

kültür
Yeşilay
66
KONYA’DAREHBERİNİZ
MEVLANAOLSUN
/>À ii iÀ `i`i] v>Àh ÕÞ}>Àh>ÀhLÕÕŮ> Ì>>Àh`>
LÀ > Þ>] LÕ}Ø"ÀÌ>Ƃ>`Õ½Õ XiÌ>>Àh`>LÀ°
iÀ`iLhÀ>Ìhœhhâ Þh>À`> i >Xh`>LØÞØ iÀii >Þ`i`i]
ØÛiÀÃÌiiÀÞiLÀÌi >ÀÌ>}iX Ûi iœÌ ØvÕÃÕÞ> >ÀiiÌ LÀ
}Ø`i >Þ>Ì> Ã> «>] LiÀiâiÀÞi ÃÃÞ> >Þ>Ìh ÕV>>Þ>
Þ>] }iiiiÀi Ã> « Xh>Ài`ØÞ>`> `iœŮ `i Þ>>hÞÀ°
O
rtaokul, lise yıllarımdan
anımsıyorum, öğrenciler
açısından Türkiye
haritasının belki de en kolay
öğrenilen şehirlerinden biriydi
Konya. Öylesine kendine özgü,
spesifik özellikleri vardı ki, şehri
özetleyiveren birkaç cümle,
nereden bahsedildiğini anlatmaya
yeterdi; yüzölçümü en büyük
il, tahıl ambarı, kilometrelerce
uzanan sarı sıcak topraklar, elbette
Mevlana…Coğrafya derslerinin
öğrettiği basit ama akılda kalıcı
bilgilere yıllar içerisinde bambaşka
kavramlar eklendi. Burası
üniversiteleri, Türkiye’nin diğer
pek çok büyükşehrine göre daha
planlı gelişen şehircilik anlayışı, hızlı
trenin ana istasyonlarından biri
oluşu ve bilimmerkezleriyle Orta
Anadolu’nun çekimnoktalarından
biriydi. Geleneklerine sahip
çıkarken değişime de direnmemiş,
genç nüfusuyla hareketli bir
hayatı Anadolu’nun orta yerinde
yakalamıştı.
“BOZKIRINÇOCUĞU”
“Konya, bozkırın çocuğudur,
tıpkı bozkır gibi kendini gizleyen
esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır
kendine bir serap çeşnisi vermekten
hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan
girerseniz girin sizi bu serap vehmi
karşılar.” Cumhuriyetin ilk yıllarında
Konya Lisesi’nde öğretmenlik
yapan Ahmet Hamdi Tanpınar,
“Beş Şehir”de işte böyle betimliyor
Konya’yı. Selçuklular, Beylikler
ve Osmanlı dönemlerinden
bugüne derin bir tarihi içinde
barındıran Konya, zenginliğini
o ruhani havasını gerçekten
hissedebilenlere, gizemli güzelliğini
gerçekten keşfetmek isteyenlere
sunan bir şehir. Klasik bir tabirle
“hoşgörünün şehri” olması bir yana
Anadolu’nun tam ortasındaki bu
şehir tarihi, kültürel anlamda öyle
bir kesişimnoktası olmuş ki, farklı
kültürler, farklı sesler iç içe geçmiş
yüzyıllar içinde. Bu farklı seslerin
en eskisi, UNESCODünya Mirası
Melike YILDIRIM