

Hermes daktiloları, Mont
Blanc, Sheaffer ve Parker
dolmakalemleri, Pelican
mürekkep, Edison ampulü
gibi birçok ürünün ithalatında
ilklere imzasını atan Afitap,
ayrıca Kars otobüs biletleri
ve İş Bankası senetlerinin
basılması gibi işler yaptı.
Muhtıra’lar ise “Yeni Muhtıra”,
“Zafer Muhtırası” gibi
isimlerle çeşitlenmeye başladı.
Ajandalar geçmişten günümüze
Osmanlıca-Arapça, Osmanlıca-
Fransızca ve İngilizce-Türkçe
basıldı.
AŞK’IN DEFTERLERİ...
1930'lu yıllarda aşkın
defterleri olarak kullanılmaya
başlandı Ece. Bir rivayete göre
Mehmet Sadık Bey'in büyük
oğlu Ahmed, Afganistan'a
çıktığı seyahat süresinde bir
kadına aşık olur. Sevdiceğini
vermediklerinde hayatı
kararan Ahmed, aşkına
sahip olamayacaksa ölmeyi
yeğleyeceğini söyler ve kısa bir
süre sonra hayatına son verir.
Bu vahim hikaye nedeniyle
ajandalar aşk’la özdeşleşir.
Sonraki yıllarda ise Atatürk’ün
ilk Türk Dünya güzeli seçilen
Keriman Halis'e Ece soyadını
vermesiyle Ece isimli ajandayı
Keriman Halis'e adar aile.
1934’ten itibaren ajandalar
artık “Ece Muhtırası” adıyla
yayımlanır.
HER YENİ YILDA YENİ BİR
ECE AJANDASI...
1930’lu yıllar Ece’nin alışveriş
listelerine eklendiği yıllar
oldu. İnsanlar, bir gözleri “Ece
Ajandası çıkmıştır” ilanlarında,
yeni yılın gelmesini bekliyordu.
Zamanla Ece’nin çeşitleri artı,
taklitlerinden sakınmak için “Ece
ismine dikkat” denildi. 1937’de
dört farklı boyda, 1976 yılında 12
farklı türde ajanda vardı. Uzun
yıllar Bab-ı Ali’yle özdeşleşen
mağaza, bu yıllarda Karaköy’e
taşındı. “Her şeyin yenisi, dostun
YENİSİ KADARKULLANILMIŞI
DAÇOKDEĞERLİ...
Bugün de yoğun bir mesaisiyle
üretiliyor ajandalar. Ağız
yaldızları, lastikleri, cepleri, elle
yapılıyor; bu nedenle günde en
fazla 250 tane hazırlanabiliyor.
Bu defterlerin içinden bir tane
de aileyi ve markayı tanıtan kağıt
çıkıyor. "Biz Cumhuriyet tarihinin
ajanda sektörüne yön veren
ailesiyiz," demek için bu kâğıdı
eklediklerini söylüyor beşinci
kuşak yöneticiler. Firmanın
arşivinde çok sayıda kullanılmış
ajanda bulunuyor. Mehmed
Sadık Efendi, vaktiyle kullanılan
ajandaları geri getirenlere bir
altın hediye edermiş. Kullanılmış
ajandaya verilen değer bugün
de devam ediyor, sadece yöntem
biraz değişmiş. Beşinci kuşaktan
aile üyeleri de internetten,
sahaflardan buldukları kullanılmış
ajandaları satın alıyor.
Son sözü onlara bırakalım: “Ece
bir marka olmanın ötesinde bir
deyiş, bir vurgu, bir hikayedir; bir
koku bir his, bir farklı dokunuştur.
Ece bir ailedir. Herşeyden
önemlisi acılarıyla ve sevinçleriyle,
doğrularıyla ve yanlışlarıyla tüm
gerçekliğiyle beşinci nesline kadar
uzanan bir İstanbul ailesidir.”
eskisi” sloganını kullanan Ece, bir
ajanda olmanın çok ötesine geçti
kullanıcıları için.
YENİ NESİL ECE AJANDASI...
Günümüzde Ece Ajandası,
beşinci kuşak aile üyelerine
emanet. 2010 yılında 100. yılını
kutlayan Ece’nin seyir defterleri
farklı boyutlarda ve renklerde
tasarlandı. Bunlar, Ece tarihinde
ilk kez sokaktaki insanların
da kullanabileceği ajandalardı.
Seyir defterlerine Osmanlı
döneminin gerçekten seyrederek
yazan ve yazdıklarıyla da
bugüne kalan isimlerinin adları
verildi. Barbaros, Hezarfen,
Piri Reis, Mimar Sinan, Evliya
Çelebi, Kâtip Çelebi… 2014
yılında ise bir asrı geride
bırakmanın şerefine Milli
Reasürans Sanat Galerisi’nde
“Bir Defterin Arkasındaki
Büyük Aile Muhtıra’dan Ece
Ajandası’na Kağıtçı Ailesi” adlı
sergi açıldı. Tesadüfen şirketin
arşivlerine giren, ünlü isimlere
ait kişisel ajandalara da yer
verilen serginin girişinde ise
Cahit Uçuk’un şu cümlesi yer
alıyordu: “Ece’lerin sayfaları
karıştırılırsa Türkiye’nin tarihi
yeniden yazılabilir.”
yaşam
Yeşilay
58