Yeşilay Dergisi-Nisan-2013-Yeme-İçme Bağımlılığı - page 21

ne kalmıyor. Bir süre sonra bilinci tetikleme-
ye başlıyor ve davranışlara dönüşüyor.
Zihninizin daha derin olan bu kısmı tel-
kin ve imgeleme yoluyla iknaya riayetkâr ol-
duğundan, tekrarları olumlama olarak kabul
eder. Pekiştirir. Bilinçli zihnin aksine sorgu-
lamadan önerileni kabul eder. Bilicimizin far-
kına varmadığı her türlü görüntüyü, olayları,
sesleri ve resimleri kaydeder.
O halde yeme bağımlılığında bilinçaltının
etkisi nedir? Bir örnekle açıklayalım:
Açken sen, sen değilsin!
Bu bir reklam cümlesi ve sanırım bu rek-
lamı izlemeyenimiz yoktur.
O çikolatayı yediğimizde gerçekten de
dedikleri gibi çikolatanın açlığımızı yok
etmediğini/edemeyeceğini sizler de bili-
yorsunuz. Hatta bağımlılık yaptığını ve
yedikçe daha da çok yeme dürtüsü gelişti-
ğini de görüyorsunuz. Üstelik bunun gibi
daha birçok reklamda subliminal yani giz-
li telkinlerle, bilinçaltımıza bir çikolata ile
aslında açlığımızı yok edebileceğimizi yer-
leştirmiş oldular.
Subliminal telkinlerin ilk olarak nasıl,
nerede ve ne amaçla uygulandığını araştır-
dığınızda çok da şaşırtıcı olmayan bir ger-
çekle karşılaşırsınız:
“Bir ürünün reklamında ve satışları
daha çok arttırmak adına…”
O halde şöyle bir soru gelmeli aklımıza:
“İzlediğimiz her reklamda buna benzer
subliminal telkinler olabilir mi?”
Şimdi bir düşünün, siz de bir ticari firma
sahibi olsaydınız, ürününüzün çok daha ge-
niş bir kitle tarafından tercih edilmesini ve
tüketilmesini istemez miydiniz? Hele de bu
işin subliminal telkinlerle bilinçaltını yönlen-
dirme ve davranışları etkileme gücünü de bi-
liyor olsaydınız, ürününüzün reklamında
bunu kullanmaz mıydınız?
Bu işi yapanlar insanı ve insanın yaratılışı-
nı çok iyi biliyorlar. 1900’lü yıllara kadar uza-
nan bir geçmişi var bu tür çalışmaların. Psi-
kolog ve psikanalistlerin insanla ilgili uygu-
ladıkları, gözlemledikleri ve deneylerle ortaya
koydukları bilgi ve bulgulardan yola çıkarak
“İnsanı nasıl etkileyebiliriz” sorusuna cevap
arıyorlar. İlk başta ticari kaygılar ve büyük
firmaların ürünlerini halka pazarlamanın bir
yolu olarak görülüyor bilinçaltı mesajlar.
1950’li yıllara geldiğimizde ise Ameri-
ka’da James Vicary adlı reklamcılık uzmanı,
sinema salonlarında yaptığı bir deney so-
nucu patlamış mısır ve kola satışlarının art-
tığını ispatlamış oldu. Bu deneyde film per-
dede oynarken, sâliselik görüntüler hâlinde
gözle görülemeyen gizli kareler ve gizli me-
sajlarda: “patlamış mısır ye” ve “kola iç”
sloganları çıkıyordu. Seyirci bu sloganları
şuurla algılayamadığı hâlde, şuuraltına hi-
tap eden bu sloganlar neticesinde kola satış-
larının yüzde 18.1, patlamış mısır satışları-
nın ise yüzde 57.7 arttığı görüldü.
Reklam sektörünün subliminal yön-
temleri de kullanması ile tüketiciyi etki-
leme oranı arttı. Şimdi her alanda olduğu
gibi gıda ürünlerinde yapılan reklamların
da içerisine yerleştirilen gizli telkinlerle in-
sanlar, aşırı ve sınırsız birer yeme bağımlı-
sı haline dönüştürülüyor. Biliyorsunuz bir
çok marka bunu yapıyor. Resimle, müzik-
le, dizi ve filmlerle, bilgisayar oyunları ve
en çok da çizgi filmlerle…
Bilinçaltının insan davranışları üzerinde
bu kadar etkili bir gücü olduğu gerçeğinden
yola çıkarsak bu yapımızın yemek yeme dav-
ranışımızı, alışkanlığımızı hatta bağımlılığı-
mızı da etkileyeceği muhakkaktır.
İnsan neden acıkmadan yemek yer?
Enerjiye ihtiyaç duyduğumuz için mi yok-
sa yemek saati geldiği için mi yiyoruz?
Öğle yemeğini neden aynı saatte yeriz?
Hepimiz aynı saate mi acıkırız? Neden her
zaman aynı yiyecekleri yiyoruz?
Hazır gıdalardaki o iştah kabartıcı tatların
bilinçaltımıza da sinyallar gönderme ihtimali
yok mu dersiniz? Fast food türü gıdaların ba-
ğımlılık yaptığını ve yedikçe daha çok yeme
isteğini arttırdığını bilmeyenimiz yok gibidir.
Mutsuz, sürekli gergin, sıkıntılı, stresli
ve öfke nöbetleri geçiren insanların yeme
krizleri yaşadıklarına sizler de şahit ol-
muşsunuzdur. Kriz geldiğinde daha çok
yemek tükettiklerini, öfke nöbetleri esna-
sında çikolata ve tatlı yeme isteklerinin
artması ne ile açıklanır?
Özellikle bu tür insanlar, yemek yerken
aldıkları o tat ile midelerini değil; aslında
duygularını ve beyinlerini doyururlar. Bu
nedenle de daha çok tüketirler. Yedikçe sa-
kinleşirler. Aç oldukları için değil; duygu-
larını, düşüncelerini ve beyinlerini sakin-
leştirmek için yerler.
1...,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20 22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,...76
Powered by FlippingBook