Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  74 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74 / 84 Next Page
Page Background

kültür

Yeşilay

74

Tadı hepdamağım

ızda:Mantar

İ

lkbaharın en güzel

müjdecilerinden biri de mantar.

Kendisini görünce bile mutlu

oluyoruz, yediğimizde olanları zaten

biliyorsunuz. Bir de mantar dünyası

o kadar çeşitli ki hepsi benzersiz

lezzetler sunuyor, bir zaman sonra

bu dünyayı keşfetmek uğruna

mantar avcılığına merak salanlarımız

bile var. Doğayı keşfetmek için de ne

güzel bir vesile!

Doğrusunu söylemek

gerekirse mantar dünyası hâlâ

keşfedemediğimiz bir alem.

Mantarın bir bitki mi yoksa

hayvan mı olduğu konusunda

bile uzlaşmış sayılmazken doğada

bulunan 1 milyonun üzerindeki

mantar çeşitlerini keşfetmemiz

çok kolay değil tabii. Biz şimdilik

şu ana kadar adı konabilmiş

180 bin türle yetineceğiz,

ülkemizdeki 12 bin mantar türüne

odaklanacağız daha çok.

Kokusu, tadı, etsi yapısıyla

yemeklerimizin eşsiz

tatlandırıcılarından biri olan bu

gizemli lezzet, B1, B2, B6 ve D

vitaminleri açısından çok zengin.

D vitamini içeren az sayıdaki bitki

kaynaklı besinler arasında. Ayrıca

bakır, çinko, selenyum, potasyum

ve fosfor gibi kritik görevleri olan

mineraller açısından iyi bir kaynak.

Kalp ve damar hastalıklarından

romatizmal hastalıklara; bağışıklık

sisteminden sinir sistemine; cilt

sağlığından saç sağlığına dek iyi

gelmediği şey yok dersek yanlış

olmaz.

Markette mantar seçerken dışı

çizilmemiş, kararmamış ve

lekesiz olanları tercih etmeniz

önemli. Bulabilirseniz Tarım

Bakanlığı’ndan onaylı, organik

sertifikası bulunanmantarlardan

satın alın. Bilmediğiniz, kaynağına

güvenmediğiniz, doğada

bulduğunuz mantarlardan da uzak

durunuz. Biliyorsunuz kendisi

aynı zamanda zehirleyen ve hatta

öldüren cazibe!

Nisan,Mayıs

Doğadanarmağan: Şifalı otlar

Ö

zellikle son yıllarda

giderek yaygınlaşan

“sağlıklı beslenme,

sağlıklı yaşam” trendiyle hemen

her kültürün gözdesi şifalı otlar.

Türkiye coğrafyası, zengin bitki

çeşitliliğini yemek kültürüne de

yansıtan ülkelerin başında geliyor.

Baharın gelmesiyle birlikte tüm

mutfaklar Ege’nin, Akdeniz’in,

Karadeniz’in otlarıyla şenlenmeye

başlıyor. Dereotu, tere, reyhan zaten

çoğumuzun vazgeçilmezi; peki ya

şevketi bostan, radika, çiriş otu,

hindiba ve hardal otu gibi henüz

pek aşina olmadığımız ot türlerini

mutfağımızdan eksik etmemenin

faydalarını hatırlatmamıza gerek

var mı? Misal, başka sebzelerde

bulamayacağımız kadar zengin bir

Omega 3 deposu olan semizotu;

böbreklerimizdeki taş ve kumları

düşürmemizi kolaylaştıran şevketi

bostan; vücudumuzdaki krampları,

ödemleri azaltıp bizi rahatlatan

Arapsaçı; demir eksikliğimizi

giderip bize güç veren ısırganotu;

karaciğerimizi toksinlerden,

kanımızı mikroplardan arındıran

hindiba; beyaz hücrelerimizin

yüzünü güldüren çiriş otu…Daha

sayalımmı? Mutfağınız henüz

bu otlarla tanışmadıysa bu bahar

kendinize sözünüz

olsun. Mart ayıyla birlikte

tezgahlarda yerini alan ne kadar

ot varsa hepsini mutfağınıza

taşıyın. Yedikçe ruhen ve bedenen

iyileştiğinizi göreceksiniz.

Mart, Nisan,Mayıs