G
Günümüzde en yaygın şikayetlerin başında bel ve boyun
ağrıları geliyor. Öyle ki duruş bozuklukları, hareketsizlik ve
fazla kilolar nedeniyle artık genç yaşlarda da kapımızı çalar
hale gelen ağrılar, hareketleri kısıtlıyor, en basit işleri bile
yapmamızı güçleştirebiliyor. Kişinin yaşamkalitesini düşüren
ağrılarda önceliği boyun, sırt ve bel ağrıları alıyor. El, diz, bilek,
dirsek ağrıları derken liste uzuyor. Üç aydan uzun süren
ağrıların ‘kronik ağrı’ olarak nitelendirildiğini belirten anestezi
ve reanimasyon uzmanı Dr. Halil Algan, ülkemizde de çok
yaygın bir şikayet olan kronik ağrılar nedeniyle ABD’de her
yıl milyarlarca dolar iş gücü kaybı oluştuğunu söylüyor. Bu
maliyetlerin azaltılması amacıyla hastaların ağrı kaynaklarının
‘ameliyatsız’ tedavi edilmesinin ön plana çıkarıldığını
vurguluyor.
BEL, SIRT VE BOYUN
AĞRILARI BAŞI ÇEKİYOR
En fazla şikayetin bel, sırt ve boyun
ağrılarından olduğunu, hastanın ağrı
öyküsü ve günlük yaşamında ağrı
nedeniyle zorlandığı hareketlerin
belirlenerek doğru teşhis
konulmasının kritik önem taşıdığını
belirten Dr. Algan “Örneğin
yatağını düzeltebiliyor mu; yüzünü
rahat yıkayabiliyor mu; ayakkabısını
giyebiliyor mu; alışverişe gidebiliyor mu;
hatta rahatça kıyafetlerini giyebiliyor mu?
Kapsamlı bir muayene ve tetkik yapılmadan,
‘Senin belinde fıtık var; ameliyat ol. Hepsi geçer’
denilemez. Üstelik tek başınaMR sonuçları da yanıltıcı
olabilmektedir. Hastada eğer bel fıtığı teşhis edildiyse ve
bacağında ağrı duymuyorsa, kuvvet kaybı yoksa, sadeceMR
sonucuna bakarak ameliyat kararı vermek doğru değildir”
diyor. Dr. Algan ülkemizde her yıl on binlerce hastanın,
doğru seçilmiş ağrı tedavisi yöntemleri ile ağrısız bir yaşama
kavuşabileceğini vurguluyor.
HAREKET ŞART,
YERE EĞİLİRKEN DİKKAT!
Hastanın varsa fazla kilolarını vermesi, yürüyüş yapması,
yüzmesi ve günlük yaşamında bel ve omurgasını yanlış
kullanmaması kritik önem taşıyor. Peki günlük yaşantımızda
hangi yanlışlar omurgamıza zarar veriyor, bel, boyun ve sırt
derken ağrılarımızı artırıyor?
1-
Hareketsiz yaşam tarzı:
Gelişen teknolojinin de etkisiyle
yediden 70’e hareketsiz yaşam tarzı gittikçe yaygınlaşıyor.
Hareketsiz yaşam tarzı omurgayı tamanlamıyla vuruyor!
Dr. Halil Algan, 90 yaşında bir hastasından örnek vererek
düzenli tempolu yürüyüşün önemini vurguluyor: “Hayatı
boyunca düzenli tempolu yürüyüş yapmış olan 90 yaşındaki
bu hastamın omurga radyolojik görüntüleri, kendisinin yarı
yaşındaki kişilerden çok daha iyi durumdaydı.”
2-
Fazla kilo:
Fazla kilo omurgadaki disklerin basıncını ve
yükünü artırırken, tedaviyi de güçleştiriyor. Fazla kilolardan
kurtulmak ve düzenli yürüyüş yapmak, omurgaya binen
yükü yok denecek kadar azaltıyor.
3-
Yumuşak yatak:
Kimi zaman televizyon karşısında
yumuşak bir koltuğa uzanıyor saatlerce aynı pozisyonda
kalıyoruz. Ama yanlış yapıyoruz. Zira gerek oturmak gerekse
yatmak için yumuşak yatak omurga sağlığı açısından son
derece zararlı. Doğru yatak seçimi ağrılarlamücadelede
en iyi tedavilerden biri. Dizlerin arasına ve altına
yastık koymak da baskıyı azaltarak kişiyi
rahatlatıyor.
4-
Uzun süre ayakta kalmak:
Ayakta sabit durulduğunda omurga
disklerindeki basınç normalin
dört-beş kat üzerine çıkıyor. Hele
de uzun süre aynı pozisyonda
ve ayakta durmayı gerektiren
mesleklerde, omurgadaki diskler
daha çabuk yıpranıyor. Bel ve boyun
kaynaklı ağrılar daha sık görülüyor.
Ütü yaparken bile ağırlık verdiğimiz
bacağımızı sırasıyla değiştirmek gerekiyor.
5-
Dizi kırmadan öne eğilmek:
Yapılan
en büyük yanlışlardan biri de dizlerimizi kırmadan
öne doğru eğilmek. Çünkü bu durumda bel ve boyun
omurgamızdaki disklerin basıncı altı-yedi kat artıyor. Yerden
bir şey almamız gerektiğinde dizimizi kırarak eğilmek çok
önemli.
6-
Uzun süre aynı pozisyonda oturmak:
İnsan vücudu
sürekli olarak hareket etmeye göre yapılandığı için en
yüksek disk içi basınç, sürekli oturanlarda görülüyor yani ofis
çalışanlarında. Bu nedenle ofis çalışanlarının 20-30 dakikada
bir masa başından kalkıp dolaşması gerekiyor. Omurga
kaynaklı uzun süren ağrılar (kronik ağrılar) çoğunluklamasa
başı çalışanlarda görülüyor.
7-
Çok yüksek topuklu ayakkabı:
Çeşit çeşit modelleri ve
renkleriyle cezbeden yüksek topuklu ayakkabılar, sürekli
giyildiğinde omurga sağlığı açısından son derece zararlı.
Ayakların rahat bir konumda olması ve öne doğru baskı
yaşanmaması gerekiyor. Otururken de ayaklar yere tabanın
tümüyle basılmalı. Aksi halde bel, kalça ve dizlerde yapısal
bozulmalar ve kronik ağrılar başlıyor.
yesilay.org.tr
39
YEŞiLAY
•
NİSAN 2015