

dosya
PAZARBÜYÜK SİGARA
ŞİRKETLERİNİNELİNDE
Elektronik sigara pazarının nasıl
başladığını da anlatan Sezer, bu
konudaki ilk gelişmenin Çin’de
olduğunu belirtiyor. Sezer,
elektronik sigaranınmucidinin
Eczacı HonLik’in işvereni olan
Golden Dragon Holdings
olduğunu, 2004 yılında dünyanın
ilk e-sigarasını Ruyan marka
adıyla piyasaya sunduğunu, 2007’de
ilk uluslarası patentini aldığını,
sonrasında firma ismini de Ruyan
olarak değiştirdiğini ifade ediyor.
E-sigaranın ABD’ye girişinin
2007 yılında gerçekleştiğini,
İzleyen yıllarda e-sigara pazarı
hızla büyüyünce e-sigara üreten
ve pazarlayan yüzlerce şirketin
ortaya çıktığını ve büyük sigara
şirketlerinin bu pazarın en önemli
aktörleri olduğunu sözlerine ekliyor.
ABD’DEKİ GELİŞMELER
ENDİŞE YARATIYOR
E-sigaranın çıkışından bu yana geçen
onbeş yıl içinde giderek değiştiğini
söyleyen Sezer, bu değişimin
pekiştirici ve bağımlılık yapıcı
özelliğin güçlenmesi doğrultusunda
olduğuna vurgu yapıyor. Sezer’e
göre günümüz e-sigaraları, yüksek
ısı altında oluşmuş buharının içe
çekilmesiyle çok sayıda zehirli
maddeyi akciğer derinliklerine
kolayca ulaştırıyor. Sezer,
ABD’de yüzlerce gencin e-sigara
nedeniyle ağır akciğer hastalığına
yakalanmasının, e-sigaranın
kısa sürede de ağır zararlar
verebileceğinin en açık göstergesi
olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Sezer,
elektronik sigaranın, kalp hastalığı ve
kanser gibi uzun sürede ortaya çıkan
hastalıklar yönünden de önemli
bir tehdit olduğuna dikkat çekiyor.
Sezer, e-sigaranın, tat ve koku veren
pekiştirici maddelerle destekli olarak
ve akciğerler aracılığıyla yani en
hızlı yolla nikotin ve diğer bağımlılık
yapıcı maddeleri almaya aracılık
eden bağımlılık yapıcı özelliği yüksek
bir ürün olduğunu söylüyor. Sezer,
ABD’deki gelişmelerin önemli
kuruluşlarda ve bilimsel çevrelerde
yasağı kapsamında olduğunu, 4207
Sayılı Kanun gereği internet gibi
elektronik ortamlarda satılıp, kargo
ile taşınamayacağını ifade ediyor.
Prof. Dr. Recep Erol Sezer, 2008
yılında Sağlık Bakanlığının aldığı
bir kararla içerdiği yüksek nikotin
miktarları nedeniyle e-sigara
kartuşlarının ilaç, e-sigara cihazları,
tıbbi cihaz gibi değerlendirildiğini,
bu nedenle serbest ticarete
konu olamayacakları hükmüne
varıldığını hatırlatıyor. Sezer’in
verdiği bilgiye göre, internet
veya diğer kaçak yollarla satış
sonucu Türkiye’de de sınırlı
sayıda e-sigara kullanımı oluşmuş
fakat yapılmış düzenlemeler ve
bunların uygulanması sayesinde
bir e-sigara salgını oluşmamıştır.
Sezer sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Ülkemizde, elektronik sigaranın
gençlerde kullanımı yok denecek
kadar azdır. Türkiye, bu konuda
dünya için başarılı bir örnektir, bu
özelliğini korumalıdır. Türkiye’nin
ihtiyacı, e-sigara alanında mevcut
durumunu korurken ve hatta
onu daha etkili denetlemelerle
daha da geliştirirken, geliştirdiği
mükemmel mevzuat alt yapısına
rağmen süren sigara salgınını ve
ikinci el - üçüncü el tütün dumanı
maruziyetini, yani pasif içiciliği
kontrol altına almasıdır.”
endişe yarattığını ve e-sigaranın
bu ülkede yasaklanması ve/
veya sıkı düzenlemelere konu
olması talepleri duyurularla ifade
edildiğini belirtiyor. Sezer, bu
açıklamalarda tütün kontrolünde
büyük emeklerle sağlanan başarının
tehlikeye girdiği gibi görüşlerin de
yer aldığına dikkat çekiyor. Sezer,
ABDUlusal Bilimler Akademisi’nin
de endişe ifade eden kurumlar
arasında yer aldığını sözlerine
ekliyor.
TÜRKİYE BAŞARILI BİR
ÖRNEK
Elektronik sigarayla ilgili
ülkemizdeki duruma da değinen
Sezer, e-sigaranın, ülkemizde
4207 Sayılı Kanun gereği tütün
ürünü sayıldığını ve tanımlanan
belirli alanlarda kullanım yasakları
kapsamına girdiğini söylüyor.
Tütün ürünü sayıldığı için
e-sigaranın tütün ürünleri reklam
Ülkemizde, elektronik
sigaranın gençlerde
kullanımı yok denecek
kadar azdır. Türkiye,
bu konuda dünya için başarılı bir
örnektir, bu özelliğini korumalıdır.
Yeşilay
30
BIRAKABİLİRSİN! "O" GÜN "BU" GÜN