Roma’da askerlikten muaf yani
korunmuş asiller için kullanılan
“immunitas” kelimesinden
türetilmiştir. Bağışıklık sisteminin
insan vücudundaki görevinin
gerçekleşmesi bazı organ ve
dokuların iş birliği sayesinde
olmaktadır. Bu organlar genel
olarak lenfoid dokulu organlardır.
Bağışıklık sisteminin temel öğeleri
akyuvarlar, kemik iliği, lenf sistemi,
hormonlar ve bazı proteinlerdir.
VÜCUT FAST FOOD
YİYECEKLERİ MİKROP
OLARAKALGILIYOR
Fast food tarzı beslenmenin ise
bağışıklık sistemini bozduğunu,
sistemin bu tür yiyecekleri
mikrop olarak algıladığı yapılan
araştırmalar sonucu ortaya
çıkmıştır. Araştırmayı ilk
olarak gündeme taşıyan, Göğüs
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr.
Ahmet RasimKüçükusta “Trans
yağ ve şekerin yüksek olduğu,
lif oranı düşük Batı tarzı diyetle
beslenen farelerin bağışıklık
sisteminin, hastalık yapan
bakterilerle oluşan enfeksiyonlara
benzer tepkiler verdiği tespit edildi.
Bu başka bir ifade ile bağışıklık
sisteminin fast food türü yiyecekleri
hastalık yapan tehlikeli bir mikrop
olarak algıladığını ortaya koyuyor.”
diyor ve ekliyor: “Araştırma, Batı
tarzı diyetin bağışıklık sistemini
uzun vadede enflamasyonu
tetikleyen diğer etkenlere karşı
da aşırı duyarlı hale getirdiğini
gösteriyor. Farelere tekrar sağlıklı
diyet verilmesiyle akut enflamasyon
gerilemekle beraber bağışıklık
sistemi hücrelerinin ve bunların
öncülerindeki genetik değişiklikler
devam ediyor. Bu araştırma ile trans
yağlar, işlenmiş un, şeker ve katkı
maddelerinden zengin yiyecek ve
içeceklerin kronik enflamatuar
hastalıklara davetiye çıkardığı
kanıtlanmış oldu. Siz de fast food
gıdalara bağışıklık sisteminiz gibi
davranıp tepki gösterin.”
“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ
ZARARLI ETKENLERDEN
KORUMALIYIZ”
Prof. Dr. Küçükusta pek çok
doktor gibi kendisine de her
gün “Doktor Bey, bağışıklık
sistemini nasıl güçlendirebiliriz?
Hangi ilacı alalım, ne yiyelim, ne
içelim?" sorularının sorulduğunu
belirtiyor. Ama Küçükusta’ya göre
öncelikle mühim olan, besin ya
da gıda takviyesinden çok mevcut
bağışıklık sistemimizi korumak:
“İnsanlar, genellikle öyle herkesin
bildiği şeylerin değil de kimsenin
bilmediği gizemli bir formülün
veya adı duyulmadık bir bitkinin
peşindeler. Ekinezya, aloe vera,
sardunya kökü ve benzerlerine
dudak büktüklerini; beta glukan'a,
omega 3'e, balık yağına, üzüm
çekirdeğine, keten tohumuna
yüz vermediklerini biliyorum.
Mozambik havucu, Bolivya
lahanası, Endonezya hurması,
Lâponya palamudu, Alaska
sarmaşığı ekstresi gibi sıra dışı bir
ürün için her türlü fedakârlığa da,
masrafa da hazırlar. Allah büyük
çoğunluğumuza mükemmel
bir bağışıklık sistemi vermiştir.
Bizim onu güçlendirmemize
gerek yoktur. Sağlıklı olabilmek
için onu zararlı etkenlerden
uzak tutmamız yeterlidir. Üstelik
bağışıklık sistemini kuvvetlendiren
müthiş bir ilaç da, besin de yoktur.
Daha doğrusu eczanelerde veya
aktarlarda yüzlerce bu tür ürün
vardır ama hiçbirinin etkinlikleri
bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.
Çok az kişide doğuştan gelen
bazı hastalıkların kortizon ve
kanser tedavisinde kullanılan
ilaçların etkisiyle ortaya çıkan
bağışıklık bozuklukları vardır.
Bunlar mutlaka konunun uzmanı
bir hekim tarafından takip ve
tedavi edilmeleri gereken ciddi
durumlardır. Biz sağlıklı insanların
yapmaları gereken; bağışıklık
sistemini kuvvetlendirmek
değil, onu zararlı etkenlere karşı
korumaktır.”
Genellikle “Bağışıklık sistemi
veya vücut direncimiz çok düşük
olduğu için hastalanıyoruz."
deniyor. Bunun için piyasada pek
çok ilaç var. Bu ilaçların bağışıklık
sistemimizi güçlendirdiği ne
kadar doğru? Prof. Dr. Küçükusta
bu konuda da şunları söylüyor:
“Bu ilaçları hiç hasta olmadan
kullanmaya başlıyoruz. Havalar
sonbahara döndükten itibaren
günde bir tane, bazıları sabah
akşam, inanılmaz derecede çok
tüketilen vitamin destekleri var.
Bunlar gerçekten doğru mudur, bir
işe yarıyor mu? Bunların hiçbirinin
bilimsel ölçütlerle gösteren
“Bağışıklık
sistemimizi
güçlendirmemize
gerek yoktur.
Sağlıklı olabilmek
için onu zararlı
etkenlerden uzak
tutmamız yeterlidir.
Üstelik bağışıklık
sistemini
kuvvetlendiren
müthiş bir ilaç da,
besin de yoktur.”
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
NİSAN 2020 13