Yeşilay Dergisi-Nisan-2013-Yeme-İçme Bağımlılığı - page 16

14
toplumdaki etkisi nedir?
Bununla ilgili 7-8 sene önce beyaz un, şe-
ker, yağlarla ilgili yazmış olduğum yazılar
var. Maalesef bunlar uzun zamandır ih-
mal ediliyordu. Hatta biraz daha ileri gi-
diyorduk. Acaba bunlar bilinçli bir şekil-
de, sistematik bir şekilde Türk toplumunda
zekâ geriliği, kısa boylu adamlar olmaları
için uygulanan bir politika mıdır diye dü-
şünmekteydim. Sonuçta hastalıklı bir nesil
yetişiyordu. O zamanlar birçok insan be-
nimle alay etti veyahut da beni paranoyak
gibi gördüler. Fakat şu anda gelinen nok-
ta önceden vurguladığım noktaya geldi.
Burada Sayın Başbakanımızın çok özveri-
si oldu. Hükümetin belki de on yıl içinde
yapmış olduğu birçok icraattan çok daha
önemlisi beyaz ekmeğe dikkat çekilmesi
oldu. Bu ulusal bir sağlık politikasıdır. Bi-
zim genetiğimizde, yaratılış itibariyle Ya-
radan bize beyaz un kodlamamış. Vücu-
dumuz beyaz unu, beyaz şekeri tanımıyor.
Çünkü sanayi tipi bunlar. Bizim vücudu-
muza uygun olan tam buğday unu. Fakat
yıllarca bize ne yaptılar? Bizim vücudu-
muza aslolan, ihtiyacımız olan tam buğday
unundan buğdayın en yararı olan yeri-
ni attılar; kimyasallarla beyazlatılan, ne ol-
duğu belli olamayan bir unu bize yedirdi-
ler ve yedirmeye de devam ediyorlar Dola-
yısıyla sağlıksız bir toplum oluşmaya baş-
ladı. Fakat şimdi Sayın Başbakanımızın bu
politikasıyla birçok şey değişiyor ve olması
gerektiği gibi olmaya başlıyor
Sağlıksız bir toplum da hastalıkların tedavi-
si için harcanan bütçenin artmasına sebep
oluyor…
Devlet, sağlığa, hastalıklı bir topluma har-
cadığı milyarlarca doları aslında çok cüzi
bir rakamla sağlıklı beslenmeye harcadı-
ğında bu sıkıntılı durumu önleyebileceği
aşikârdır. Bunun için de Türk mutfağının
dünyada en sağlıklı mutfak olduğunu söy-
leyebiliriz. Yıllarca bize tereyağını, sadeya-
ğı, zeytinyağını yedirmediler. Acı diye ye-
medi insanlar. İyi sıkılmamış, asit oranı
yüksek, berbat zeytinyağını koyuyorlar te-
nekeye, simsiyah oluyor. Kullanan kişi de
yağa haliyle acı diyor. Zeytinyağını dün-
yada en çok üreten ama en az tüketen top-
lum biziz. Kuran-ı Kerim’de geçen zeyti-
ni yemiyoruz. Yıllarca topluma vücuda en
fazla zararı olan margarini ve diğer şeyleri
yedirdiler. Mesela kuyruk yağını yedirmi-
yorlar insana. Hayvanın doğal yağı milyon
kere fark eder margarine, diğer sıvıyağlara.
Bir kere doğal, sağlıklı ve lezzetli. Eğer bir
insan kendini ve çocuklarını düşünüyorsa
evine zeytinyağı ve sadeyağdan başka bir
şey sokmasın ve bir de kuyruk yağı. Ben
20 yıla yakındır evliyim 20 yıldır da evi-
me zeytinyağından, sadeyağından başka
bir şey girmiyor. 20 senedir istisna hariç bi-
zim eve asitli içecek girmiyor. Ayrandır bi-
zim içeceğimiz. Bu politika hakkında Sağ-
lık Bakanlığı çerçevesinde çok daha önem-
li adımların atılması gerekiyor.
Gıdalardaki katkı maddeleri bizleri en çok teh-
dit eden bir tehlike olarak algılanıyor artık. Her
ne kadar almamaya çalışsak da yine demec-
bur kalıyoruz. Gıda üzerindeki denetimler na-
sıl? Bize tavsiye edilen beslenme şekilleri aslın-
da doğru yöntemler midir?
Gıdalarda katkı maddeleri oranı yük-
sek. Bu konuda da ciddi tebliğler var. Ba-
kın, yeni tebliğde artık karışım yok. Çün-
kü fıtrat olarak da; örneğin danayla ku-
zunun aynı anda yenmesi bile sağlıksız-
dır, zararlıdır. Beyaz etin kırmızı et ile
aynı anda yenmesi de sağlıksızdır. Aynı
tahtada kesilmesi bile sağlıksızdır; bak-
teri oluşumundan dolayı. Daha önce su-
Annelerin kolayına geliyor. Berbat bir
margarinle, tost ekmeğinin arasına ka-
şarı koyuyorlar ve çocuklarına yediriyor-
lar. Onu yapma; sabahleyin çocuğuna sadece bir tarha-
na çorbası içir, çocuk gün boyunca tümvitamini alsın.
1...,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15 17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,...76
Powered by FlippingBook