

MAYIS 2018 37
Cildimizde meydana
gelen değişiklikler;
kalp, akciğer, mide,
bağırsak ve böbrek
gibi yaşamsal önem
taşıyan organlarımızı
ilgilendiren sistemik
hastalıkların habercisi
olabiliyor.
yan etkisi, çeşitli enfeksiyonlar,
çeşitli sistemik ve romatizmal
hastalıklar için önemli ipuçları
sağlayabildiğini belirten Prof. Dr.
Aydıngöz, bunların yanı sıra bu
lekelerin, menenjitte (beyin zarı
iltihabı), kırım kongo kanamalı
ateşinde ve çeşitli mikropların
kana karışması gibi yaşamı
tehdit eden enfeksiyonlarda da
bazen ilk belirti olarak ortaya
çıkabildiği uyarısında bulunuyor.
Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz
sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bu durumda erken tanı hayat
kurtarıcı olabiliyor. Ayrıca
kanamaların deriden kabarık
bir özellik göstermesi de damar
iltihabının habercisi olabiliyor.
Bu durum sadece deriyi
değil, bağırsaklar,
böbrekler ve karaciğer
gibi sistemleri de
etkileyebildiği için
biyopsi yapılarak
hastalığınyaygınlığı
saptandıktan
sonra hızla
tedaviye başlanması
gerekiyor.”
ETBENLERİ, İNSÜLİN
DİRENCİNİNBELİRTİSİ
OLABİLİR
“Et benleri, cilt renginde veya
kahverengi, çapları 1 mm ile 5 cm
arasında değişen, göz kapakları,
boyun, koltuk altı ve kasık
bölgesinde kümelenme gösteren,
yumuşak, deriden kabarık,
bazıları saplı oluşumlardır”
diyen Prof. Dr. Aydıngöz, et
benlerinin toplum tarafından
sadece kozmetik problem
olarak görüldüğüne dikkat
çekiyor. Ancak ciltte çok sayıda
kümeleşme gösteren et benleri,
tedavi edilmediğinde diyabete
dönüşebilen insülin direnci gibi
önemli bir sağlık probleminin
belirtisi olabiliyor. Bu nedenle
et benlerinin sadece kozmetik
bir sorun olarak görülmemesi
gerektiğini hatırlatan Prof. Dr.
Aydıngöz, “Vücutta çok sayıda et
beni mevcutsa diyabet şüphesiyle
hastalar araştırılmalı” diyor.
BACAKYARALARI, DAMAR
HASTALIKLARINDAN
KAYNAKLANABİLİR
“Dizden aşağıya, ayak bileğine
doğru bacağın 1/3 alt kısmında
görülen yaralar çoğunlukla
sinek ısırığı, çarpma veya düşme
gibi nedenlere bağlandığı için
evde uygulanan yöntemlerle
iyileşmesi bekleniyor” diyen
Prof. Dr. Aydıngöz, bu
bölgede meydana gelen bacak
yaralarının çoğunlukla
toplardamar, daha az olarak
da atardamar hastalıklarından
kaynaklandığını belirtiyor.
Her 4-5 olgudan birinde, bu damar
problemine diyabet hastalığının da
eşlik ettiğini dile getiren Prof. Dr.
Aydıngöz, erken tanının önemine
dikkat çekiyor: “Erken tanı ve
tedavi iyileşmeyi hızlandırırken
geç kalınması durumunda özellikle
büyük yaraların kapanması aylarca
sürebiliyor.” Prof. Dr. Aydıngöz, altta
yatan nedenden bağımsız olarak
sigara kullanımı ve obezitenin
iyileşmeyi geciktirerek inatçı
yaralara yol açabileceği konusunda
da uyarıyor.
AFTLAR, FARKLI
HASTALIKLARI İŞARET
EDİYOR
Ağız mukozasında tekrar eden,
ağrılı, beyaz, 3-10 mm çaplarındaki
yaralar olan aftlar, başlangıçta küçük
kırmızı veya saydam kabarcıklar
şeklinde ortaya çıkıyor. Sıklıkla
dilde, yanak ve dudak mukozasında
gelişen aftlar, saatler içinde açılıyor
ve ülser oluşuyor. Aftların önemli
sistemik hastalıkların sinsi habercisi
olabileceğine işaret eden Prof. Dr.
Aydıngöz, “Ülseratif kolit, Crohn ve
çölyak hastalığı gibi mide-bağırsak
sistemi hastalıklarında aftlar çok
sık görülüyor. Behçet hastalığında
da aftlar öncü bulgu olarak ortaya
çıkabiliyor. Demir eksikliği ve
vitamin B12 eksikliği de aftlara yol
açan ve sık rastlanan sebeplerden.
Bunların yanı sıra AIDS geliştiğinde
zaman kaybetmeden bir hekime
başvurmak çok önemli. Çünkü
tedavi nedene yönelik olarak
farklılık gösteriyor ve bu nedenleri
kan testleriyle açıklığa kavuşturmak
mümkün” diyor.