yollara başvurabildiklerini anlatmak isterim. Ai-
lem İzmirlidir. İstanbul Altun-i zâdeli olan annem,
İzmir’e gelin gitmiş. Babam 1985 yılında vefat etti.
Sağlık Bakanlığım ve sigaraya karşı mücadeleyi yü-
rüttüğüm yıllarda annem evinde yalnız yaşardı.
1988’ in Mart ayı, kampanyayı başlayalı iki aydan
fazla olmuş, Anneme bitişik dairede oturan kız
kardeşim aradı: “Ağabey, sen üzülmeyesin diye an-
nem sana söylemiyor ama kendisine ciddi tehdit te-
lefonları geliyor, telefonda ‘’oğluna söyle bu sevda-
dan vazgeçsin yoksa sonu kötü olacak’’ gibi şeyler
söylüyorlar.”
Ben hemen annemin telefonunu dinletmeye al-
dırdım ama bir sonuç çıkmadı. Teknoloji bugün-
kü kadar gelişmiş değildi ve telefonlar sokaklarda-
ki kabinlerden ediliyordu. Bunun üzerine annemin
telefonunu değiştirdim ve gizli numaralar arasına
aldırdım. Bir süre sonra kız kardeşim tekrar arayıp;
“Ağabey, annem gerçekten korktu, senin tele-
fon numarasını değiştirtmenden bir gün sonra yine
tehdit telefonu geldi ve ‘’siz istediğiniz kadar nu-
mara değiştirin biz sizi bulmasını biliriz’’ dedikle-
rini aktardı. 1988 yılında annemin ev telefonunu
tam yedi defa değiştirdim ve gizli numaraya aldır-
dım. Ama her seferinde numarayı öğrenip tacizle-
rine devam ettiler.
Yıl 1993. Bir gün annemle konuşurken, sohbet
arasında ilginç bir olay anlattı. Hala mahalleli kül-
türünün yaşadığı semtlerde bayanlar on beş günde
bir, ayda bir kendi aralarında toplanır ve herkes ya-
pıp getirdiği yemeği yerken de bol bol sohbet eder-
ler. Toplanma sırasının annemde olduğu bir gün,
mahalleden komşular gelir. Aralarında annemin
ilk defa gördüğü iki hanım da vardır. Annem her-
halde mahalleye yeni geldiler diye düşünerek onla-
rı da buyur eder. Yemekler yenir, çaylar içilir, soh-
bet başlar. Gelen o iki kadın ısrarla benim sigara ya-
sağına lafı getirip anneme; “Hanım şu oğluna söy-
lesen de şu sigara işini bıraksa. Aslan gibi çocuğun
başına dert alıyor, yazık değil mi?” mealinde ko-
nuşurlar. Annem, bunları mahalleye yeni gelmiş
komşu sandığı için ‘’hı hı‘’ deyip başını sallayıp ge-
çiştirir, önem vermez. Ama daha sonra bu olay kız
kardeşimin dikkatini çeker ve araştırır. Sonunda
anlar ki; bu iki kadın mahalleden değildir.
Bir valiz dolarla davamdan vazgeçirmeye çalıştılar!
Ortaokulu İzmir Saint Joseph Koleji’nde okudum.
Hazırlık sınıfıyla birlikte dört yıldı. İzmir’in Rum,
Musevi, Ermeni, Levanten diye tanımladığımız
İtalyan ve Fransız kökenli ailelerinin çocuklarıy-
la yakından arkadaş oldum. Bunlardan bir tanesin-
den yıllar sonra bir telefon aldım. Telefondaki ar-
kadaşım, Ankara’ya bir iş için geleceğini, bu ara-
da beni de görmek istediğini belirtti, memnuniyet-
le dedim. Bir süre sonra arkadaşım daha önce de
konuştuğumuz gibi Ankara’ya geldi ve kendisiyle
görüştük. Sohbet sırasında bana kartvizitini verdi.
Baktım, tütün işiyle uğraşan birisi. Bana bu sigara
ile mücadele işinden vazgeçmeyi düşünüp düşün-
mediğimi, vazgeçtiğim takdirde hayatımın maddi
açıdan ne kadar rahatlayabileceğini söyledi. Hatta
gelirken yanında çanta irisi yarım valiz getirmişti.
Bir ara içinden doküman alır gibi valizi açtığında,
çok dolaylı bir şekilde o valizin dolarla kaç paraya
dolabileceği hesabını bana sormuştu. Bu ve benzeri
teklifler ilerleyen zaman boyunca da ciddi bir şekil-
de karşımıza çıktı.
Sigara şirketleri beni yakınmarkaja aldılar.
Uluslararası sigara şirketi mensupları sürekli gön-
derdikleri mesajlarla beni ne kadar yakın marka-
ja aldıklarını ifade ediyorlardı; “Sen Bakanken bile
biz gizli telefon numaralarına ulaşır, annenin evine
insanlarımızı sokar, eski arkadaşlarını tespit eder
onlar aracılığıyla telkinlerde bulunuruz!”
Siyasi hayatta gündüz fikri çalışma yapıp yazı
yazmaya, rapor hazırlamaya vakit bulamazsınız.
Parti Teşkilatından, seçim bölgelerinizden gelenler-
le, Meclis ve Komisyon çalışmalarıyla gününüz ge-
çer. Ben de bazen geceleri ve özellikle kolay erişi-
lemeyecek bir yere kapanır, elimdeki dosyaları bi-
tirmek için çalışırdım. Böyle bir akşam ev telefonu
çalar. Eşim telefonu açar. Ağlamaklı bir ses; “Abla,
ağabeyi vurdular, Allah sana uzun ömürler ver-
28
1...,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29 31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,...66
Powered by FlippingBook