Eğlenmek masumdur alkol asla! - page 31

Dünya sağlık otorilerince ısrarla üzerinde durulan konu şudur: Alkol kullanımında güvenli bir alt
sınır yoktur. Azı da çoğu da kişiye zarar verir, sosyal içici olsa dahi. Çünkü sosyal içicinin bir sonraki
evresi bağımlılığa tolerans gösterme evresidir. Alkol bağımlılığı konusunda tedavi çalışmaları ve
bunun yanında kitapları ile tanınan Prof. Dr. İlkay Kasatura’dan alkol bağımlılığı, sınırları ve tedavi
süreci hakkında bilgiler aldık.
“Alkol bağımlılığı yoktur, alkol bağımlısı vardır” denilir. Bu
ibareyi açabilir misiniz? Bu cümle aynı zamanda alkolü
masumlaştırmıyor mu?
Alkol içen herkes bağımlı değildir. Bağımlılığın gelişimi de alkol
kullanımına, sıklığına, süresine vemiktarına göre değişir.
Bağımlılık bir hastalıktır. Bağımlı kişi bağımlılığını kabul edip
kurtulmak istediği takdirde tedavisi mümkündür. Bağımlılıkta
en önemli sorun bağımlının bağımlılığı kabul etmesidir. Çünkü
bunca yıllıkmeslek yaşamımda, bağımlıların en son noktaya
gelmeden bağımlılığı kabul edebildiğini görmedim. Herkes
diyor ki “biz sosyal içiciyiz, içeriz, istediğimiz zaman bırakabi-
liriz!” Hâlbuki bu böyle değildir. Uzun yıllar süren araştırma-
ların sonucuna göre sadece haftada bir gün, bir buçuk duble
damıtılmış içki veya üç kadeh şarap içiyorsa ve bu alışkanlığı 11
hafta devametmişse alkol sempatizanı olabiliyor kişi.
Alkol kullanımında güvenli bir alt sınır, bir ölçü ya da miktar
olabilir mi?
Sosyal içicilik sınırlarında kalmak için ölçü damıtılmış içkiler
için bir buçuk duble, şarap için üç normal kadehtir. Fakat
bana sosyal içici olduğunu iddia eden bir insanın sosyal
içicilikle yetinmediğini nasıl anlarsınız, elinizdeki kriter nedir
derseniz, şunu söylerim: Kişi diyor ki “ben bağımlı değilim,
sosyal içiciyim, istediğim zaman içmiyorum.” Ben de “peki
o zaman, öyleyse seni teste tabi tutalım, sosyal içici misiniz,
bağımlı mısınız görelim” diyorum. “Ben size belli bir içki
miktarı vereceğim, eğer bu miktarda durabiliyorsanız üç
haftanın sonunda ben elinizi sıkacağım, siz sosyal içicisiniz,
tedaviye gerek yok diyeceğim. Ama eğer siz bu miktarın
üstüne çıkma gereği duyuyorsanız o zaman bağımlılık te-
davisini kabul etmek zorundasınız” diyorum. Memnuniyetle
başlıyorlar ama bu ancak birkaç sefer devam ediyor. Mesela
diyelim ki birinci haftada takıldı ve dördüncü kadehe çıktı,
sıfırlanıyor, baştan başlamak zorunda kalıyor o üç haftayı.
O üç haftanın bu şekilde tamamlanması gerekiyor. Gerçek
bağımlı bir kişinin bunu yapabilmesi mümkün değil. Ben size
Ramazan’da içmeyen yüzlerce insan gösterebilirim. Önemli
günlerde, dini günlerde hiç içmiyorlar, bırakıyorlar. “Hâlbuki
biz bıraktık içkiyi, bırakabiliyoruz, istediğimiz zaman içme-
yiz” diyorlar. Güzel, ama belirli bir miktarın üstüne çıktıkları
zaman içki toleransı devamlı artış gösteriyor. Ve devamlı iç-
mek zorunda kalıyorlar. O zaman da bağımlılığın fiziki, sağlık,
ekonomik, sosyal birçok zararı oluyor. Sonunda başkalarının
yardımına, denetimine ihtiyaç duyar hale geliyorlar. Ama
işi o noktaya kadar götürmemek için işi başında ele almak
lazım. Burada özelde gençlere ve dahi dün topluma verilme-
si gereken bir mesaj var: Tedavi önce önlemek her zaman
önemlidir.
Önümüzde bir yılbaşı var. Haliyle alkolün kullanımı çok
artacak. Yeni kullanıcılar çıkacak, mevcut kullanıcılar çok
daha fazla içmeye başlayacak. Burada dikkat edilmesi
gereken en önemli mesele nedir? Ve ayrıca şunu sormak
isterim: Eğlenmek sadece alkolle mi olur? Alkolsüz eğleni-
lemez mi?
Pek tabi ki eğlenilebilir. Bilinçlendirme programı dediğimiz
ve gençlere verilmesi gereken de budur zaten. Öğretildiği
takdirde gençler bir çay veya kahve ile ayık kafayla yaptıkları
sohbetin daima daha fazla tat verdiğini göreceklerdir. Oysa
içkinin sarhoşluğu içinde zırvalayacaklardır. Gençler için
şunu söylemeliyim: Bir arkadaşınızın yaş gününe gidiyor-
sunuz ve orda içki içiyorsunuz. Bir başka programda yine
bir iki kadeh alıyorsunuz. On birinci haftada buna devamlılık
kazandırdığınız takdirde bağımlılığın ilk nüvesi meydana
geliyor. Tabi bu nüve bağımlılık anlamına gelmiyor. Alkolün
sempatizanı olduğunuz ve onun arayışına girdiğiniz anlamı-
na geliyor. Onun sempatizanı olup onun arayışına girdiğiniz
zaman bunun arkası maalesef geliyor. Sempatizanlık da
maalesef arkadaş ortamıyla meydana geliyor.
Aile içerisinde babanın sofrada içki içmesi veya çocuğa az da
olsa içirmesi, hiç içirmese bile babanın haftada bir bu şekilde al-
kol alması çocuk için onaylanmış, olumlanmış bir görüntü çıkar-
mıyormu ortaya? Babam içiyorsa ben de içebilirimmantığı…
Eğer bir ailesofrasındaveyasosyal bir ortamdakırkyıldabir
yapılıyorsaoortamdaki bir çocukbununbir sosyal gereksinim
olduğunudüşünebilir. Buyinekötüdür. Çünküçocuktadevamlılık
gelebilir. Budevamlılık içindesadecebabanın içtiği vebabanınbir
noktadaakşamcı olduğuhaller debukötübir sosyalliktir.
Dünya Sağlık Örgütü, alkol kullanımının güvenli bir alt
sınırının olmadığını açıklıyor. Bu sebeple baktığımızda hiç
içki içilmemesine, alkol alınmamasına yönelik bir düşünce
gerçekleşemez mi?
Burada bilinçlendirme önemli. Ben şimdi size sosyal içicilik
sınırlarında kalmak için ölçü bir buçuk dubledir, üç kadeh
şaraptır diyorum ama buna da devamlılık kazandırılırsa
yesilay.org.tr
29
YEŞiLAY
ARALIK 2014
1...,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30 32,33,34,35,36,37,38,39,40,41,...88
Powered by FlippingBook