Gelelim ikinci oyunumuz
        
        
          
            “Yolcu”
          
        
        
          ya. Oyun NazımHikmet
        
        
          tarafından kaleme alınmış ve 77–78 yıllarında Savaş Dinçel
        
        
          yönetmenliğinde, Erdal Özyağcılar, Mustafa Alabora gibi
        
        
          usta isimlerin oyunculuğuyla sahneye aktarılmış. 94 yılında
        
        
          da Tarık Akan ve Müjde Ar gibi ünlü oyuncular tarafından
        
        
          beyaz perdeye aktarılmış. Bu sezon itibariyle de Yıldırım
        
        
          Fikret Urağ tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları’nda tekrar
        
        
          seyirci karşısına çıktı.
        
        
          Kurtuluş Savaşı sırasında, ıssız bir tren istasyonunda ge-
        
        
          çen oyun, kış mevsiminde dünyayla bütün irtibatı kesilmiş
        
        
          üç kişinin (istasyon şefi, eşi ve makasçı) hayatlarını gözler
        
        
          önüne sermekte. Oyunda işlenen en temel iki mesajın şu
        
        
          olduğunu düşünüyorum:
        
        
          •
        
        
          Ortada bir kadın ve birden fazla erkek varsa, kadın
        
        
          ortamı ifsat eder.
        
        
          •
        
        
          Bu millet ne kadar insanlıktan çıkarsa çıksın, söz konu-
        
        
          su vatanıysa en fenası dahi canını ortaya koymaktan
        
        
          zerre çekince duymaz.
        
        
          Oyunun bende bıraktığı intibaya gelirsek; her şeyden
        
        
          önce 77–78 sezonundaki müthiş kadroyu görünce, oyu-
        
        
          nu o zaman izleyememiş olmama hayıflanmadım değil.
        
        
          Ama perde açılıp da karşımda Barış Dinçel’in harikulade
        
        
          bir iş çıkardığı sahneyi görünce fikrim kati suretle değişti.
        
        
          Barış Dinçel’i sahne tasarımında zaten başarılı buluyor-
        
        
          dum; ama çok net olarak söyleyeyim: şu güne kadar gör-
        
        
          düğüm en başarılı sahneyi bu oyunda tasarlamış. Perde
        
        
          açılıp da oyun başlar başlamaz, sahne seyirciyi oturduğu
        
        
          yerden alıyor ve oyunun içerisinde bir yere koyuyor ade-
        
        
          ta. Emeğine sağlık. Keşke babası Savaş Dinçel’le birlikte
        
        
          sunsalardı bu oyunu bize…
        
        
          Üstüme bir borç olarak düşündüğüm bu girizgâhtan sonra
        
        
          oyunla alakalı birkaç kelam edeyim: Öncelikle doksan
        
        
          dakika süren oyunun ilk yirmi ila otuz dakikası insana
        
        
          buhran yaşatıyor adeta. Sahnede gördüğümüz müthiş kar
        
        
          manzarası da olmasa bu süre zor çekilirdi sanırım. Oyun
        
        
          istasyon şefi ve makasçının yalnız kaldıkları an itibariyle
        
        
          adeta bir kırılma yaşayıp seyirlik bir hale dönüşüyor ve atlı
        
        
          askerin oyuna dâhil olmasıyla ikinci bir kırılma yaşayıp tam
        
        
          anlamıyla tavan yapıyor.
        
        
          Oyunculuklar genel olarak başarılı; ama özel olarak atlı asker
        
        
          rolündeki Gün Koper’i de tebrik etmek gerek. Oyuna dâhil
        
        
          olduğu andan itibaren, saflığı ve samimiyetiyle seyircide hü-
        
        
          zünlü bir gülümseme oluşturuyor ve bu başarılı temposunu
        
        
          oyunun sonuna kadar da istikrarlı bir şekilde götürüyor.
        
        
          Her ne kadar başlangıç kısmı biraz baysa da, sezon itiba-
        
        
          riyle 100. yaşına giren Şehir Tiyatroları’nın seyirlik oyunla-
        
        
          rından olduğunu düşünüyorum “Yolcu” oyununun. Seyriniz
        
        
          bol ve anlamlı olsun…
        
        
          
            Nereye?tiyatrosu
          
        
        
          
            Yolcu
          
        
        
          Umuda yolculuk konteynerde devamederken, oyunun arala-
        
        
          rına serpiştirilen ve kahramanların geleceklerinden kesitlerin
        
        
          gösterildiği sahneler kurguyu çok özgün bir hale sokmuş.
        
        
          Oyunda konu güzel, hikâye ve kurgu da öyle; ama gelgelelim
        
        
          oyunun diyalogları bu güzellikten nasiplerini alamamışlar
        
        
          maalesef. Belki de oyunu vasat hale getiren tek olumsuz
        
        
          yanı da bu. Özellikle yoğun argo ve hakaret kullanımı ile ara
        
        
          ara yapılan bayat espriler, oyunun kalitesini oldukça zedele-
        
        
          miş. Gerçi seyircinin tepkisine baktığınızda (her hakarete ve
        
        
          argo kullanıma kahkahalarla gülündü maalesef) yapılan bu
        
        
          kullanımların karşılık bulduğu da aşikâr. Belki de bu durum-
        
        
          dan cesaret alınarak argo bir hayli abartılmış.
        
        
          Oyunun diyaloglarındaki bu kenar mahalle ağzı bir tarafa
        
        
          bırakılırsa, oyun geneli itibariyle komedi ve dramı oldukça
        
        
          güzel harmanlamış; bu sebeple de iki saatlik süre boyunca
        
        
          sizi hiç sıkmıyor desek yeridir. Oyunculuklar da -Cemal/Ce-
        
        
          malucci’nin oldukça yapmacık kalan oyunculuğunu saymaz-
        
        
          sak- oldukça başarılı olmuş.
        
        
          Nitekim şahsi kanaatim, eğer oyunun metni(özellikle de
        
        
          diyalogları) üzerinde çalışılırsa çok daha güzel bir yapıt mey-
        
        
          dana gelecek bir oyun “Nereye?”. Şuan itibariyle gittiğinize
        
        
          pişman olmayacağınız; ama gitmezseniz de çok bir şey
        
        
          kaybetmeyeceğiniz bir oyun kıvamında.
        
        
          yesilay.org.tr
        
        
          YESiLAY
        
        
          •
        
        
          Mart
        
        
          2014
        
        
          57