

KASIM 2019 71
almış. 14. yüzyılda Candaroğulları
beyliğinin hakimiyetine giren şehir,
15. yüzyılda Fatih SultanMehmet
döneminde Osmanlı devletine dahil
olmuş. Osmanlı döneminde sancak
olan Kastamonu’da, dönemdönem
şehzadeler görevlendirilmiş; camiler,
imarethaneler, medreseler yapılmış.
Kastamonu’da Osmanlı dönemine
ait izler hâlâ çok canlı. Şehrin
tarihi yönünden bahsederken
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in
kuruluşundaki rolünden
bahsetmeden geçemeyiz. Millî
mücadele yıllarında Karadeniz
kıyısındaki İnebolu’dan
Kastamonu’ya, ordan da İç
Anadolu’ya sevkedilen cephane
ve malzemeler, mücadelenin
başarısında önemli rol oynadı.
Çünkü işgal altındaki Anadolu’nun
Ege ve Akdeniz’den kuşatılmış
olması nedeniyle dış dünyayla
bağlantısı son derece sınırlıydı,
İnebolu limanı bu bakımdan çok
önemliydi. Atatürk'ün “Gözlerim
cephede kulaklarım İnebolu’da”
sözü Kurtuluş Savaşı boyunca
bu güzergah üzerinden yapılan
TARİHİ KENT
Çok klişe bir ifade olduğunu
kabul ediyoruz, ancak Kastamonu
gerçek bir tarihi kent. Şehrin
bilinen geçmişi 4.000 yıl önceye
dayanıyor. M. Ö. 2.000’lerden
itibaren adı yazılı kaynaklarda
geçiyor ve tarih boyunca kesintisiz
yerleşime sahip olmuş. Tarih
boyunca Frig, Lidya, Pers, Helen,
Pontus, Roma, Bizans, Türk
beylikleri ve Osmanlı dönemlerinde
tanıklık etmiş. Antik dönemdeki
adı Paflagonya olan şehrin,
Homeros'un İlyada destanında
Truva savaşına katılanlar arasında
adı geçiyor. Kastamonu sözcüğü
ise kaynaklarda ilk kez 11. yüzyılın
başlarında Castamon olarak yer
mühimmat sevkiyatının ordu
için ne derece önemli olduğunu
hatırlatır. Kundaktaki bebeğiyle
kağnı arabasında cepheye malzeme
götürürken donarak şehit olan
Seydilerli Şerife Bacı, hemKurtuluş
Savaşı’nın hemKastamonu’nun
sembol isimlerinden biri. Bugün
İnebolu’dan Kastamonu’ya uzanan
95 kilometrelik bu yol, İstiklal
Yolu Projesi ile özel bir trekking
parkuruna dönüştürülmüş
durumda.
MAVİ VE YEŞİLİNTÜM
TONLARI
Gerek Kastamonu şehir merkezi,
gerekse ilçeleri çok yeşil.
Topraklarının %75’i ormanlarla
kaplı olan Kastamonu, Karadeniz’e
170 kilometre uzunluğunda
kıyısı olması nedeniyle kelimenin
tam anlamı ile mavi ile yeşili
buluşturuyor. Dağlık ve ormanlık
arazi geniş çaplı tarım yapılmasına
elverişli olmasa da, bölgede yetişen
ürünler çok ünlü. Örneğin Taşköprü
sarımsağı ve siyez buğdayı, başka
yerlerde aynı lezzete sahip olmuyor.
"OUJL EÚOFNEFLJ BE
1BGMBHPOZB PMBO ĆFISJO
)PNFSPThVO ĉMZBEB
EFTUBOOEB 5SVWB TBWBĆOB
LBUMBOMBS BSBTOEB BE
HFÎJZPS ,BTUBNPOV
TÚ[DàĈà JTF LBZOBLMBSEB
JML LF[
Zà[ZMO
CBĆMBSOEB $BTUBNPO
PMBSBL ZFS BMNĆ
/EWXEQSRY GSĴVEJ]EWØ QERXEV OYĽFYVRY
OØ^ØPGØO EPØp ELPEX F}ĴVXPIR V]ERM IVMO KMFM
]EFERM ]M]IGIOPIVMR ]IXMĽQIWMRI SPEREO XERØ]SV
1ERXEV ]IQIOPIVM ZI XYVĽYWY ELPEX XYVĽYWY
OMVIR OØ^ØPGØO QEVQIPEHØ IPQE IĴĽMWM IPQEHER ]ETØPER FMV
MpIGIO KMFM XEXPEV IRHWXVM]IP SPEVEO VIXMPQI]IR ERGEO IZPIVHI
FYPEFMPIGIĴMRM^ PI^^IXPIV