

Birçok dönem kitabı
yazarlarından
ayrışmasının en önemli
unsurlardan biri, sanatın
tek çıkış noktasını insan
kabul etmesi ve
eserlerinde bu insanın
toplumda diğer
insanlarla ve doğayla
çatışmasını ele
almasıdır.
kültürü edinir ve edebiyata
yakınlık duymaya başlar. Hatta
okuma yazma bilmediği yaşlarda
akrabalarına belirli ücret
karşılığında kendisine kitap
okumalarını ister. Aileden aldığı
kültürün yanında Akşehir’in
de yazar olmasında büyük
etkisi vardır. “Beni besleyen
Akşehir’dir.” demesinin temel
sebebi, Akşehir’in kültüründen
kopmamış bir Anadolu
ilçesi olmasıdır. Eserlerinin
büyük bölümünün taşrada
geçtiğine bakınca bu etki
göz ardı edilemez. Edebiyata
yönelişinde ise en büyük
destekçi öğretmenleri olur.
Özellikle çok sevdiği öğretmeni
Rıfkı Meriç onu şiirlere bağlar,
“Beni erik hırsızlığından,
futboldan koparan bu öğretmen
oldu.” diyerek öğretmenine
minnetini belli eder. Lise
yıllarında hikâye yazarak
başladığı yazarlığa ise askerlik
döneminde yazdığı tiyatro
eserleri ve sonrasında kaleme
aldığı romanlarıyla devam eder.
Eserlerinde ağırlıklı olarak taşra
yaşamından, siyasi ve sosyal
değişimlerin köy insanındaki
etkilerini işler. Küçük Ağa,
Osmancık, Gençliğim Eyvah
eserleri şairane dili nedeniyle
günümüz insanlarının rahatlıkla
okuyabileceği eserlerin arasında
yerini alır.
TAŞRA İNSANININ AYNASI
Tarık Buğra’nın ülkedeki
siyasi ve sosyal gelişimlerin
yansımalarını eserlerindeki taşra
insanında derinden hissetmek
mümkün. Bu nedenle roman
yazarken amacı bir tarihçi gibi
tarihi anlatmak değil, taşra
insanının dönemden nasıl
etkilendiğini psikolojik ve
sosyolojik açıdan incelemektir.
Eserlerini ele alış biçimini M.
Nuri Bingöl “Edebiyatın Yolları
Taştan-Tarık Buğra ile Sanatı ve
Sanat Dünyası Üzerine Sohbet”
eserinde, “Romanda önemli
saydığım husus, toplumsal
olayların, insanlarda sebep
oldukları değişmeleri ve tepkileri
belirlemektir. Politik ve siyasi
hareketler şehirden ziyade
kasabayı etkisi altına almaktadır.
Bu değişme, sanat eserlerinin
dayandığı trajediyi ortaya
çıkarır.” cümleleriyle açıklar.
Kendisinin de bir taşra çocuğu
olması bütün eserlerinde taşra
insanının ihtiyaç ve sıkıntılarını
kolay analiz edebilmesini ve
onların psikolojik tahlillerini
doğru yapabilmesini
sağlar. Birçok dönem kitabı
yazarlarından ayrışmasının en
önemli unsurlardan biri, sanatın
tek çıkış noktasını insan kabul
etmesi ve eserlerinde bu insanın
toplumda diğer insanlarla ve
doğayla çatışmasını ele almasıdır.
Aynı dönemde köy romanları
fırtına gibi eserken, onun birey
kavramını ön planda tutması
ölümsüz bir edebiyatçı olmasını
sağlar. Osmancık, Bu Çağın Adı,
Dönemeçte, Gençliğim Eyvah,
Firavun İmanı, İbiş’in Rüyası ve
niceleri büyük üne kavuşmuş,
sinemaya, diziye ya da tiyatroya
uyarlanmış eserlerinden
bazılarıdır.
TARIK BUĞRA’NIN 100
YILLIK ANISINA
Buğra’nın 100. yaşına
istinaden birçok anma günü
düzenleniyor. Türkiye Yazarlar
Birliği 2 Eylül’de Tarık Buğra
anısına İstanbul’da bir söyleşi
gerçekleştirdi. 12-14 Ekim’de
yine Türkiye Yazarlar Birliği
tarafından Ankara Yıldırım
Beyazıt Üniversitesi ve Anadolu
Mektebi işbirliğiyle “Tarık Buğra
ile 100 Yıl” başlığı altında bilgi
şöleni düzenlenecek. Ayrıca
Ötüken Yayınları 2 kitapla Tarık
Buğra’nın 100. yaşını kutladı.
Mehmet Tekin’in “İtaatsiz Bir
Taşralının Entelektüel Portresi”
ile tekrar baskı “Edebiyatın
Yolları Taştan Tarık Buğra ile
Söyleşiler” kitapları Tarık Buğra
hayranları için raflarda yerini
aldı.
EKİM 2018 73
Akşehir’ in kültürüyle
büyüyen Buğra,
edebiyata çok küçük
yaşlarda ilgi duymaya başlar, yazmak
onun için bir sevdaya dönüşür; hem de
hiç bırakmayacağı bir sevdaya.