Background Image
Previous Page  24 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24 / 84 Next Page
Page Background

dosya

gerçekliğini kavramakta

zorlanıyoruz. Birden çok

İstanbul söz konusu...

Günümüzde İstanbulluların

şehirle ve şehrin sorunlarıyla

ilişkisi sizce nasıl?

İstanbul’un özelliği tarihinin

her döneminde göç

almasıdır. Bu şehri yaşatan

bir özelliktir. Sorun göçün

yönetilmemesidir. Size bir

örnek vereyim: Bir uzman özel

mülkteki bir tarihi eserin “eşi

benzeri bulunmayan bir sur

parçası olduğunu, korunması

gerektiğini” söylüyor, onu

yıktırmak üzere olan bir

müteahhite. Aldığı cevap

ise şu: “Eğer bu duvar senin

dediğin gibi çok değerliyse,

bana şu kadar para ver,

taşları sana satayım.” Eşsiz

sur parçasını yıkan kişiye

kızabiliriz, onu cahil bulabiliriz

ama aralarındaki ilişki bu.

Şehrin bu seçkinci, yukarıdan

bakan bir yönetim anlayışıyla

korunmaya çalışılmasının tam

karşıtını, kuralsız gelişmeyi

motive ettiği kanısındayım.

Tarihi bir varlık, tıpkı bir sanat

eseri gibi, ancak zihinsel bir

eylemlilikle değer kazanır.

Bilinmeyen bir şey değerli

olamaz. Değer varlıkların

özünde bulunan bir şey

değildir, işlenmesi gereken bir

şeydir. Başka bir deyişle kendi

başına değer oluşturmazlar,

bir değer sistemi içinde

anlam kazanırlar. Demek

ki şehirde yaşanan sorun

yalnızca rant hırsıyla, kötü

niyetle de açıklanamaz. Bu

değer sistemini oluşturan

sosyalizasyon süreçlerinin,

ilişkilerin olmadığını gösterir.

Sorun tarihi yapıların ve

doğanın korunmasının,

şehirleri planlamanın bir

gelişme modeli içinde değil,

hatta doğal ve tarihi değerleri

korumanın bürokratik bir

yaptırım gibi algılanmasıdır.

Bu yüzden sorun eğitimliler

ile eğitimsizler, bilenler

gölgesi kalıyor ama yaşam

çevremizden siliniyor. Bu

yüzden deyim yerindeyse,

yerinden yurdundan edilen,

zorla atılan göçmenler gibiyiz.

Yine de İstanbul için her

zaman umutluyum.

Öte yandan da şehrin

altındaysa keşfedilmeyi

bekleyen muazzam bir

hazine var. Ve o hazine,

bütün olan bitenlere inat,

gün yüzüne çıkmak için

sabırsızlanıyor; gün geçmiyor

ki kazma vurulan herhangi bir

çalışmadan "bulundu" haberi

gelmesin...

İstanbul gibi binlerce yıl

imparatorluk başkenti olmuş

bir şehrin diğerlerinden farkı

çok. Örneğin dünyada en

büyük şehirsel sur varlığına

sahip. Çünkü ortaçağda

İstanbul büyüklüğünde şehir

ile bilmeyenler arasındaki

bir çelişki gibi algılanıyor.

Bu insanlarla şehrin ilişki

kurmasını engelliyor.

Biz İstanbulluların en

önemli sorunlarından

biri de şehrin değişimiyle

birlikte yaşadığımız bellek

kaybı. Hafıza ve mekanlar

konusunda neler söylemek

istersiniz?

Evet, insan yerleşimleri,

hatta bildiğimiz özellikleri

ve yüklediğimiz anlamları ile

doğa, tıpkı diğer bildiklerimiz

gibi belleğimizi oluşturuyor.

Yani onları, imgeleri yalnızca

zihnimizde değil, çevremizde,

anlamlandırdığımız mekanlarda

muhafaza ediyoruz.. Bunların

kaybı, beyin ameliyatında

bir parçasının alınmasına

benziyor. Belki zihnimizde bir

8EVMLM QIOERPEV JEVOPØ EQEpPEV MpMR OYPPERØPEFMPMV

IPFIXXI %RGEO őWXERFYP¸ HEOM HYVYQ JEVOPØ ļILVMR

WMQKIWM SPER FMV ERØX FMV ]ETØRØR }VRIĴMR VIWXSVER

SPHYĴYRY K}VIFMPM]SVY^ &YVEHE ]E TM]EWEGØ

FMV OYPPERØQ QSHIPM pØOØ]SV OEVĽØQØ^E ]E HE pSO WXIVMP FMV VIWQM

OYPPERØQ FMpMQM

Yeşilay

24