Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  65 / 248 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 65 / 248 Next Page
Page Background

Yeşilay’da da başkanlık odası

sadece özel günler, konferanslar,

özel ziyaretçiler ve toplantılar için

kullanılır, bunun dışında bizim

çalıştığımız büro kısmındaki

masasında oturup çalışırdı. Ne

masasının ne de sandalyesinin

bizimkilerden farkı yoktu. Hatta

ben bilgisayarda çalıştığım için

döner koltukta otururdum, o

sandalyede otururdu. Koltuk

aldıramamıştık kendisine.

“Arkadaş biz burada hizmet için

varız. Bakın, kapıya en yakın

masada ben oturuyorum ki, günü

gelince gitmesi kolay olsun.”

derdi. Eğer biz meşgulsek, işimiz

yoğunsa, gelen misafirlere kendi

elleriyle çay ikram ederdi. Yeşilay

Dergisi için konuları araştırır,

haberleri takip ederdi. Gazete

kupürlerini keser, mizanını dahi

kendisi yapardı. Kapakları da

kendisi seçerdi. Derginin her bir

sayfası için büyük emek harcardı.

Hayatının son 40 yılını

Türk gençliğinin zararlı

alışkanlıklardan korunmasına

adamıştı. Tabii ki ona

can-ı gönülden destek olan

arkadaşlarıyla birlikte. Yeşilay’daki

bu 40 yılın son 16 yılını birlikte

çalışarak geçirdiğimiz için,

babamı daha yakından tanıma

fırsatı bulabildim. Ve bu

yüzden de kendimi çok şanslı

addediyorum.

“İlme, ilim adamlarına âşıktı”

Hep mütevazı bir insan olarak

yaşadı. Reklamdan ve şöhretten

mümkün olduğunca uzak

durmaya çalıştı. İlme ve gerçek

ilim adamlarına âşıktı. Ehlisünnet

itikadına sıkı sıkıya bağlıydı. Son

nefesine kadar okumaya, sürekli

bir şeyler öğrenmeye çalıştı.

Öğrenmeyi ve öğretmeyi çok

severdi.

Kitapları ve kütüphanesi onun en

kıymetli eşyalarıydı. Aldığı kitabı

önce naylonla kaplatır, sonra

okurdu. Kitaba çok saygı gösterir,

sanki okurken incitmeye korkardı

ve kitaba saygı gösterilmemesine,

hor davranılmasına hiç tahammül

edemezdi.

Babamın her hareketi

çocukluğumdan beri benim hep

ilgimi ve hayranlığımı çekmiştir

ve benim için her zaman örnek

alınması gereken özel bir insan

1920 doğumlu olan babam, 12

yaşında askeri okula girmiş.

1941 yılında da topçu subayı

olarak ordu saflarına katılmış.

Çeşitli kademelerde 27 yıl hizmet

ettikten sonra, kendi isteği ile

1963 yılında emekli olmuştu.

Yeşilay’da 1964 yılında görev alan

babam, 5 yıl Genel Sekreterlik'ten

sonra, 1969 yılında Genel

Başkanlık'a getirildi. 35 yıl süren

Genel Başkanlık görevinden ise

2004 Mart ayı sonunda, sağlık

sebeplerinden dolayı istifa etti.

Yeşilay’da görev aldığı 1964

yılında ben daha 9 yaşında bir

çocuktum. Bu tarihten itibaren

Yeşilay bizim hayatımızın en

önemli parçası olmuştu. Çünkü

babamı Yeşilay’la paylaşmak

zorunda kalmıştık.

“Kendisini Yeşilay’a adamıştı”

Hayatının son 40 yılı Yeşilay’a

hizmetle geçmişti. Hem de öyle

severek, öyle kendisini adayarak

ki, bazen, Yeşilay’dan başka bir

şey düşünmez oldun demeye

kalkanlara; “Efendim, Yeşilay’a

hizmet, Allah-ü Teâlâ’nın ‘Emr-i

bil ma’ruf, nehyi ani’l münker’

emrine hizmettir” diye cevap

verirdi. Bu yüzden de kendisine

gelen milletvekilliği, senatörlük

ve yüksek maaşlı yöneticilik

tekliflerini hep geri çevirdi.

“Efendim, onlar paralı işler,

oraların talibi çok olur ama

Yeşilay’a hizmet parasız olduğu

için garip kalan bir Cemiyet. O

yüzden ben burayı bırakamam.

Sonra Allah’tan bunun cezasını

görürüm. Rabbim bana

bir emekli maaşı nasip etti

elhamdülillah, Allah kabul

ederse, ben de onun karşılığında

O'nun yolunda hizmet ediyorum”

derdi. Bu yüzden de emekli

ikramiyesiyle aldığı zemin kat

bir dairesinden başka mal varlığı

olmadı. Çünkü mal mülk onun

için hiçbir zaman önemli olmadı.

O, yolcu olarak geldiği dünyada,

hiç bir zaman yolcu olduğunu

unutup, hancı olmaya çalışmadı.

Hep bir yolcu gibi yaşadı.

Babam, yolcu

olarak geldiği

dünyada, hiçbir

zaman yolcu

olduğunu unutup,

hancı olmaya

çalışmadı

“Yeşilay’da başkanlık

odası sadece özel

günler, konferanslar,

özel ziyaretçiler ve

toplantılar için kullanılır,

bunun dışında bizim

çalıştığımız büro

kısmındaki masasında

oturup çalışırdı”

MAYIS 2017 65