

őRXIVRIX FEĴØQPØPØĴØ SPER pSGYO ZI IVKIRPIVHI
IR WØO K}VPIR TWMOM]EXVMO FS^YOPYO (),&¸HMV
ZI K}VPQI WØOPØĴØ
MPI
EVEWØRHE
HIĴMĽQIOXIHMV (),& ZI MRXIVRIX FEĴØQPØPØĴØ
EVEWØRHEOM MPMĽOM MRGIPIRHMĴMRHI (),&¸RMR MRXIVRIX FEĴØQPØPØĴØ
MpMR FMV VMWO JEOX}V SPHYĴY K}VP]SV
TBĈML
Yeşilay
30
düzelmesi ile depresyon ve sosyal
fobi bulgularının da düzeldiği
bildirilmiştir. İnternet bağımlılığında
depresyon gelişimi için diğer risk
faktörleri, hissedilen yalnızlık
düzeyi ve siber-zorbalıktır. İnternet
bağımlılığının en üzücü ve telafisi
olmayan etkisi ise intihardır; yapılan
birçok çalışmada internet bağımlılığı
ile intihar düşüncesi ve intihar planı
arasında ilişki bulunmuştur.”
ÇOCUKLAR İÇİNCİDDİ BİR
TEHDİT
Gül Karaçetin, internet
bağımlılığının çocukların gerçekle
olan bağlantısını kopararak sanal
bir dünyaya adım atmalarına, bu
sanal dünyanın yoğun bir zihinsel
meşguliyete yol açabileceğine ve
çocukluk çağında ruhsal gelişim için
çok önemli olan akran ilişkilerinden
çocuğu koparabileceğine dikkat
çekiyor. Karaçetin’e göre, sanal
dünyanın tehlikelerine karşı
savunmasız olan çocuklar siber
zorbalık gibi ya da onları ölüme
sürükleyen sapkın birtakım
tehlikelerle karşı karşıya gelebilirler,
yoğun kaygı ve stres reaksiyonları
gösterebilirler.
başarısının düşmesine de sebep
oluyor. Yine internet başında çok
uzun saatler kalınması bağımlılığı
olan bireylerin uykusuz kalmalarına
yol açarak gün içinde dikkatsizliğe
yol açabiliyor. Karaçetin şöyle devam
ediyor: “İnternet bağımlılığının
okul başarısını olumsuz yönde
etkilediğini bildiren pek çok çalışma
bulunmaktadır. Ülkemizde yapılan
çalışmalardan birinde, internet
bağımlılığı olan çocuklarda ciddi
anlamda internet oyunlarıyla
meşgul olmaya başladıktan sonra,
ders başarısında düşme olduğu,
sağlıklı çocuklara göre çok daha
belirgin ölçüde disiplin cezası, sınıf
tekrarı aldığı ve en sonunda eğitimi
yarıda bırakmaya kadar gittiği tespit
edilmiştir. Eğitim, çocuğu geleceğe
hazırlayan, akranlarıyla sağlıklı
iletişim içerisinde olabileceği ve
madde kullanım bozukluğu gibi
birçok psikiyatrik bozukluğun
gelişimi açısından koruyucu öneme
sahip, çocuklar için çok önemli bir
yaşam alanıdır ve internet bağımlılığı
nedeniyle yarıda bırakılması sonradan
eklenen bir depresyon için risk teşkil
etmektedir.”
İKİNCİ EN SIKGÖRÜLEN
PSİKİYATRİKBOZUKLUK
DEPRESYON
Karaçetin, internet bağımlılığı olan
çocuk ve ergenlerde ikinci en sık
görülen psikiyatrik bozukluğun
depresyon olduğunu ve görülme
sıklığının %20 - %65 arasında
değiştiğinin altını çiziyor ve ekliyor:
“Depresyondan sonra internet
bağımlılığına eşlik eden psikiyatrik
bozukluk kaygı bozukluklarıdır ve
özellikle sosyal fobinin en sık görülen
kaygı bozukluğu olduğu bilinmektedir.
Çocuk ve ergenlerde önceden de
var olan düşmanca tutum, depresif
bulgular ve sosyal fobi bulgularının;
internet bağımlılığı gelişimi
ardından eklenen sosyal ilişkilerde
bozukluk, hareketsizlik, gerçeği
değerlendirmedeki bozukluklar,
uyku ve yeme bozuklukları
üzerinden bir kısır döngü ile giderek
arttığı ve depresyonun derinleştiği
bildirilmiştir. İnternet bağımlılığının
İNTERNET BAĞIMLILIĞINA
KARŞI KORUYUCU ÖNLEM
ŞART
Gül Karaçetin, internet
bağımlılığının çocuklar
üzerindeki diğer olumsuz
etkilerini ise uyku bozuklukları,
madde kullanım bozuklukları ve
diğer davranışsal bağımlılıklar
olarak sıralıyor. Çocukluk ve
ergenlik döneminin internet
bağımlılığı açısından hem
en riskli hem de internet
bağımlılığının olumsuz
etkilerinin en yıkıcı olduğu
dönem olduğunun altını çizen
Doç. Dr. Gül Karaçetin, sözlerini
şöyle tamamlıyor: “Çocukluk ve
ergenlik; erişkinlikte mutlu ve
sağlıklı bir yaşamın temelinin
atıldığı çok önemli bir gelişim
dönemidir. İnternet bağımlılığı
çocukların fiziksel ve ruhsal
sağlıklarını, sosyal ilişkilerini,
okul ve aile yaşamını olumsuz
yönde etkileyen bir tehdittir.
Her tür bağımlılıkta olduğu
gibi internet bağımlılığında da
bağımlılık gelişmeden koruyucu
önlemlerin alınması büyük önem
taşımaktadır.”