

“Fiziksel olarak
oradaolsanız
bilezihinsel
olarakbaşka
yerdeysenizve
bebekyeterli
ilgiyigörmüyorsa,
çocukların
yaşları
büyüdükçe
karşısındaki
kişidenalacakları
mesaj, ‘Beni
görmezden
geliyor, sürekli
meşgul, beni hiç
dinlemiyor’ olur.”
Burada ebeveynin rolü bu
sinyallere karşılık vermek. Hayatın
ilk yılında internet veya sosyal
medya gibi şeyler yüzünden
bebek ile iletişim kesilirse veya
beklenenin altında gerçekleşirse
bu bebek üzerinde olumsuz etki
ediyor. Nöron bağlantılarının
az olması bebeklerin gelecek
yaşamlarını ciddi anlamda
etkiliyor. Bebeklerin hayatlarının
ilk yıllarındaki etkileşimler
ileriki dönemde duygu
düzenlemelerini sağlıyor. Eğer
yeterli etkileşimi yaşayamazlarsa
uyum bozuklukları başlıyor.
Bağlanma Teorisi (Attachment
Theory) kuramına göre bebek
doğduktan sonra son derece
kuvvetli bir iletim bekliyor.
Bunun illa anne-baba olması
şart değil, bu bağlanma benzer
kişilerle de olabilir. Etkileşimin
etkisi gelişimin basamaklarında
gözlemlenebiliyor. Pozitif ve
güvenli bağlanma bebeklerin
güvenli hissetmesi için çok
önemli, kuracağı ilişkilerin
niteliği ve özgüveni için de
öyle... Yani bebekler hem
fiziksel hem duygusal gelişim
için birine ihtiyaç duyuyor.
Elimizdeki kanıtlar, erken
ilişkilerde yaşanan sorunların
ileriki hayatta bozukluklara
yol açacağını söylüyor. Bir şeye
konsantre olursak başarılı oluruz.
Bebeğinizin sinyalleri yerine bu
dikkati telefonlarınıza veriyorsanız
bebekle ilişkide bozukluk olur.
Fiziksel olarak orada olsanız bile
zihinsel olarak başka yerdeyseniz
ve bebek yeterli ilgiyi görmüyorsa,
çocukların yaşları büyüdükçe
karşısındaki kişiden alacakları
mesaj şu olur: ‘Beni görmezden
geliyor, sürekli meşgul, beni hiç
dinlemiyor.’ Çocuk sizi meşgul
gördükçe gitgide daha fazla ilişki
sorunu yaşar. Yapılan araştırmalar
daha düşük eğitim seviyesi olan
ebeveynlerin sosyal medyada
daha çok vakit geçirdiğini
gösteriyor. Sosyal medya kullanan
ebeveynlerin tehdit etmeye ve
ceza vermeye daha yatkın olduğu
görülmüş. Çocuklarına daha
az açıklama yaparak negatif
sonuçlara yönlendirebiliyorlar.”
Dr. Bahar, aile bireylerinin internet
kullanımını örnek alan çocukların
da evdekiler gibi internet
kullanmaya başladığına da
dikkat çekiyor: “Biz aşırı internet
kullanıyorsak, çocuklarımız da
“Çevrimiçi ortamda olan şeyler
gerçeği yansıtmıyor ve orada
kendinizi olduğunuzdan farklı
gösterebiliyoruz. Bu da sosyal
olarak bize karşı ‘arzulanabilirlik’
ve ‘kabul edilebilirlik’ yaratıyor.
İçte yaşanan problemlerle
başa çıkmanızı sağlıyor. Sosyal
medyadan özgüvenimiz de olumlu
yönde etkileniyor. Benlik saygısı
ihtiyaçlarını karşılıyoruz”
Dr. Bahar, ebeveynlik
davranışlarının da internet
aracılığı ile değiştiğini söylüyor:
“Arama motoruna ebeveynlik
web sitelerini yazarsanız birçok
kaynağa ulaşırsınız. Gençler
bu konuda bilgilerini buradan
edinebiliyor. Bizim zamanımızda
bu kadar çok kaynak yoktu ve
sadece kendi anne-babamızı
gözlemleyerek ebeveynliği
öğreniyorduk.
İnternetin yenidoğanlarda
oluşturduğu riskler
Ebeveyn olmayı bu kadar olumlu
yönde etkileyen internetin
dezavantajları da mevcut. Her
şeyden önce aileyle geçirilen ve
kendinize ayırdığımız zamanı
azaltıyor. Bahar özellikle yeni
doğanlar üzerindeki risklere
dikkat çekiyor: “Bebeğin sürekli
bakıma ihtiyacı olduğunu
biliyorsunuz. Doğduğumuz zaman
çok sınırlı sayıda nöronumuz
ve sınırlı bağlantımız oluyor.
Bebeklerin beyin hücrelerinin
gelişimine bakarsak nöronların
birbirleri ile bağlantı kurduklarını
görürüz. Saniyede 700 bağlantıya
erişiyorsunuz. Daha sonra gitgide
daha da büyüyen bağlantılara
sahip oluyoruz. Bu doğduktan
sonra iki sene içinde oluyor. Bir
yeni doğan - ebeveyn ilişkisine
baktığımızda bu her şeyin
temeli demek, onunla iletişime
geçmelisiniz ki nöronları gelişsin.
Buna ‘karşılıklı etkileşim’ adını
veriyoruz. Sürekli göz teması
kurmak bile iyi bir etkileşimdir.
Bebek konuşamıyorken bile
yetişkinmiş gibi etkileşime
girmeniz gerekiyor onunla.
OCAK 2018 21