bir günden sonra eve gelen Nazif, eşinin rahatsızlandığını
görür, ertesi gün hastaneye giderler ve annenin düşük
yaptığını öğrenir. Senada’nın acilen ameliyata alınması
gereklidir ancak sigortasız olduğunu özellikle belirten Nazif
ve eşi, ameliyat için istenen küçük ama kendi bütçesi için
oldukça büyük miktar parayı maalesef veremeyeceğini
söyler ve eve geri dönerler. Film, bu andan itibaren Nazif’in
eşini kurtarmak için verdiği mücadeleyi anlatmaktadır.
Bosna, günümüzde halen daha her zerresine kadar sa-
vaşın izlerini taşıyor. Bosna filmlerinde ise her şekilde bu
izleri görmek mümkün oluyor. Nazif’in hikâyesi de belgesel
olmaktan ziyade gerçeğin birebir canlandırıldığı, savaşa kıs-
men de olsa yine değinilmiş, geleceğini değil yalnızca günü
kurtarmanın telaşında olan fakir bir hurdacının hikâyesi…
Nazif ve Senada’nın kendi hayatlarını anlatan ve yine ken-
dilerinin oynadığı bu filmde zorlama sahnelere, zorlama
konuşmalara ve zoraki oyunculuğa yer verilmemiş. Çünkü
bildiğimiz ve bazen de görmezlikten geldiğimiz basit, ucuz
ve ‘ötekileştirilen’ hayatların sinemaya aktarılması da
oldukça kolay oluyor. Nazif üzerinden yine çarpık sistem-
lerin eleştirisinin yapıldığı filmde Nazif ve Nazif gibilerinin
yaşamlarının yalnızca bir kısmı ele alınmış ancak bu kısa
filmi izlerken oldukça yoruluyoruz. Zor şartlarda yaşam
savaşı veren, kendisinden ve ailesinden başka elinde hiçbir
şeyi olmayan Nazif’i izlerken derin düşüncelere dalmamak
imkânsızlaşıyor. Fakirliğin ve yokluğun derinden işlendiği
bu filmde sıkıcı, gerçek dışı sahnelere, uzun ve özenli cüm-
lelere yer verilmemiş. Aksine her şey doğal ve yalnızca
bir durumun anlatıldığı sahnelere yer veriliyor. Bu açıdan
bakıldığında Berlin Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu”
dalında Nazif’e “Gümüş Ayı” kazandıran bu filmin her yaş-
tan ve her kesimden insanın izlemesi gerekiyor. Bosna’yı
ve acılarını unutmamak için…
yesilay.org.tr
63
YESiLAY
•
HAZiRAN
2014
