

çalışmalar yürütüyordunuz?
İşin gerçeği o dönemde Yeşilay
biraz pasifleşmişti. Yeşilay Dergisi
Genel Başkanımız Selahattin
Kaptanağası’nın gayretiyle her
ay düzenli olarak çıkıyordu.
Onun bir ekibi vardı, İsmail Bey
ve Şahin Bey. Allah onlara da
rahmet eylesin. Selahattin Bey’in
askeriyeden emir subayıydı onlar,
orada devam ediyorlardı. Emekli
olmuştu hepsi. Bunun dışında
çok fazla bir etkinlik yoktu.
Yönetim Kurulu her cumartesi
muntazaman toplanıyordu.
Gençlik teşkilatı olarak biz
ne yaparız diye düşündük ilk
etapta. O zamanlar İstanbul’da
sanıyorum 150 kadar lise ve
dengi okulu vardı. Onları
hedef aldık. Lise ve dengi
okullara yazılar yazdık. Dedik
ki biz Yeşilay Gençlik Teşkilatı
olarak kurduk, faaliyet yapmak
istiyoruz, bizimle temasa
geçebilirsiniz. Ve ilk olarak
bir “Alkollü İçkiler ve Yeşilay”
paneli yapalım diye düşündük.
Bir takım sponsorlar da bularak
çok önemli hocalarımızla, ki
10 tane konuşmacı vardı, ünlü
bir otelde bir panel yaptık. Bu
panele üniversite çevrelerinden
gelen çok fazla dekan ve rektörler
olduğu gibi 37 lisenin müdürü
de katılmıştı. Panele Ord. Prof.
Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ı da
davet etmek için evine gitmiştim,
bizi kırmamıştı, kendilerini de
panelde ağırlamıştık.
Seminerler o dönemde oldukça
yoğundu. Gençlik Teşkilatı
olarak bu alanda neler yaptınız?
Ağırlıklı olarak liselerde
konferanslar vermeye başladık.
Süleyman Yalçın’a, Ayhan
Songar’a birkaç yerde konferans
verdirdik. Rahmetli Profesör
Adnan Ziyalar’ı mesela Hava
Harp Okulu’na götürmüştüm
bizzat kendim. Sigara ile
ilgili bir konferans vermişti.
1977-78’lerden bahsediyoruz.
Sigara daha bu kadar gündeme
gelmemişti henüz. Daha sonra
alkolle ilgili, röportajlardan
oluşan bir belgesel yayınlandık
1
975-85 yılları arasında
Gençlik Teşkilatı
Başkanlığı'ndan Genel
Sekreterlik'e uzanan bir
Yeşilay geçmişiniz var. Nasıl
tanıştınız Yeşilay’la?
Yeşilay’la tanışmam her şeyden
evvel ilkokulda başladı. O
zamanlar ilkokullar, ortaokullar
hatta liselerde Yeşilay kolları
kurulurdu. Çok önemli kollardı
bunlar ve çalışmalar yapılırdı.
Her sene yıl boyu devam ederdi
faaliyetler. Ama özellikle Mart
ayının ilk haftası Yeşilay Haftası
olması dolayısıyla çok yoğun
olarak konferanslar olurdu.
Büyüklerimiz gelirlerdi, bizlere
zararlı alışkanlıkları anlatırlardı.
Hareket getirirdi okulumuza,
heyecanlanırdık. Yeşilay’la ilk
tanışmam böyle oldu.
Daha sonra üniversite yıllarına
geçince Cağaloğlu’nda Milli
Türk Talebe Birliği’nde bir takım
görevlerde bulundum. Yeşilay da
bizim komşumuzdu. Aramızda
iki bina, 100-150 metre kadar
mesafe vardı. Yeşilay’ın binası
bir kültür merkezi gibiydi aynı
zamanda. O zaman da gider
gelirdik. 1975’in sonuna doğru
Yeşilay Yönetim Kurulu üyesi
İstanbul İmam Hatip Lisesi
öğretmenlerinden rahmetli Ömer
Adil Dolay; “Yeşilay Gençlik
Teşkilatı kurulacak, şu anda bir
boşluk var, bir evvelki yönetim
ayrılmış, gelir misiniz çocuklar”
dedi. Bir grup arkadaş, 5-6 kişi
Yeşilay’a geçtik. Eski binada
bize oda verdiler. Orda kuruluş
aşamasına geçtik. Bir takım
çalışmalara başladık. 1975’in
sonu ile 1979’a kadar Yeşilay
Gençlik Teşkilatı olarak ordaydık.
“TÜM LİSELERE YAZI YAZIP,
GENÇLİK TEŞKİLATINDAN
LİSELERİ HABERDAR ETTİK”
O dönem nasıl bir Yeşilay
yapılandırması vardı? Ne gibi
"Dönemin Yönetim
Kurulu karar
defterlerini ben
tutardım. El yazım
güzeldi, çoğunlukla
ben yazardım"
Yazı: Sümeyya Olcay
Fotoğraflar: Semih Akbay
MAYIS 2017 73