yesilay.org.tr
57
YEŞiLAY
•
MART 2015
ANNE VE BABA BİLİNÇLİ OLMALI
Mart, bizim için çok özel bir ay, Yeşilay Haftası’ndan
ötürü. Siz de 7 Mart’ta gönüllü olarak kapanış konse-
rimizi vereceksiniz. Bilhassa gençlerimizi tehdit eden,
Yeşilay’ın faaliyet alanı olan bağımlılık gibi ciddi bir
sorunumuz var. Çocuklar ve gençlerin merak, özenme,
kendini boşlukta hissetme gibi nedenlerle farkında
olmadan bağımlılıklara kapılıp gitmemesi için aileler ne
yapmalı?
İlk önce anne ve babanın çok akıllı, dikkatli olması ge-
rekiyor. Çocukla kurdukları iletişimin çok gerçek, çok
samimi ve sıcak olması şart. Bunu çocuklara anlatırken
fotoğrafı doğru koyabilmek bence ilk temel kural. “Ev-
ladım bunu yapma bu çok kötü bir şey” ya da “Evladım
bulaşma bu işlere, bu işler adamı yer bitirir” deyip geçi-
lecek bir mevzu değil. “Vay sen nasıl yaparsın bunu” da
değil. O yüzden de öncelikle anne ve babanın bu konuda
bilinçli olması gerekiyor. Bu konuyla ilgili nasıl bir iletişim
kuracağını bilmeli. Anne baba çocuğuyla nasıl bir iletişim
kuracağını bilmedikten sonra, ileriye dönük doğru bir
adım atmaları mümkün değil. Diyelim ki iş işten geçti,
çocuk maddeye bağımlı hale geldi. Bundan sonra hem
bir profesyonel destek, hem de aile içinde bir destek işin
içine girmelidir. Ama bütün bunların sağlam bir çember
içinde olması lazım.
Siz bağımlılığı nasıl tanımlarsınız?
Bağımlılık yapıcı birçok maddenin birincil etkisi algıyı de-
ğiştirmek, hayat akışının parametrelerini değiştirmektir.
Yani bunu hızlandırmak, yavaşlatmak. Ama maalesef bu
bazen kalıcı bir şekilde bir algı bozulmasına yol açabile-
cek kadar vahim sonuçlar doğurabiliyor. Ölmekten beter
yapabiliyor. Bir anda cehennemin kucağına oturduğun
bir durumla karşılaşabiliyorsun. Bir anda oradasın. Ve işin
en kötü tarafı geri dönüşün yok.
Bizimmüzisyen hastalığımız vardır, kulak çınlaması;
tinnitus deriz. Bazen gürültülü bir yere gidersin kula-
ğında çınlama olur, bu geçer. Ama tinnitus hastalığında
kulağın çınlar ve geçmez. Ben bunu altı ay yaşadım.
Beynimin içinde durduramadığım 7 gün 24 saat, her an
devam eden bir çınlama vardı. Çünkü biz çok yüksek
desibellerde sese ve gürültüye maruz kalıyoruz. Bazı
kulüplerde yüksek sese maruz kalmak kalıcı hasara yol
açar diye yazar, ama çoğu insan, “Ya sesten ne zarar
gelir” diye düşünür. Oysa ki bundan dolayı dayanamayıp
intihar edeni var. Ben bu durumu madde kullanımına çok
benzetiyorum. Aynı yüksek seste olduğu gibi, deneye-
yim ya, ne olacak deniyor. Ama bir deneme, bir teklifle
bir bakmışsın o maddeye bağımlı hale gelmişsin! Bilinç ve
kendini kontrol etme bu yüzden önemli.
HAKKINI VERMEYECEKSEN
O İŞE BULAŞMAYACAKSIN
Sanatçıların rol model olması konusunda ne
söylersiniz? ‘Ben sanatçıyım, çıkarımmüziğimi
yaparım veya oyunumu oynarım. Bir sosyal
sorumluluk görevi üstlenmeme gerek yok’
diyebilir mi bir sanatçı?
Bu pilotun uçaktan çok korkarım demesi gibi
absürt bir şey. Uçaktan korkuyorsan ne işin var
orada. Sen toplumun önünde bir örnek teşkil
ediyorsan ve arkanda seni takip eden bir kitle
varsa bunun getirdiği sorumluluklar da var. Bunları
yerine getirmek için üstüne düşen görevleri de
yapacaksın. ‘Ben işimi yapar giderim’ diyemezsin.
Böyle bir dünya yok! Bir şeyi yapıyor veya yapmaya
niyetlenmişsen hakkını vereceksin. Hakkını
vermeyeceksen o işe bulaşmayacaksın. Denedin,
yapamadın, çek git o zaman. Medyadaysan, hele
bir de gençler senin hayranınsa davranışlarına
ve yaşam tarzına dikkat etmen gerekir. Yoksa
toplumların bozulmasının önüne geçemeyiz.
Bir de insanın kendine karşı dürüstlüğünü
yaygınlaştırabilsek çok daha mutlu ve keyifli bir
toplum haline geleceğiz kanaatindeyim.