Background Image
Previous Page  75 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 75 / 84 Next Page
Page Background

AĞUSTOS 2019 75

yakacağının” öfkesi, annesine

öfkesi, taşralı bir fakir olarak

kızların ona bakmayacağının

kabullenişinin öfkesi… Sinan’ın

öfkesi ve mahzunluğu, babası

İdris’in insanı bir noktadan sonra

kızdıran iyimserliği, boşvermişliği,

kabullenmişliğiyle kesişiyor

filmde. Sinan, yolun sonunda

hor gördüğü babasına aslında ne

kadar benzediğini fark ediyor…

Peki gerçekten de babalar ve

oğulların kaderleri benzer mi? Ait

olduğumuz köklerden kurtulmak

için önce o köklerle barışmamız

mı gerekiyor?

Cemcir) de hikayesi. Kimsenin

ciddiye almadığı, çok sevdiği

köpeği, bir türlü su çıkaramadığı

kuyusu ve hayalleriyle bir başına

bir hayat süren bir adam İdris.

Film, Sinan’ın babası İdris’e

benzememe çabasının da hikayesi

aslında.

Sinan filmin öfkeli tarafı;

üniversiteyi bitirip ait olmaktan

nefret ettiği kasabaya geri dönüş

yapmanın öfkesi, yaşadığı

sıkışmışlık hissinin öfkesi,

o kasabada yaşlanacağının,

kendi deyimiyle “gençliğini

BİR BABA, BİROĞUL,

BİR KUYU

Film, hayata dair neredeyse hiçbir

şeyi, özellikle de ait olduğu kasabayı

sevmeyen (Diktatör olsam atom

bombası atarım bu kasabaya!);

buna rağmen yazar olmak isteyen

ve ilk kitabını yayımlatmak için

her yolu denemeye hazır Sinan’ın

(Doğu Demirkol) hikayesi. Aynı

zamanda romantik ve duygulu

bir öğretmenken; yıllar içerisinde

ganyan tutkusuyla kurnaz, borç

batağında, kayıp bir adama

dönüşen babası İdris’in (Murat

Bir Zamanlar

Hollywood’da

New York'ta

<DêPXUOXæ%LUæ*Q

Dekalog yeniden

sinemada!

Efsanevi yönetmen Krzysztof

Kieslowski’nin en önemli filmlerinden

biri olan Dekalog kısa süreliğine

yeniden beyazperdede. Aslen Polonya

Televizyonu için çekilmiş birer saatlik

10 farklı bölümden oluşan Dekalog,

hayatın gerçek anlamını, insanlığın

duygusal karmaşalardan dolayı çektiği

azabı, içgüdülere dayanan hareketleri

ve toplumsal ahlak çatışmalarını

ele alan bir başyapıt olarak

nitelendiriliyor.

Quantin Tarantino’nun

yönetmenliğinde efsane bir

kadroyu buluşturan “Bir Zamanlar

Hollywood’da”, 1969 yılının Los

Angeles'ında geçiyor. Film artık ışığını

kaybetmiş bir televizyon yıldızı ve

kendisinin dublörünün, Hollywood

Altın Çağı'nın son yıllarında günden

güne çetrefilleşen film endüstrisinde

yeniden şöhret ve başarı elde etmek için

verdikleri çabayı konu ediniyor.

Dünya sinemasının yaşayan en önemli

isimlerinden Woody Allen jübilesini

bir komedi filmiyle yapıyor. Hafta

sonunu geçirmek için New York'a

giden genç çift, kötü hava koşulları ile

karşılaştıklarında yaşadıkları macera

ile hayatlarının unutulmaz iki gününe

imza atarlar.