Background Image
Previous Page  23 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 23 / 84 Next Page
Page Background

yönetmek için katılımcı bir

modelinin olmaması, birlikte

farklı bir eşiğe taşıyamamasıdır.

Örneğin bir kültür kuruluşu ile

işbirliği yapmak ya da mekana

ait bir özerk yönetim modeli

geliştirmek yerine en kolay yol

seçiliyor, piyasaya terk ediliyor.

Bu yüzden bu tür mekanların

şehrin kamusal hayatını

zenginleştirecek bir işlev

kazanmasını mümkün kılmak

ya da bir anıt olarak sahip

olduğu değerin korunmasını

getirmek yerine araçsal bir

yaklaşıma yol açıyor. Bu

kamusal niteliğin, zenginliğin

kaybına yol açıyor.

Tarihi & kültürel

mekanların, bu tür amaçlarla

kullanılmasının önüne

geçemesek de en azından daha

az yıpratıcı olabilmesi için ne

gibi önlemler alabiliriz?

Karşımızda resmi bir kamu

modeli var... Örneğin şehrin

içinde kalan havagazı

fabrikalarını ele alalım.

Bunların şehir doğalgaz ağına

katıldığında işlevsiz kalacakları

belliydi. Kamu, bu kamusal

alanların başka yöntemlerle

şehrin kamusal hayatına

katılmasında tıpkı havagazı

fabrikası gibi işlevsiz kaldı. Bu

yüzden piyasa aktörlerine, ticari

kullanımlara açmaktan başka

çare bulamıyor. Ama şöyle bir

düşünün: Bir restoran sahibi ya

da yatırımcı, şehrin önemli bir

anıtını ya da hafıza mekanını

ne ölçüde kamusal kullanıma

açabilir? Yatırımcıların, piyasa

aktörlerinin kararlar ve proje

yönetimi oluştuktan sonra,

ancak hizmet alımında devreye

sokulması gerekir.

Tarihi yapılarından

ormanlarına, sembolik

mekanlarından kültürel

dokusuna, hafızasına dair pek

çok şeyi değişim rüzgarlarına

kaptırdı İstanbul. Ortaya

karışık, değişik bir şehir

1EHEP]SRYR HMĴIV ]‚^‚RHI MWI FEĽOE FMV WSVY

MĽEVIXM HELE ZEV &‚X‚R FY HYQERPEV FY XEVMLM

QIOERPEVØ REWØP IXOMPM]SV# &M^I O}X‚ KIPIR ĽI]

GERØQØ^ őWXERFYP¸YQY^E M]M KIPMV QM# 2EVKMPI

]‚^‚RHIR WIZHMĴMQM^ QIOERPEVHER ZE^KIpMRGI ĽILVMQM^HIR HI

ZE^KIpQMĽ SPQE^ QØ]Ø^#

"Bir restoran sahibi ya da

ZBU‘S‘ND‘ ĆFISJO ÚOFNMJ CJS

BO‘U‘O‘ ZB EB IBG‘[B

NFLBO‘O‘ OF ÚMÎàEF

LBNVTBM LVMMBO‘NB

BÎBCJMJS Ċ

Mimar, şehir planlamacı, aktivist, gönüllü,

yazar, radyocu…İsmiylebirliktepekçok işiyle

anabileceğimiz Korhan Gümüş, 1954 yılında

İstanbul’da doğdu. 1975 yılında Saint Joseph

Lisesi’ni, 1981 yılında Devlet Güzel Sanatlar

Akademisi Mimarlık Bölümü’nü bitirdi.

Sivil koordinasyon merkezi kuruculuğu,

1999-2000 yılları arasında afet evleri proje

koordinatörlüğü yapan Korhan Gümüş,

İnsanYerleşimleriDerneği’ni yönetti. İstanbul

2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Kentsel

Uygulamalar Direktörü olarak görev aldı. Basılı ve dijital pek çok yayında

değerlendirmelerini okuduğumuz Gümüş, ayrıca Açık Radyo’da da

Metropolitika programıyla her hafta dinleyicilerle buluşuyor.

KORHANGÜMÜŞKİMDİR?

yönetimler kurulduğunda

mevcut şehirsel ağın içinde

mühendislik bilgisiyle,

disipliner yöntemlerle

şehre müdahale etmek

mümkündü. Buna “insansız

şehircilik” diyebiliriz.

Bugün halen yönetim aygıtı,

korumayı, ulaşımı, imarı

ayrı işlevler olarak kavrıyor

ve kapsayıcı, ilişkisel bir

deneyim üretemiyor. Bu

yüzden bu disipliner yönetim

aygıtı değişimi yönetebilir

olmaktan çıktı. Eminönü,

Topkapı gibi şehrin değil,

dünyanın eşsiz bir yerlerine

yapılan otoyol kavşakları gibi

projelere, Karasurları’ndaki

müdahalelere, kentsel dönüşüm

projelerine baktığınızda bunu

görüyorsunuz.

Eskiden “Kimdir gerçek

İstanbullu?" gibi bugünün

sorunlarıyla kıyasladığımızda

biraz romantik kaçabilecek

meselelerimiz vardı. Şimdi

ise yaşadığımız şehrin

görüntüsü var bugün elimizde.

Bütün bunlar kaçınılmaz

mıydı, sizce sorunumuz tam

olarak ne?

Şehirler, fosilleşmemiş,

arkeolojik bir kalıntıya

dönüşmemiş yerleşim alanları,

yaşayan varlıklardır, değişirler.

Değişim bir sorun olarak

görülmemelidir. İstanbul’un

sorunu, zannedildiği ya da

söylendiği gibi değişim değil,

şehirselleştirilmemiş yönetim

pratikleridir. Deneyim

kopuklukları, hafıza boşlukları

üzerine kurulmuş olan,

işaretsizleştirici, nesneleştirici

politikalardır. Açıkça söylemek

gerekirse şehrin yönetim

aygıtı, 19. yüzyıldan kalma,

viktoryen bir model üzerinde

kurumsallaşmış olduğu için,

tıpkı endüstriyel alanlar, askeri

tesisler, antrepolar gibi işlevsiz

kaldı. Dolayısı ile yalnızca

bu mekanlar değil, ama asıl

kamunun kendisi, yönetim

aygıtı bir boşluğa dönüştü.

Çünkü ilk modern yerel

ŞUBAT 2019 23