Background Image
Previous Page  44 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 44 / 84 Next Page
Page Background

geliyoruz. Şimdilerde özellikle

kentlerde sınıfsal eksende

ayrışan bir ibadet olarak kendi

nefsini kurban etmek konusuna

zaten hiç kafa yormayan, diğer

taraftan toplumsal bir fayda

olarak da kent yoksullarıyla

ruberu elden ele teması zaten

imkansız kılan bir vekalet

sistemiyle kurbanın anlamı

farklılaşıyor. Alt sınıflarda

ise kentte bir miktar fark

edilme ve ‘Burada ben de

yaşıyorum!’ çığlığı, bir miktar

da Allah’a olan yakınlık

üzerinden sürdürülmekte.

Malumunuz Anadolu’da,

bizim topraklarımızda, kurban

doğudan batıya, kuzeyden

güneye her yerde devasa bir

nezaketle ve muhabbetle yapılan

bir ibadettir. Ve toplumsal

faydası kadar paylaşmayı

özendirmesi, ötekilerin farkına

varılması ve kurbiyetten gelen

köküne uygun olarak Allah’la

yakınlaşma konusunda da

devasa imkanlar açar.”

BAYRAMIN HAKKINI

VERMEK…

Peki ya bayram olgusu?

Günümüzde bayramların

kutlanışı, Kurban Bayramı’nın

toplumda yarattığı heyecan?...

Sosyolog Mehmet Kara, bayram

ve tatil olguları üzerinden

başlıyor çözümlemelere: “Benim

anlayabildiğim kadarıyla,

tatilin insanoğlunun gündelik

yaşamının içinde belli bir

zaman dilimine sıkıştırılmış

ve aşırı anlam yüklenmiş

halinin toplam 200 yıllık falan

bir geçmişi var. İnsanlar bir

miktar popülizmlerle, bir

miktar toplumsal taleplerle,

bir miktar gündelik yaşamın

dayatmalarıyla, bir miktar

sekülerleşme tecrübeleriyle

bayramları artık geleneksel

dünyamızdaki pratikleriyle

değil, özellikle çekirdek hatta

mikroçekirdek ailelerde

abartılı yorgunluklarına

bir çözüm olarak görme

pratikler haline dönüştürmemiz

gerekiyor. Bir de belki de bunu

hayatı bir miktar yavaşlatma

konusunda fırsat olarak

görmek, bana kalırsa başka

güzelliklere de kapı açabilir.

Yani burada çocuklarımıza,

yeni jenerasyonlara çok

fazla abartılı yüklemelerde

bulunmadan bunun hep

birlikte emek verilmesi gereken

bir şey olduğunu hatırlarsak

daha anlamlı bir tecrübe olur.

Nefsimiz ve mülkiyet konusunda

abartılı hırslardan olabildiğince

arınmaya çalışarak, paylaşmayı

çoğaltarak ve paylaşmanın

bizim dışımızdaki hayatları da

güzelleştirebileceğini aklımızda

tutarak bayramın hakkını

verebileceğimizi düşünüyorum.”

eğilimindeler. Bu Türklere özel

bir şey değil. Modern kentlerde

durum bu. Daha orta ölçekli

şehirlerimizde, kasabalarımızda

ve köylerimizde halen biraz

daha yaşıyor gibi gözüküyor.

Halen hepimizin nostaljik bir

özlemle hatırladığımız gibi

o eski bayramların nerede

ve ne zaman olduğunu artık

hiçbirimiz bilmiyoruz. Aile

büyüklerini yılda bir kez de olsa

hatırlamayı küçümsemeden

kıymet bilip çoğaltmak lazım.

Görebildiğimiz kadarıyla

artık yabancısı olduğumuz bir

dünyada yaşıyoruz. Burada

insanları suçlamaktan daha çok,

bu güzellikleri yeniden gündelik

yaşamın içinde ete kemiğe

büründürüp yaşanılabilir

1EPYQYRY^ %REHSPY¸HE FM^MQ

XSTVEOPEVØQØ^HE OYVFER HSĴYHER FEXØ]E

OY^I]HIR K‚RI]I LIV ]IVHI HIZEWE FMV RI^EOIXPI

ZI QYLEFFIXPI ]ETØPER FMV MFEHIXXMV :I

XSTPYQWEP JE]HEWØ OEHEV TE]PEĽQE]Ø }^IRHMVQIWM }XIOMPIVMR

JEVOØRE ZEVØPQEWØ ZI OYVFM]IXXIR KIPIR O}O‚RI Y]KYR SPEVEO

%PPEL¸ PE ]EOØRPEĽQE OSRYWYRHE HE HIZEWE MQOERPEV EpEV

ZBĆBN

Yeşilay

44