

Yeşilay
80
KEYİF VEREN ZEHİRLER
TÜTÜNÜN ZARARLARI
Hilal-i Ahdar
"ĠVTUPT
$ /P 4BZGB
)JMBM J
"IEBS:FĞJMBZ$FNJZFUJ OJO JML JTNJEJS "ZO [BNBOEB
ZMOEBOCVZBOBZBZ
OMBOBO:FĞJMBZ%FSHJTJ OFBEO WFSNJĞUJS
1. SÜTUN
Tütünün en hafif şekli yine sigaradır. Ya ağız-
da çiğneyenler veya romanlarda latif Havana
sigarası diye tasvir edilen puro dedikleri zık-
kımı kullananlar etrafındakileri ne kadar izaç
eder. Pis kokusu da bunlardan aşağı kalmaz.
Ne sigara ne de sair şekillerin istimalinde hiç-
bir saik yoktur. Yalnız taklit…
Ağza götürülüp dumanı burundan çıkarılan
sigaranın jestleri bir küçük çocuğun pek ho-
şuna gider. İptida kurşun kalemi ve saire ile
sigara içmeyi taklit eder. Sonra gizliden tütün
tedarikine başlar. Bir iki tecrübeden sonra
müptelası olur. Her ne pahasına olursa olsun
içer. Artık ne nasihat ne tekdir kâr eder.
O halde sigara içmek manasız bir taklittir.
İnsan niçin dans eder, niçin kravat takar,
niçin pantolonunu kâh genişletir, kâh daral-
tır. Hepsi taklit, hepsi moda… Bazen ken-
di kendini aldatır. Yaptığı işte sıhhi iktisadi
menfaatler arar, bulursa taklitteki mazeretini
tekrar eder durur. Bıyık kesmek modasında
her sabah pomadlamak, taramak, maşala-
maktan kurtulmak için denildi. Bıyık tıraş
edilirken temizlik için yapıldı ya yarın bıyık
sakal uzatılırsa natürel güzellik, ağzı burunu
mikroplardan korumak için denilecek. Tütün
tiryakilerinin “mikrop öldürür, dişleri temiz
tutar, gamı dağıtır, sinirlere gevşeklik verir”
diye sigaraya binmeziyet isnat ettiklerini
2. SÜTUN
görürsünüz. Fakat hepsi boş…
Avrupalılar Amerika’yı keşfettikleri vakit ilk
iptida tütün yapraklarını öğrendiler. Halk
mabetlerde yaktıkları bu nebatın kokusuy-
la ayinler tertip ediyorlar, sekr-i dühan ile
mest-i acip ve lahuti saatler yaşıyorlardı.
Oradan Avrupa’ya geçti ve Montenyi’nin
dediği gibi tütün eski dünyayı öldürmek için
yeni dünyadan geldi. Kristof Kolomb Ame-
rika’yı keşfettiği vakit duman çıkan bir ne-
batın halkın ağzından düşmediğini gördü.
Yerliler “Tabako” dedikleri uzun bir çubuk
ile bazı nebatatı yakarak dumanını savuru-
yorlardı. İspanya ve Portekiz de bu kıymetli
nebatı zer etti. Ve ilk zamanları efendilerinin
ağzından duman çıktığını görünce yanmak-
ta olduğuna zahip olarak kofalarla su döken
uşaklar vardı. Şimdi içmeyen ne efendi ne
uşağı kalmıştır.
Tütünü Fransa’ya sokan Portekiz Konsolosu
Niko’dur, Nikotin ismi de bundan ileri geli-
yor. Pek az zamanda bu tütün dünyaya yayıl-
dı. Hiçbir millet bu semdar nebata karantina
koyamamış, memleketine sokmadığı için
övünememiştir. Her memleket asırlardan
beri milyarlarını pis bir duman için sarf et-
tiği halde buna itiraz etmemiş hatta reji ve
bandrol kabilinden hazinelerine alabildik-
leri birkaç milyonlar, halkın cebinden mil-
yarlar dumana gittikten sonra kalan külüyle
bütçe açıklarını kapadıkları için memnun
bile olmuştur. Bugün küre-i arz üzerinde
hiçbir millet; hiçbir hükümet tütünü kaldır-
mayı, men etmeyi hatırına bile getirmiyor.
Bilakis tütün vergisi hükümetin her günkü
ihtiyaçlarını ödemeye yaradığı
3. SÜTUN
gibi ahval fevkalade de adeta hükümetleri in-
kırazdan kurtarıyor. 1870 muharebesini mü-
teakip Fransızlar beş milyar borçlarını tütüne
fazla rüsum tarh etmekle ödemişlerdi.
Bugün tütün zerinden hazinemiz iktisadi pek
büyükmenafi mutazırdır. Avrupa’ya ve Ame-
rika’ya ihracatımızın esasını tütün teşkil ede-
cektir. Erbab-ı vukufun takdirine göre birkaç
sene içinde memleketimiz tütün ihracatı yü-
zünden borçlarını tamamen ödedikten başka
zengin olabilir. Mademki istimali zaruridir.
Bu kadar refah ve servet vadeden bir nebatın
zerine taraftar olmak en büyük vatanperver-
lik sayılır. Bağlar, buğday tarlaları yerine tütün
ekilmeye başlandı. Küre-i arzın her yerinde
hararetli talibi olan bu yaprakların parasıyla
en iyi buğday unlarını satın alabiliriz, sofra-
larımızda hiç tatlı eksik olmaz. Binaenaleyh
ferdi olarak hekim sıfatıyla tütün istimaline
ne derece hasım isem millet ve hükümet he-
sabına zerine de o kadar taraftarım.
Tütün yüzünden harpten evvel İngiltere Hü-
kümeti 70 milyon, İtalya 73 milyon, İspanya
otuz iki milyon, Almanya yedi milyon, Rusya
yedi milyon frank varidat temin etmekte idi.
Dünyanın her yerinde tütün sarfiyatı cesim
bir yekûne baliğ oluyor, Fransa’da 1920 se-
nesinde tütün sarfiyatı bir milyar kırk dört
milyon frank imiş. Paris’te otuz sene zarfında
yüzde altmış fazla sarfiyat artmış.
Asya 190 milyon kilo, Avrupa 140 milyon
kilo, Amerika 124milyon kilo, Afrika 12mil-
yonkilo, Avusturalya yarımmilyonkilo tütün
yetiştirmektedir.
)JMBM ĉ "IEBS "SĆJWJOEFO
*
> Ƃ `>À iÀ}ý £x ÞØ £Î{£ £Óx® Ã>Þhh ØÃ >Ãh`>] Ã}>À> Ûi ÌØÌØ Õ>>h
>>Ãhâ LÀ Ì>Ì Ûi`>`>ÌiÞi}iXi`œi`iœÞÀ°