

duvar ressamı olup hatla tanışan
Sami (Ozan Çelik) ve geçmişte
hatla uğraşmış fakat hayat gailesi
sebebiyle bırakmak zorunda
kalmış kütüphaneci Selma’nın
(Vildan Atasever) hikayeleri
ekseninde kurgulanan film ekim
ayında ilk önce Boğaziçi Film
Festivali’nde izleyiciyle buluşacak.
Akabinde de Türkiye’nin farklı
yerlerinde butik gösterimler
yapacak. Biz filmi erken izleyen
şanslılardan olduk. Tasavvuf
konularında çalışmalarıyla tanınan,
akademisyen Prof Dr. Mim Kemal
Öke ilk kez bir sinema filminde rol
aldı…Öke sinema duayenlerinden
de tam not aldı. Kendisiyle filmi
konuştuk.
Mim Kemal Öke’yi yakından
tanıyanlar bilir. Son derece
yumuşak tabiatlı, hoşgörülü,
müthiş pozitif bir insandır. Ancak
bu filmde, kendi mizacından
epeyce sert bir hat hocası rolünde.
Hocayı en çok zorlayan çalışma ve
ön hazırlık süreci de bu konuda
olmuş: “Benimmizacım yumuşak
ve uyumludur. Oynayacağım Eşref
Hoca karakteri, aksi sert mizaçlı…
Teklif ilk geldiğinde hemen kabul
ettim. Çünkü geleneksel sanatımız
olan hatta bugünün dünyasından
bakan modern bir filmdi. Eskiyi
eskiyle anlatamıyorsunuz.
Günümüze yaklaştırmak lazım.
Neyse…Drama hocamla en
çok bu sert mizaç için çalıştık.
Eşref Hoca, hayata küsmüş bir
nevi inzivada yaşayan eski bir
hat ustası. Bu sanat her ne kadar
kişinin manevi gelişimini kapsasa
da kendi kusurlarını da görüyor
zaman içinde. İçinde kıramadığı
bir kibri var aslında. Ve bunu
bir zıpçıktıdan, çırağından
öğreniyor. O da çırağına çok şey
öğretiyor tabii. Bence Dilsiz hem
geleneğin içinde olanlara çok
şey söyleyecek hem de geleneğe
meraklı olanlara…Geleneksel
sanatlarımız kendi estetiği dışında
kişisel tekamülümüz için de büyük
fırsatlar sunar. Bunu çok güzel
anlatan bir film oldu. Benim de
ilk sinema filmi deneyimim. O
Kişiyi yolundan, amacından döndüren her tür
bağımlılık tasavvufa akraba olan geleneksel
sanatlarımızla hayatımızdan çıkar… En
azından çıkmasında etkin rol oynar.
Tasavvuf konularında
çalışmalarıyla
tanınan, akademisyen
Prof Dr. Mim Kemal
Öke ilk kez bir sinema
filminde rol aldı…
Öke sinema
duayenlerinden de
tam not aldı.
VildanAtasever: “Hüzünbizi olgunlaştırıyor”
Benim hat sanatıyla ilişkim tevafuk oldu açıkçası. O dönem okçuluk
dersleri alıyordum. Vakıfta okçuluk dersi aldığım hocama hat sanatı da
öğrenmek istediğimi söyledim. Sonra bu filmin teklifi geldi Murat (Pay)
Bey'den. Ardından filmin de hat danışmanı olanCavide Pala ile tanıştık.
Üç ay kadar çalıştım, ama tabii ki bu hat sanatını öğrenmeniz için yeterli
değil. Ama odünyanınkodlarını anlamak içinbir giriş sadece. Ayrıcahat
danışmanımız ve hocamızCavideHanım'dan sadece hat sanatına ilişkin
bilgileri değil, ondaki güzel halleri izleyerek filmdeki Selma karakterine
de çalıştım. Gerçek bir İstanbul hanımefendisi... Yönetmenimiz Murat
BeyveMimKemal hocamlabirliktehat dersleri aldıkCavideHanım'dan.
EyüpSultan'dakiatölyesinde...Çokgüzelsohbetleryaptıkorada.Harflerin
sadece nasıl yazılacağı değil, onlardaki sırlar, harflerin anlamları üzerine
dekafa yormayabaşlıyor insanhatla tanışınca.Ne yazıkki sinemada artık
bu tarz kadın rollerini göremiyoruz. Aslında varlar... İncelikve zarafet her
zamanvar. Saraybosna'da filmgösteriminden sonra bir televizyonkanalı
izleyicilerle konuşmuş. "Filmde üzerine düşünülecek çok laf var" dedi
bir izleyici. Kendi kültürümüzle, yaşambiçimimizle,milli değerlerimizle
izleyicilerin aklında ve ruhunda böyle izler bırakabildiğimizi görmek
çok mutlu etti beni. Hüzün bence de hayatın mayasında var... İnsanın
varoluşunda var. İnsan zaten özünden koparılıp dünyaya
gönderilmişbirvarlık.Yanidünyagurbetimizbiranlamda.
Budahüzün.Ayrıcahüzünsadecekendişahsihüznümüz
değil, başkaları adına, insanlık adına hüzünlenmek de
insanı insankılıyor.Hüzünde insanlığınortakdeğeri.
O bizi olgunlaştırıyor.
EKİM 2019 35