Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  65 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 65 / 84 Next Page
Page Background

NİSAN 2019 65

Zaman zaman film platosu

olan Ethem Ağa Konağı, ziyaret

duraklarınız arasında mutlaka

yer almalı. Sonra yolunuzu

Çekiciler Sanat Sokağı’na düşürün.

Geçmişte bu sokaktaki sıralı

dükkânlarda tornaları başındaki

ustalar dağlardan getirilen

ağaçlardan türlü çeşitli ahşap işler

üretirlermiş. Bugün de maharetli

ellerini paslandırmayan ustaların

ürettiği nadide eşyalara rastlanıyor

dükkânlarda. Tel kırma’lar da

Amasralı kadının nadide el işi

olarak vitrinleri donatıyor. Mısır

soymuğundan yapılan hasır

işlerine ise Tel kırma’lar kadar

çok rastlanmıyor artık. Amasra’ya

gelmişken Mendireği boydan boya

yürüyüp deniz havası almadan

ve bir tekne turuna katılmadan

dönmek olmaz. En güzel manzara

içinse Boztepe’nin yolu tutulmalı

mutlaka!

Amasra’da yemek denince elbette

akla ilk önce balık ve deniz

ürünleri geliyor; çünkü burada

insanlar ekmeğini denizden

çıkarıyor. Kıyıdaki lokantalardan

birinde lezzetli bir balık molası

verebilir, limandaki balıkçı

teknelerinde yiyeceğiniz balık

ekmekle Amasra’nın insanını

tanıma fırsatı bulabilirsiniz.

Yörenin şehir efsanesine dönüşen

salatasını tatmayı da sakın

unutmayın.

TATİLİN BİN BİR TÜRLÜ HALİ:

KAPADOKYA

Ülkenin tatil üs’lerinden

Kapadokya, bahar mevsiminin

de en güzel rotalarından.

Üstelik bu aylarda bozkırın iki

adımda ter döktüren sıcaklarıyla

da boğuşmazsınız. Herkesin

hayallerini peribacalarıyla,

balonlarıyla, mağara otelleriyle

süsleyen Kapadokya’nın bahar

mevsimi için neden bu kadar

çekici olduğunu, rotasını popüler

adreslerin dışına kıranlar mutlaka

bilir. Birbirinden güzel vadiler,

ormanlar, nehirler, göllerle,

ağaçlarla, çiçeklerle süslü yolları

kuş sesleri eşliğinde aşıp köy

Kapadokya vadilerini ve

köylerini keşfetmek, her

gezginin hayallerini

gerçekleştirecek

deneyimler sunuyor.

bölgelerinden biri olmasına karşın

Kapadokya efsanesinin hâlâ

tükenmemesinin sebebi de budur

belki.

Klasik bir Kapadokya gezisi için

de Ürgüp’ten çıkalım yola. Burada

sosyal yaşamın bir parçası olup

bölgenin yemek kültürünü en

iyi örnekleriyle keşfedebilirsiniz.

Çünkü burası yerleşimin en yoğun

olduğu bölge.

Göreme Açıkhava Müzesi’nin yer

almadığı bir Kapadokya gezisi söz

konusu olamaz zaten. Bildiğiniz

üzere UNESCO Dünya Kültür

Mirası Listesi’ndeki Göreme

Açık Hava Müzesi, Hıristiyanlar

için tarihi öneme sahip kutsal

bir merkez. İnancın gücüyle peri

bacalarının, devasa kayaların nasıl

birer mağara kiliseye dönüştüğünü

burada görecek ve muhtemelen

şaşırıp kalacaksınız.

Avanos’un alametifarikası

Kızılırmak ve beraberinde getirdiği

kırmızı çamuru. Hani o meşhur

çömlek atölyeleri var ya, işte onlar

burada. Düşünün ki bu zanaatın

ta Hititlere uzanan 7 bin yıllık

bir mazisi var. Gel de hayran

olma! Ortahisar’a gelince; adını

kalesinden alan küçük bir kasaba.

Kalenin etrafında şekillenen renkli

bir kasaba hayatı bulmak mümkün

burada. Bir de size ilginç bir bilgi:

Ortahisar, ülkenin doğal narenciye

deposu. Akdeniz’den yola koyulan

narenciyeler buralardaki mağara

depolarda saklanıyor. Düşünsenize

yerin altı portakalla, limonla dolu!

Kapadokya’da yumuşak tüf

kayaların arasında kim bilir daha

ne çok yeraltı şehri gizli... Bu yeraltı

kentlerini ilk kimin başlattığı

da bilinmiyor, ama tarihinin

Hititler’e kadar uzandığı tahmin

ediliyor. Kaymaklı, Derinkuyu,

Özkonak, Mazı ve Tatların şimdilik

keşfedebildiklerimiz.

kahvehanelerinde bir yorgunluk

molası vermenin keyfini, en çok

bahar aylarında yaşayabilirsiniz.

İster yürüyerek ister bisikletle

ya da aracınızla, hatta belki at

sırtında Kapadokya vadilerini

ve köylerini keşfetmek,

her gezginin hayallerini

gerçekleştirecek deneyimler

sunuyor. Mustafapaşa, Güzelyurt,

İbrahimpaşa gibi köylerini;

Ihlara, Kızılçıkur, Zelve, Soğanlı,

Çavuşin ve Paşabağ gibi gündüz

rüyası görebileceğiniz vadilerini

listenize eklemeyi unutmayın.

Hepsine ayrı ayrı zaman ayırmak,

acele etmeden keşfetmek gerek.

İşin güzelliği de burada aslında.

Türkiye’nin en popüler turizm

Avanos’un alametifarikası Kızılırmak ve

beraberinde getirdiği kırmızı çamuru. Hani

o meşhur çömlek atölyeleri var ya, işte onlar

burada.