

bin sayılık yolculuk
Elinden geldiği kadar kendi işini
kendi yapmaya çalışır, yardım
etmek istesek de izin vermezdi.
Yardım etme isteğimizde ısrar
edersek, Üstat Necip Fazıl
merhumun manzum hâle
getirdiği “101 Hadis (Manzum-
Meal)” den (ki onların hepsini
ezbere bilirdi) :
“Sayma başka bir nefsi
kendi nefsine hamal,
Kırbacım düşse yere,
attan inip kendin al!”
beytini okur, kendisini bunun
dışına çıkmaya zorlamamızın
doğru olmadığını söylerdi ve bize
sık sık Peygamber Efendimizin
(s.a.v.): “Siz bana kimseden bir
şey istememeyi tekeffül edin, ben
de size Cenneti tekeffül edeyim”
buyurduğunu söylerdi.
Övünmekten ve övülmekten
hiç hoşlanmazdı. Ailesiyle olan
münasebetlerine gelince; her
zaman saygılı, nazik, seviyeli ve
mesafeliydi. Aile hayatındaki en
önemli özelliği ise, anneme olan
sevgisi ve bağlılığı idi.
Arkadaş çevresi geniş olmasına
rağmen, arkadaşlarıyla iş yerinde
görüşür, iş yerinden çıktıktan
sonra doğru evine gelirdi. Eğer
işinde değilse evinde, evinde
değilse işinde olurdu.
Velhâsıl-ı kelâm, güzel ve örnek bir
insandı. Ve onun evladı olmak daha
da güzeldi. Allah (c.c) ona lâyık evlât
olabilmeyi nasip etsin.
Rabbim rahmetiyle kabrini pür nur,
makamını Cennet eylesin… (Âmin)
olmuştur. Onun en önemli
özellikleri; emanete riayete
aşırı derecedeki hassasiyeti,
inançlarından asla taviz
vermemesi, gayretli, çalışkan,
disiplinli, vefalı, fedakâr, nezaket
sahibi ve ilim ehli olması…Hem
tevazu, hem de vakar sahibi
olması… Sevdiğini Allah için
sever, kızdığına da Allah için
kızardı.
Emanete olan hassasiyetini
Yeşilay'da da fazlasıyla gösterir,
Yeşilay'ın eskiyen eşyalarını
yenileriyle değiştirmeye razı
olmaz; "Efendim, burası bize
emanet, biz buraya saltanat
sürmeye değil, hizmet etmeye
geldik arkadaş!" derdi. Hatta
hiç unutmuyorum bir gün
Yönetim Kurulu'ndaki yakın
arkadaşlarından biri kendisine,
“Başkanım sizde emanet hastalığı
var” deyince bozulmuş ve
“Efendim Allah'ın emrine uymak
ne zamandan beri hastalık kabul
edilir oldu” demişti.
“ASALET FAZİLETTE,
FAZİLET HİZMETTEDİR”
Normalin üzerinde bir çalışma
azmi ve gayreti vardı ve biz her
sabah kalktığımızda onu hep
masasının başında çalışırken
bulurduk. Bazen “Babacığım,
kendinizi çok yoruyorsunuz, biraz
dinlenseniz!” dediğimizde; “Bize
dinlenmek mezarda…Dünyada
dinlenmek yok! Çalışacaksın!
Ömür kısa, vakit az, yapacak iş
çok, onun için çok çalışacaksın.
Biz bu dünyaya eğlenmeye
gelmedik. Asalet fazilette, fazilet
hizmettedir” diye cevap verirdi.
Tembelliği ve tembel insanları hiç
sevmezdi.
Borçlu olmaktan ve borçlu
ölmekten çok korkardı. Çünkü
Efendimiz’in (s.a.v) borcu olanın
cenaze namazını kılmadığını
söylerdi. O yüzden de hayatı
boyunca borçla, taksitle hiçbir şey
almadı ve hiç borcu da olmadı.
İnsanlara yük olmayı, kendisine
hizmet ettirmeyi hiç istemezdi.
Gazete kupürlerini keser, mizanını dahi
kendisi yapardı. Kapakları da kendisi
seçerdi. Derginin her bir sayfası için
büyük emek harcardı
Yeşilay
66