

“Alâeddin hocamın sanat
yaşamında değişik
dönemleri simgeleyen
eserlere yer vermeye özen
gösterdik. Gençlik
yıllarından günümüze
gelene kadar geçen
dönemi en geniş şekilde
örneklemeye çalıştık.”
kültür
Yeşilay
58
anlatmak üzere gönüllü olarak
seminerler düzenledim. “Bilinen
sevilir” fikrinden yola çıkarak
TürkMüziği tarihinin değişik
dönemlerini hikâyeleştirerek ilginç
noktalarıyla gençlere anlattım ve
sazlar eşliğinde örnekler verdim.
Gördüm ki tanıdıkça ilgileri ve
merakları artıyor. Okuduğum
eserleri zevkle dinliyorlar. O zaman
bir kez daha anladım ki, gençlerde
TürkMüziği’ne karşı ilgi ve sevgi
uyandırmak tamamen bizlerin
elinde. Bu bir kültür politikası
olarak benimsenir ve hassasiyetle
uygulanırsa popüler kültürün
dejenere ürünlerinden bir parça
da olsa gençleri uzaklaştırmak
kesinlikle mümkün.
Vefa duygusu hayatın içinde pek
çok alanda göz ardı edilebiliyor.
Bu duygunun hakkını verebilmek
için neleri daha fazla yapmak
gerekli sizce?
Gelişen teknolojiye bağlı olarak
değişen yaşamkoşulları günümüzde
insanları hızla bireyselleştiriyor.
Aslına bakarsanız Türk Müziği’ni gerçekten de
estetik zevki olgunlaşmış, sanatsal duyarlılığı
gelişmiş, dolayısıyla belli bir yaşa ulaşmış
insanlar daha büyük bir zevkle dinliyor benim
gözlemlerime göre. Ancak bu durum, gençlerin de Türk müziği
zevkine sahip olmayacağı gibi bir algıya yol açmamalı.
Duman’ın zarif eşi ve oğlu ile
diyaloğa geçtim. Sağ olsunlar,
onlar kabul edince o iki eser de
albüme eklendi.
Türk Sanat Müziği nesiller
geçse de eskimeyecek. Yeni
bestecilerin ve sanatçıların
ortaya çıkması için sizce hangi
adımlar atılmalı?
TürkMüziği çok köklü bir
geçmişe sahip... Gerçekten de
zengin bir kültürel mirasın
ürünü... Dolayısıyla eskidikçe
gücü artan, kalitesi yükselen bir
sanat dalından bahsediyoruz. Bu
mirası eğitim yoluyla aktardığımız
gençler zaten günümüzde gayet
başarılı ürünler veriyorlar.
Ne var ki popüler kültürün
ürünleri kadar hızlı ve başarılı
tanıtılmadıkları için geniş
kitlelerin dikkatine takılmıyorlar.
Müziğimizin günümüzde de yeni
eserlerle gelişimini sürdürmesi ve
bu eserleri ortaya çıkaracak yeni
bestekârların yetişmesi elbette
gerekli zeminin sağlanmasıyla
hızlanacak bir süreçtir. Sadece
konservatuar eğitimine dayalı
olarak ilerleyemez. Normal
okullarda da müzik dersleri
bu anlamda yetenekli gençlere
kapıları açacak anahtarlar haline
getirilmelidir.
Türk Sanat Müziği’ni sanki belli
yaşın üzerindekiler dinliyor gibi
bir algı var, gençlerin bumüziğe
ilgisi konusunda neler söylemek
istersiniz?
Aslına bakarsanız TürkMüziği’ni
gerçekten de estetik zevki
olgunlaşmış, sanatsal duyarlılığı
gelişmiş, dolayısıyla belli bir
yaşa ulaşmış insanlar daha
büyük bir zevkle dinliyor benim
gözlemlerime göre. Ancak bu
durum, gençlerin de Türk müziği
zevkine sahip olmayacağı gibi
bir algıya yol açmamalı. Geçen
yıl kendi adıma bir sosyal
sorumluluk projesi geliştirdim ve
bir grup saz sanatçısı arkadaşımla
birlikte liselerde, üniversitelerde
TürkMüziği tarihini örnekleriyle