Sigara, 31 Mayıs Dunya Sigarasiz Gunu - page 27

Cinselliği teşvik eden ya-
yınların çokluğu çok kü-
çümseniyor. Lakin gö-
rünen o ki, bu problem,
üzerinde önemle durul-
ması gereken en önem-
li meselelerimizdendir
Yaşam biçimi, yaşam algısı bu minvalde
şekillenen bir bebek, çocukluğundan gençli-
ğine ve yaşamının sonuna kadar dengeli bir
hayat yaşıyor. Lakin içinde bulunduğu, yetiş-
tiği ailesi, toplumsal yapısı, kültürel değerleri
ve inançları bireyin yaşam biçimini sınırlan-
dırıyor veya belli kalıplara yerleştiriyor. Bu şe-
kilde büyüyen çocuklarımız ve gençlerimiz
ise yaşamın dar sınırlarında kendisini kaybe-
den, sorumluluklarından kaçan sıradan in-
sanlara dönüşüyorlar, taşıdıkları emanetler-
den habersiz olarak…
Emanetçi saydığımız gençlerimize, ema-
net edebileceğimiz o kadar çok şey var ki…
Peki, onlar yani günümüzün, şu son asrı-
mızın kaç genci bu emanetleri taşıyabilecek?
Belki de onların içlerinde az da olsa gerçek
emanetçi sayabileceğimiz gençlerimiz vardır;
fakat onları da biz unuturuz, gözden kaçırırız
ya da yok sayarız, güvenemeyiz…Hissettire-
meyiz onlara birer emanetçi olduklarını.
Aslında biz onlara güvenemediğimiz için
onlar da kendilerine güvenemez. Oysa güve-
nebileceğimiz gençler yetiştirmek onları ema-
netçi görmek, onlara inanmak ve bunun gay-
retini göstermek bizim vazifemizdir.
Dışarıdan ya da yukarıdan gençlerimizi
eleştirmek kolay; fakat kendimizi onların ye-
rine koymak ne kadar zor değil mi?
Israr ederek diyorum ki, gelin az da olsa
bir nebzecik kendimizi onların yerine koya-
lım ve bize gönderilen bir mektubu birlikte
okuyarak gençlerimizi anlamaya çalışalım:
“Ben maalesef modern dünyanın, çağdaş
hayatın, cinsel özgürlüklerin kurbanıyım.”
“Hocam, benim derdim aslında çok yay-
gın olan ve bir çok insanda bulunan, ancak
ayıp bir konu olduğu için gizli tutulan, açığa
çıkarılmayan ve özellikle bu yüzyılda kadın-
ların açık saçık giyinmeleri ile TV’deki, gaze-
telerdeki, dergilerdeki ve özellikle internet ve
“…” filmlerdeki cinselliği tahrik eden yayın-
ların çoğalması ile ve bunları almanın kolay-
laşması ile ortaya çıkan bir hastalıkla ilgili...
Genç yaslarda bu pisliklere bakmaya baş-
ladık. Defalarca tövbe etmeme rağmen bu sa-
pıklık hastalığından kurtulamıyorum. Bazen
4 haftaya kadar bakmadan dayanabiliyorum.
Ondan sonra bu pis düşünceler, beynime iş-
lemiş resimler şehvetimi o kadar arttırıyor ki,
adeta beni esir alıyor, başka bir şey düşüne-
mez oluyorum. Yardımınızı bekliyorum, çı-
kış yolları göstermenizi bekliyorum. Bu konu-
da tüm insanları, özellikle de gençlerimizi bi-
linçlendirmenizi istiyorum.” diyor
Değerli dostlar, Cinsel özgürlük mesele-
si ve cinselliği teşvik eden yayınların çoklu-
ğu çok küçümseniyor. Lakin görünen o ki, bu
problem, üzerinde önemle durulması gereken
en önemli meselelerimizden en önemlisi ha-
line gelmiş ve bir nevi salgın hastalığa dönüş-
müştür. Adına ister bağımlılık diyelim ister
sapıklık isterseniz cinsel özgürlük (!)…
Cinsel konulardan bahsederken anne ve
babaların yüz ifadeleri, gerginlikleri ve hu-
zursuzlukları da çocuklar tarafından dikkatle
algılanır. Huzursuz, gergin ve utangaç bir ifa-
deyle ne söyleyeceğini bilemeyen anne ve ba-
balar çocuklarına bu konunun aslında konu-
şulmaması gereken kötü ve çirkin şeyler ol-
duğu mesajını vermiş olurlar. Oysa çocuğun
algılaması gereken cinselliğin doğallığı ile bir-
likte gizliliği ve özelliğidir. Çocukların bir
kısmı anne ve babaların cinsel yaşamı hak-
kında soru sorarlar. Cinsel bilgi verme adına
anne-babanın çocuklarına cinsel yaşantıların-
dan bahsetmesi sakıncalıdır. Cinsel yaşantı-
ların çok özel konular olduğu ve başkaları ile
paylaşılamayacağı ifade edilmelidir.
Bırakmayı düşündüğümüz manevi değer-
leri onlara emanet ederken dikkat etmemiz
gereken en önemli husus ise: Onlara bu ma-
nevi değerleri emanet ederken, bizler öncelik-
le bunları kendi şahsımızda yaşamalıyız…
Daha yaşanılır bir dünya için gençlerimize
ve çocuklarımıza biraz daha özen gösterelim.
1...,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26 28,29,30,31,32,33,34,35,36,37,...74
Powered by FlippingBook