

“BENGönen'dedoğdum.Yirmiyıldırgörmediğimbukasaba,düşümdeartıkbirserapgibiydi.
Birçok yeri unutulan, eski, uzak bir rüya gibi oldu. O zaman genç bir yüzbaşı olan babamla
her zaman önünden geçtiğimiz Çarşı Camii'ni, karşısındaki küçük, harap şadırvanı, içinde
binlerce kereste tomruğu yüzen nehirciği, bazen yıkanmaya gittiğimiz sıcak sulu hamamın
derin havuzunu şimdi hatırlamaya çalışıyorum. Ama beyaz bir unutuş dumanı önüme
yığılır. Renkleri siler, şekilleri kaybeder... Pek uzun gurbetlerden sonra vatanına dönen bir
adam, doğduğu yerin ufkunu koyu bir sis altında bulup da, sevdiği şeyleri uzaktan bir an
önce göremediği için nasıl hüzünlenirse, ben de tıpkı böyle meraka, sabırsızlığa benzer bir acı
duyarım. O, her akşam sürülerle mandaların, ineklerin geçtiği tozlu, taşsız yollar, yosunlu,
siyah kiremitli çatılar, yıkılacakmış gibi duran büyük duvarlar, küçük, ahşap köprüler, uçsuz
bucaksız tarlalar, alçak çitler hepbuduman içinde erir...”
Ömer SEYFETTİN
Yeni Lisan, Türkçede
sadeleşme üzerine
atılan ilk ciddi adımdır
ve Türk edebiyatında
çığır açar. Buna göre,
Türkçeye sadece
Türkçenin kuralları
hâkim olmalı, konuşma
ve yazı dili aynı
kalmalıdır.
TÜRK EDEBİYATINA
KATKILARI VE ESERLERİ
Ömer Seyfettin’in çocukluk
yıllarından beri günlük
tutma alışkanlığı belki de
onun unutulmaz bir hikâyeci
olmasına neden olur. Her
zaman gerçekçi bir yaklaşımla
hikâyelerini yazar. Özellikle
çocukluk yılları ve askerlik
anılarını hikâyelerine yansıtmayı
sever. O dönemde verilen
eserler genelde zor anlaşılır
bir üslupla kaleme alınırken
Ömer Seyfettin eserlerini
günlük konuşma diliyle yazar.
Türkçülük düşüncesine yer
verdiği hikâyelerden birkaçı
“Başını Vermeyen Şehit”, “Kızıl
ortasında kalmış ülkesi için
elinden gelenin fazlasını yapar.
GENÇ KALEMLER VE
YENİ LİSAN
Ülkenin içinde bulunduğu
savaş dolu buhranlı yıllar Ömer
Seyfettin’i yıpratsa da ona büyük
bir düşünce aşılar: Türkçülük.
1910 yılında Selanik’te toplam 33
sayı yayımlanan Genç Kalemler,
II. Meşrutiyet döneminin en
önemli düşünce dergilerinden
biri olur. Ziya Gökalp, Ali Canip
ve Ömer Seyfettin’in bir araya
gelerek çıkardığı dergi Türk
milliyetçi ve halkçı hareketin
en önemli temsilcilerinden
biri hâline gelir. Temel amacı
aydınlara ve halka ulusal
bilincin kazandırılması, dilde
sadeleşme adına sistemli hareket
edilmesidir. Bu nedenle yazılar
hep bu düşünceler üzerine
yazılır. Ömer Seyfettin’in her
fırsatta Türkçenin geleceği için
can atarak yaptığı çalışmalar
sonunda somutluk kazanmaya
başlar. Derginin ilk sayısında
“Yeni Lisan” başlıklı bir
önsöz kaleme alır. Yeni Lisan,
Türkçede sadeleşme üzerine
atılan ilk ciddi adımdır ve
Türk edebiyatında çığır açar.
Buna göre, Türkçeye sadece
Türkçenin kuralları hâkim
olmalı, konuşma ve yazı dili aynı
kalmalıdır. Türkçenin Arapça,
Farsça ve Batı dillerinden
arındırılması, yabancı kökenli
kelimelerin söylendiği gibi
yazılması esas alınmalıdır. Yazı
ve konuşma dilinde milli ve
basit bir lisan anlayışı egemen
olmalıdır. Konuşma ve yazı dili
olarak İstanbul Türkçesi esas
alınmalıdır. Kısaca Türkçenin
Batı ve Doğu taklitçiliğinden
uzaklaştırılması ve hak ettiği
kimliği kazanması adına alınan
bu kararlar edebiyat dünyasında
büyük yankı uyandırır. Bu
adımla birlikte edebiyatta
milliyetçilik düşüncesi başlamış
olur. Dergide ilk defa Milli
Edebiyat kavramına yer verilir.
Elma Neresi”, “Beyaz Lale” ve
“Bomba”dır. Bunun dışında
“Yüksek Ökçeler” ve “Külah”
mizahi dille yazılmış öykülerinin
arasındadır. Bunun yanında çok
fazla ön planda çıkmamış şiir
türünde de eserler verir.
Yeni Lisan hareketiyle Türk
edebiyatına yeni bir boyut
kazandırır ve toplum için sanat
anlayışıyla eserler vermeyi
sürdürür. Gerek askeri gerek
vatandaş olarak ülke adına
unutulmaz katkıları vardır. Öyle
ki Ömer Seyfettin, Ali Canip ve
Ziya Gökalp’in başlattığı Yeni
Lisan düşüncesi, günümüzde
verilen eserlerde de etkisini
sürdürmektedir.
MART 2018 69