

OCAK 2020 75
yazar W. Gibson’ın
Salıncakta
İki Kişi
adlı eseri, ilk sahnelenen
oyundur. Kent Oyuncuları
çalışmalarını aynı adla 1962-1963
döneminden başlayarak Site
Karaca, Dormen Tiyatroları’nda
sürdürür. 1968 yılının sonuna
doğru ise Harbiye’de yapılan
Kenter Tiyatrosu’na geçerler, aynı
yıl Hamlet ile Kenter Tiyatrosu
perdelerini açar.
1965 yılında
Pembe Kadın
’daki
oyunculuğuyla Yıldız Kenter adeta
efsaneleşir. Tiyatronun biletleri
haftalar öncesinden tükenir. Yıldız
Kenter, sonrasında hayatının
aşkı olacak Şükran Güngör’ü
1956’da
Dünkü Çocuk
oyununu
izlerken tanır, çok etkilenir. Yıldız
Kenter, sadece tiyatro alanında
değil, beyazperde de defalarca
izleyicilerle buluşur. Üç kez Altın
Portakal En İyi Kadın Oyuncu
Ödülü alan sanatçı, 1962’de
tiyatro hizmetlerinden ötürü
“Yılın Kadını” seçilir. 1989 yılında
Korsika-Bastia Film Festivali’nde
Hanım filmindeki rolüyle
aynı dalda ödüle layık görülür.
1981 yılında Devlet Sanatçısı
unvanı alan Kenter, 1998 yılında
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve
Sanat Büyük Ödülü’nün sahibi
olur. 1984’te Roma’daki İtalyan
Kültür Birliği’nce Adelaide Ristori
Ödülü’ne layık görülür. 1994'te,
ve temsil koluna girer. Ortaokulu
bitirince konservatuvara girmek
istese de annesi itiraz eder. Bir
yıl lise okuyan Yıldız Kenter çok
mutsuzdur. Babası, konservatuara
gizlice kaydını yaptırır. Ekim
1944’te mezun olduktan sonra,
8 yıl mecburi hizmet yapmak
kaydıyla, Devlet Konservatuvarı’na
parasız yatılı olarak kabul edilir.
Konservatuvar öğretmenlerinden
Carl Ebert, o yıllarda öğrencisi
Yıldız Kenter için şunları yazar:
“İstihdadı fevkalade! Devlet
Konservatuvarı’nın bugüne
kadar yetiştirdiği en kuvvetli
elemandır. Gerçek, tabii ve intensif
bir şekilde en kuvvetli dramatik
havayı yaratmaya muktedirdir.”
Ankara Devlet Konservatuvarı
Yüksek Bölümü’nü sınıf atlayarak
bitirir. İlk olarak, 1948’de William
Shakespeare’in
Onikinci Gece
adlı oyununda, Olivia rolüyle
profesyonel oyunculuğa adım
atar. “
Onikinci Gece’
yle sahneye
çıkmıştım. Parlak bir öğrenciyken
sahneye çıkınca bir balon gibi
şişmiş olduğumu, iğne batar batmaz
anladım. Öyle bir söndüm ki
süründüm, 3-4 yıl her şeye yeniden
başlamak, her şeyi sahne pratiği
içinde anlamak, çözümlemek
gerekti. Çok acı çektim o ilk yıllar…
Sonra hocam Cüneyt Gökçer’in
bana güvenmesiyle oynayabildiğim
Miras’la bir parça ayaklarımın
üstünde durmaya başladım.
Ondan sonra düşmemek gayem
oldu, ama mümkün değil tabii…”
Yıldız Kenter, Rockefeller bursu
kazanarak, AmericanTheatre
Wing, Neighbourhood Playhouse
ve Actors Studio’da eğitim görür.
Yurda döndüğünde mezun olduğu
okulu Devlet Tiyatroları’na hoca
olarak atanır. Yıldız Kenter, 1959
yılında, kardeşi Müşfik Kenter’le
Devlet Tiyatroları’ndan istifa eder.
İstanbul’da 1961 yılında arkadaşları
ile Kent Oyuncuları Topluluğu’nu
kurar. Önce İstanbul’daki
Karaca Tiyatrosu ile anlaşır ve
1959-1960 sezonunda Muhsin
Ertuğrul yönetiminde oyunlar
sahnelemeye başlarlar. Amerikalı
Konken Partisi oyunundaki
Fonsla rolü ile “Olağanüstü
Yorum” ödülünü alır, Finlandiya
Dünya Kadın Kuruluşu
tarafından yüzyılın en başarılı
100 kadınından biri olarak
onurlandırılır. 1995’te Kültür
Bakanlığınca, tiyatro sanatına
katkılarından ötürü “Onur”
ödülüne layık görülür. Profesör
Kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına
katkılarından dolayı “Mevlana
Kardeşlik ve Barış Ödülü”
verilmiştir. 2009 yılında sahnede
60 yılını tamamlamıştır. Eugene
Stickland’ın yazdığı
Kraliçe Lear
adlı oyunu ile sağlık sebepleri
yüzünden sahneye veda eder.
Yıldız Kenter tiyatro tutkusunu şu
sözleriyle ifade etmişti: “Tiyatro
benden ne aldı? Yıllarımı…
Helal olsun…Tiyatro bana
ne verdi? İnsanlar, insanlar,
insanlar… Sevinçler, acılar,
umutlar, kavgalar, ama ille
de barışlar, barışlar…Yaşam
coşkusu verdi bana. Başka ne
isteyebilirim? Alice Harikalar
Diyarı’nda yaşıyorum ben.
Her şeye hayretle bakıyorum,
şaşkınlığım bir türlü geçmiyor.
Her anı dolu dolu yaşıyorum,
algılıyorum. Bir oyunda sahneye
çıktığınızda, inanılmaz başka
bir dünyaya gidiyorsunuz, onlar
sayesinde yıldızlara yaklaştığınızı
görüyorsunuz. Ben en çok doğaya
ve sanata inanıyorum.”