Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  16 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 16 / 84 Next Page
Page Background

dosya

Madde bağımlılığı en fazla yüzde 4.1 oranıyla

ocak, şubat ve mart aylarında gündeme

geliyor. Ancak temmuz, ağustos, eylül

aylarında bu oran yüzde 2.9’a düşüyor. Yani

yazın madde bağımlılığı konusundan pek söz edilmiyor.

yaşandığını, medyanın da bu olayları

alıp haber yaptığını kaydeden Erkan

Yüksel, “Bunu medyanın trajik

hale getirdiğini söylemek sıkıntılı

olabilir. Çünkü zaten olayın kendisi

trajik. Çoğunluk tarafından trajik

bulunmayabilecek bir olayın medya

tarafından trajik hale getirildiği

durumlar da var tabii ki.

Sonuçta medya da ilginç, nadir,

duygusal olanı haber yaparak

oradan okuyucu ya da izleyici elde

etme ve para kazanmanın peşinde.

Medya belki kutsal bir görevi

yerine getiriyor ama bunu ‘amme

hizmeti’ olsun diye de yapmıyor. O

da bir kuruluş ve orada çalışanlar

da maaşlarını alma kaygısında

olan kişiler. Sonuçta nasıl serbest

piyasada daha kaliteli mal üretenler

daha fazla satıyor ve kazanıyorsa,

medyada da daha nitelikli habercilik

yapanların kazanması beklenir.

İnsanlar daha nitelikli içerikler sunan

yayın organlarından yana tercih

ortaya koyarlar. Bu da halkın bilinçli

olması konusunu gündeme getirir.

Medya okuryazarlık seviyesi yüksek

olan bilinçli toplumlarda ancak

daha bilinçli habercilik anlayışının

geliştiğini söylemek daha mümkün”

diyor.

MESAJLARDA ÇOK ÖZENLİ

OLUNMALI

Toplumda çocuğundan yaşlısına,

eğitimlisinden eğitimsizine

her kesimden insan olduğunu

hatırlatan Erkan Yüksel şöyle

devam ediyor: “Benim için

sıkıntı olabilecek bir şeyin sizin

için olmaması durumu da var.

Örneğin bağımlılıkla ilgili benim

için bilgilendirici olan bir içerik

başkası için merak uyandırıcı,

cezbedici ya da akıl çeldirici

olabilir. Bu konuda hiçbir

farkındalığı olmayan biri o içerik

sayesinde farkındalık yaşayabilir.

Burada meselenin gelip dayandığı

konu; toplumsal bilinç düzeyinin

yükseltilmesidir. Uyuşturucuyla

mücadele konusunda yapılacak

tüm çalışmalarda aslında böyle

bir ‘tehlike’ var. Adına ister eğitim

çalışması, ister konferans, ister

dikkat edilmeli. Bu içerikler

bilen ve bilmeyen herkesin

karşılaşabileceği, olumsuz

yönde etkilenmeyeceği nitelikte

olmalı. Medyanın özendirici

olmaması, madde bağımlılığını

normalleştirmemesi, akla

getirmemesi ve yönlendirici

olmaması da büyük önem taşıyor.

Bunun ötesinde medyanın

madde bağımlılığı konusuna

bakışı her türlü ideolojik amaçtan

arınmalı. Çünkü bu; toplumsal

bir sorun. İktidar, muhalefet ya

da herhangi bir siyasi görüşle bu

konuyu ilişkilendirerek tartışmaya

çözüm aramaktan kaçınılmalı.

Kullanılan dil ve anlatımlarda

niteleme ve tasvirlere dikkat

edilmesi, uyuşturucu maddelerin

kullanıldığı mekânların keyif verici

ortamlar olarak tasvir edilmemesi,

uyuşturucunun temini, kullanım

alanları, kullanım şekilleri gibi

konularda detay verilmemesi,

uyuşturucu kullanımı ve bağlantılı

suçlara ilişkin anlatımlarda

halkla ilişkiler kampanyası

deyin fark etmez. Uyuşturucuyla

mücadele tütünle mücadeleden

farklıdır. Hazırlayacağınız

mesajın niteliği kişiden kişiye

değişir ve siz doğru kişiye doğru

mesajı verdiğinizi düşünürken

o mesajı alan başka birinde

hiç tahmin etmediğiniz bir

etki yaratabilir. Bu nedenle

uyuşturucuyla mücadelede

hazırlanacak mesajlarda çok

özenli olunması, hedef kitlenin

doğru şekilde tanımlanmış

olması gereklidir.”

HER TÜRLÜ İDEOLOJİDEN

ARINILMALI

Medyada bağımlılık haberleri

verilirken farkındalık yaratma

ile bilgilendirme konusunda

hassasiyet gösterilmesi

gerektiğinin altını çizen Erkan

Yüksel, “Haberde kullanılacak

sözcükler özenle seçilmeli.

Fotoğraf ve video gibi görsel

malzemeler seçilirken

Yeşilay

16

MADDE BAĞIMLILIĞINDA SORUNLU DEĞİL SORUMLUMEDYA