

başarılı olamazsam’ kişide
kaygı oluşturabilir. Bir başarı
elde ettiyse, ‘bu başarıyı
sürdüremezsem’ düşüncesi kaygı
oluşturabilir. Modern çağlarda
kaygı gün geçtikçe artıyor. Bu
alanda yapılan araştırmalar 10
yıl sonra kaygının dünyanın
en büyük hastalıklarından biri
olacağını gösteriyor.”
Kaygımı Tanıyorum kitabı
hangi fikirle, hangi aşamalardan
geçerek hazırlandı?
Kitabı yazma fikri öncelikle bu
alanda yazılan kitapların çok
fazla teorik ve sorun yaşayan
insanların anlamakta zorluk
çektiklerini düşünerek yazmaya
başladım. Onların anlayabileceği
sadelikte yazma ve terimlerden
uzak durmaya özen gösterdim.
Psikolojik problemleri çözme
sürecine girince kişilerin
kendilerini ciddi bir karmaşanın
içinde bulduklarını gördüm.
Psikolog, psikiyatr, yaşam koçu,
kişisel gelişimci derken kime
nasıl başvuracağını bilemez
halde olmaları psikolojik
problemleri çözmekten daha
büyük bir problem haline geldiğini
gözlemledim. Kişilerin psikolojik
problem yaşadığını fark ettiği
ilk andan sonuna kadar nelerle
karşılaşacaklarını ayrıntılı bir
şekilde anlatıp süreci onlar için
kolaylaştırmayı hedefledim.
Bunları yaparken de çağımızın
kanseri olarak adlandırılan kaygı
bozuklukları ve psikoterapi süreci
hakkında öz bilgiler vermeyi
hedefledim.
Kitabı tamamlamak, on senelik
mesleki deneyimim ve yaptığım
binlerce seans sonrası yaklaşık
bir buçuk senemi aldı. Bu süreçte
eklemeler çıkarmalar yaptım.
Özellikle vaka örneklerini doğru
seçmek benim için önemliydi.
Kaygı Bozukluğu’nu tanımlar
mısınız? Ne kadar sıklıkla ve
daha çok kimlerde görülüyor?
Kaygı, hayatımızda olması
gereken hayati öneme sahip
İnsanların artık daha fazla boş zamanları
var ve daha fazla düşünecek zamanları var.
Beyin aktivitesi ile çalışmak daha ön planda ve
zihnen yoruluyoruz. Önceden daha çok bedenen
yoruluyorduk ve uyuyunca beden dinleniyordu. Şimdi ise zihni
dinlendirmek için uyku yeterli gelmiyor.
“Kaygı, hayatımızda olması
gereken hayati öneme
sahip duygulardandır.
Kaygı bozukluğunu
tanımlamak için öncelikle
kaygıyı tanımlamak gerekir.
Kaygı gerçekte var
olmayan ama var olma
ihtimali olan bir duruma
karşı hissedilen duygudur.”
duygulardandır. Kaygı
bozukluğunu tanımlamak için
öncelikle kaygıyı tanımlamak
gerekir. Kaygı gerçekte var
olmayan ama var olma ihtimali
olan bir duruma karşı hissedilen
duygudur. Örneğin, sınav kaygısı
kişi sınavda başarısız olma
ihtimalini düşünerek kaygılanır.
Bu gerçekleşmemiş bir durum
olduğu için başarısız olma
ihtimali kaygı yaratır. Sağlıklı
düzeyde yaşanan kaygı hayati
öneme sahiptir demiştik. Eğer
sınav kaygısı sağlıklı bir şekilde
ortaya çıkarsa bu kaygı başarısız
olma ihtimalini azaltmak için bizi
ders çalışmaya yönlendirir. Bu
anlamda bizim için hayati önemi
vardır. Kaygı bozukluğunda
ise kaygı çok yoğun bir şekilde
ortaya çıkar. Duygu, çok yoğun
bir şekilde ortaya çıktığı için
tüm dikkatimiz kaygıya yönelir
ve kaygıyı yok etmeye çalışırız.
Kaygıyı yok etmeye çalışmak ise
kaygının daha fazla artmasına
neden olmaktadır. Kaygı daha
fazla yoğunlaşınca mantıklı
zihnimiz devre dışı kalır ve kaygıyı
azaltmak için ders çalışmak yerine
kaygının kendisini yok etmeye
daha fazla odaklanırız. Böylece
kaygı kişinin işlevselliğini bozar.
Ders çalışamaz, odaklanamaz,
okuduğunu akılda tutmakta
zorlanır, bilgiyi çağırmakta
zorlanır. Bunlarda kişinin
SOSYALMEDYAVEKAYGI BOZUKLUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sosyal medya artık insanların sosyalleştiği alan haline geldi. Eskiden
insanlar sosyalleşme ihtiyacını daha çok yüz yüze yapılan aktivitelerde
giderirken artık bu ihtiyacını sosyal medyadan gideriyor. Bunu tercih
etmelerinin nedenlerinden biri de insanların bu sosyalleşme yoluna
daha kolay ulaşabilmeleridir. Zahmetsiz ve çabuk ulaşılabilir olması
da hızlıca yaygınlaşması neden oldu. Sosyalleşmeye hızlı ve kolay
ulaşmanın sonradan ortaya çıkan bir handikapı oldu. Yalnızlaşmaya
başladık. Teknolojinin ilerlemesi ve insanlarınbir çok ihtiyacını internet
üzerinden halletmesi yalnızlık duygusunun artmasına neden oldu.
Yalnızlık duygusu insanların gelecekle ilgili kaygılarının artırmasına
sebep oldu. Çünkü özellikle orta yaş ve üstü insanlar yalnız kalma
konusunda kaygıları her geçen gün artan bir kesimdir.
Bunun yanı sıra sosyal medya diğer insanlar tarafından beğenilme ve
olumluyorumalma isteği bir süre sonra insanlarda “Yabeğenilmezsem’’
gibikaygılarıortayaçıkarmayabaşladı.Yeterikadarbeğenialamama,hiç
beğeni alamamaveyabeğenilmemegibi durumlar sosyalmedyayı etkin
kullanan kişiler tarafından kaygı tetikleyicileri haline geldi.
İnsanların ilgisini çekmek ve beğeni almak için de bazı sosyal medya
kullanıcılarınormalşartlardayapmayacağırisklidavranışlarısergilemeye
başladılar. Buyüksekriskteaynı zamandakişilerinkaygı
düzeylerini önemli oranda artırmaya neden oldu.
Bu gibi etkenlere uzun süre maruz kalan kişiler daha
sonrakaygılarınıyönetemeyecekseviyeyegelerekkaygı
bozuklukları yaşayabilmektedirler.
EKİM 2019 53