

dosya
Madde bağımlılığı en fazla yüzde 4.1 oranıyla
ocak, şubat ve mart aylarında gündeme
geliyor. Ancak temmuz, ağustos, eylül
aylarında bu oran yüzde 2.9’a düşüyor. Yani
yazın madde bağımlılığı konusundan pek söz edilmiyor.
yaşandığını, medyanın da bu olayları
alıp haber yaptığını kaydeden Erkan
Yüksel, “Bunu medyanın trajik
hale getirdiğini söylemek sıkıntılı
olabilir. Çünkü zaten olayın kendisi
trajik. Çoğunluk tarafından trajik
bulunmayabilecek bir olayın medya
tarafından trajik hale getirildiği
durumlar da var tabii ki.
Sonuçta medya da ilginç, nadir,
duygusal olanı haber yaparak
oradan okuyucu ya da izleyici elde
etme ve para kazanmanın peşinde.
Medya belki kutsal bir görevi
yerine getiriyor ama bunu ‘amme
hizmeti’ olsun diye de yapmıyor. O
da bir kuruluş ve orada çalışanlar
da maaşlarını alma kaygısında
olan kişiler. Sonuçta nasıl serbest
piyasada daha kaliteli mal üretenler
daha fazla satıyor ve kazanıyorsa,
medyada da daha nitelikli habercilik
yapanların kazanması beklenir.
İnsanlar daha nitelikli içerikler sunan
yayın organlarından yana tercih
ortaya koyarlar. Bu da halkın bilinçli
olması konusunu gündeme getirir.
Medya okuryazarlık seviyesi yüksek
olan bilinçli toplumlarda ancak
daha bilinçli habercilik anlayışının
geliştiğini söylemek daha mümkün”
diyor.
MESAJLARDA ÇOK ÖZENLİ
OLUNMALI
Toplumda çocuğundan yaşlısına,
eğitimlisinden eğitimsizine
her kesimden insan olduğunu
hatırlatan Erkan Yüksel şöyle
devam ediyor: “Benim için
sıkıntı olabilecek bir şeyin sizin
için olmaması durumu da var.
Örneğin bağımlılıkla ilgili benim
için bilgilendirici olan bir içerik
başkası için merak uyandırıcı,
cezbedici ya da akıl çeldirici
olabilir. Bu konuda hiçbir
farkındalığı olmayan biri o içerik
sayesinde farkındalık yaşayabilir.
Burada meselenin gelip dayandığı
konu; toplumsal bilinç düzeyinin
yükseltilmesidir. Uyuşturucuyla
mücadele konusunda yapılacak
tüm çalışmalarda aslında böyle
bir ‘tehlike’ var. Adına ister eğitim
çalışması, ister konferans, ister
dikkat edilmeli. Bu içerikler
bilen ve bilmeyen herkesin
karşılaşabileceği, olumsuz
yönde etkilenmeyeceği nitelikte
olmalı. Medyanın özendirici
olmaması, madde bağımlılığını
normalleştirmemesi, akla
getirmemesi ve yönlendirici
olmaması da büyük önem taşıyor.
Bunun ötesinde medyanın
madde bağımlılığı konusuna
bakışı her türlü ideolojik amaçtan
arınmalı. Çünkü bu; toplumsal
bir sorun. İktidar, muhalefet ya
da herhangi bir siyasi görüşle bu
konuyu ilişkilendirerek tartışmaya
çözüm aramaktan kaçınılmalı.
Kullanılan dil ve anlatımlarda
niteleme ve tasvirlere dikkat
edilmesi, uyuşturucu maddelerin
kullanıldığı mekânların keyif verici
ortamlar olarak tasvir edilmemesi,
uyuşturucunun temini, kullanım
alanları, kullanım şekilleri gibi
konularda detay verilmemesi,
uyuşturucu kullanımı ve bağlantılı
suçlara ilişkin anlatımlarda
halkla ilişkiler kampanyası
deyin fark etmez. Uyuşturucuyla
mücadele tütünle mücadeleden
farklıdır. Hazırlayacağınız
mesajın niteliği kişiden kişiye
değişir ve siz doğru kişiye doğru
mesajı verdiğinizi düşünürken
o mesajı alan başka birinde
hiç tahmin etmediğiniz bir
etki yaratabilir. Bu nedenle
uyuşturucuyla mücadelede
hazırlanacak mesajlarda çok
özenli olunması, hedef kitlenin
doğru şekilde tanımlanmış
olması gereklidir.”
HER TÜRLÜ İDEOLOJİDEN
ARINILMALI
Medyada bağımlılık haberleri
verilirken farkındalık yaratma
ile bilgilendirme konusunda
hassasiyet gösterilmesi
gerektiğinin altını çizen Erkan
Yüksel, “Haberde kullanılacak
sözcükler özenle seçilmeli.
Fotoğraf ve video gibi görsel
malzemeler seçilirken
Yeşilay
16
MADDE BAĞIMLILIĞINDA SORUNLU DEĞİL SORUMLUMEDYA