Yeşilay Dergisi-Nisan-2013-Yeme-İçme Bağımlılığı - page 37

Başkanımızın da gençliğinde Yeşilay çalış-
malarına katıldığını öğrenmiş olduk. Meclis
Başkanımız Yeşilay’ın eskisi gibi aktif ve her-
kesi kucaklayıcı bir tavırla çalışmalarını sür-
dürmesi gerektiğini vurguladı. Üç liderin de
ortak vurgusu bu çalışmaların gençlik üze-
rinde ve her kesimi kapsayacak kadar geniş
bir alanda yoğunlaştırılması üzerine oldu.
Onur Ulukuz:
Kendilerinin ortak bir
sözü daha bizim yapacağımız çalışmalara
yüzde yüz destek verecekleri oldu. Bu ül-
kenin Yeşilay’a çok ihtiyacı olduğunu, bir
Kızılay gibi sadece afet zamanı değil sü-
rekli aktif olmamız gerektiğini, Yeşilay’a
sağlanan olanakların çok iyi kullanılması
gerektiğini vurguladılar. Bağımlılığın çö-
zümü için ise gençlerin çaba sarf etmeleri-
ni, bu anlamda Gençlik ve Spor Bakanlığı
gibi ilgili bakanlıklarla işbirliği yapılması
gerektiğini belirttiler.
Böylesi bir ziyaret büyük bir anı olarak kalır bel-
leklerde. Çekilen hatıra fotoğraflarına her bakıl-
dığında aynı heyecan taşınır yine hislerde. Peki
ya gençler bu buluşmayı nasıl anlatacaklar çev-
relerine, bilhassa gelecekte?
Onur Ulukuz:
Çevremdekiler benden bu ziya-
reti sordukları zaman ne anlatacağım diye
düşünüyordum. Arkadaşlarım görüşmede
olan biteni değil de daha çok Cumhurbaş-
kanımızın, Başbakanımızın, TBMM Başka-
nımızın konuşma tarzlarını, misafirperver-
liklerini, ne ikram ettiklerini sordular. Gele-
cekte de bu soruların değişeceğini pek san-
mıyorum. Ama arayı çok soğutmadan tekrar
Ankara’yı ziyaret etmek istiyorum.
MeryemOlcay:
Başbakanımızın ikram et-
tiği salebin tadını unutmayacağımı anlatır-
dım herhalde. İşin şakası bu.. Zamanında ne
kadar samimi, sevecen, işlerini layıkıyla yap-
maya çalışan devlet büyüklerine sahip oldu-
ğumuzu anlatırım gelecekte. Ankara’nın ha-
vası soğuktu ama oradaki sohbet çok sıcaktı.
Tuğba Gürsel:
Kaba bir tarifle özetlemek
gerekirse tarih boyunca iyinin ve kötünün
mücadelesi hep sürmüştür. Eskiden na-
sıl varsa bugünde kötülüğü yayanlar ve bu
yayılan kötülüğün maalesef kurbanı olan-
lar halen var. Diğer tarafta da bu kötülüğü
bertaraf etmeye çalışan iyiler var. Biz Ye-
şilay gençleri olarak tarafımızı belirledik.
Kendimiz mağdur duruma düşmeden bi-
zim kadar şanslı olmayan arkadaşlarımızın
üzüntüsünü hissediyoruz ve başkalarının
kötü alışkanlıkların müptelası olarak ha-
yatlarının karartılmasını istemiyoruz. İnsa-
nı insan yapan sadece yemek, içmek, uyu-
mak ve bu şekilde bir hayat sürdürmek de-
ğildir. İnsanın farkı başka bir insanın ızdı-
rabını hissedebilmesi ve başka insanlara
yardım etmesi, fayda sağlaması ile ortaya
çıkar. Biz bulunduğumuz yeri güzelleştir-
mek istiyoruz. Tercihlerden ibaret olan ha-
yatta insanı mutlu kılan aslında yaptığımız
tercihlerin bedeline ne kadar katlanabildi-
ğimizdir. Kimsenin yaptığı yanlış tercihler-
le, ödeyemeyeceği bedellerle hayatını kay-
betmesini istemiyoruz Genç arkadaşlarımı-
za bir hatırlatmada bulunuyor, tarafımızı
belli ediyoruz “Yaşamayı Seç” diyerek. Ye-
şilay bu düşüncelerin hayata geçirildiği en
kuvvetli zeminlerden birisidir. Genç yaşta
devletin zirvesindeki isimlerle bu mese-
leleri konuşabiliyor olma fırsatını başka
bir yerde bulabilir miydik bilemiyorum,
pek sanmıyorum açıkçası. Kısmet olursa
çocuklarıma gururla anlatabileceğim ör-
nek bir olay olacak bu buluşmalar.
1...,27,28,29,30,31,32,33,34,35,36 38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,...76
Powered by FlippingBook