Yeşilay Dergisi-Mart 2014-Yeşilay Haftası Özel Sayı - page 59

Gelelim ikinci oyunumuz
“Yolcu”
ya. Oyun NazımHikmet
tarafından kaleme alınmış ve 77–78 yıllarında Savaş Dinçel
yönetmenliğinde, Erdal Özyağcılar, Mustafa Alabora gibi
usta isimlerin oyunculuğuyla sahneye aktarılmış. 94 yılında
da Tarık Akan ve Müjde Ar gibi ünlü oyuncular tarafından
beyaz perdeye aktarılmış. Bu sezon itibariyle de Yıldırım
Fikret Urağ tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları’nda tekrar
seyirci karşısına çıktı.
Kurtuluş Savaşı sırasında, ıssız bir tren istasyonunda ge-
çen oyun, kış mevsiminde dünyayla bütün irtibatı kesilmiş
üç kişinin (istasyon şefi, eşi ve makasçı) hayatlarını gözler
önüne sermekte. Oyunda işlenen en temel iki mesajın şu
olduğunu düşünüyorum:
Ortada bir kadın ve birden fazla erkek varsa, kadın
ortamı ifsat eder.
Bu millet ne kadar insanlıktan çıkarsa çıksın, söz konu-
su vatanıysa en fenası dahi canını ortaya koymaktan
zerre çekince duymaz.
Oyunun bende bıraktığı intibaya gelirsek; her şeyden
önce 77–78 sezonundaki müthiş kadroyu görünce, oyu-
nu o zaman izleyememiş olmama hayıflanmadım değil.
Ama perde açılıp da karşımda Barış Dinçel’in harikulade
bir iş çıkardığı sahneyi görünce fikrim kati suretle değişti.
Barış Dinçel’i sahne tasarımında zaten başarılı buluyor-
dum; ama çok net olarak söyleyeyim: şu güne kadar gör-
düğüm en başarılı sahneyi bu oyunda tasarlamış. Perde
açılıp da oyun başlar başlamaz, sahne seyirciyi oturduğu
yerden alıyor ve oyunun içerisinde bir yere koyuyor ade-
ta. Emeğine sağlık. Keşke babası Savaş Dinçel’le birlikte
sunsalardı bu oyunu bize…
Üstüme bir borç olarak düşündüğüm bu girizgâhtan sonra
oyunla alakalı birkaç kelam edeyim: Öncelikle doksan
dakika süren oyunun ilk yirmi ila otuz dakikası insana
buhran yaşatıyor adeta. Sahnede gördüğümüz müthiş kar
manzarası da olmasa bu süre zor çekilirdi sanırım. Oyun
istasyon şefi ve makasçının yalnız kaldıkları an itibariyle
adeta bir kırılma yaşayıp seyirlik bir hale dönüşüyor ve atlı
askerin oyuna dâhil olmasıyla ikinci bir kırılma yaşayıp tam
anlamıyla tavan yapıyor.
Oyunculuklar genel olarak başarılı; ama özel olarak atlı asker
rolündeki Gün Koper’i de tebrik etmek gerek. Oyuna dâhil
olduğu andan itibaren, saflığı ve samimiyetiyle seyircide hü-
zünlü bir gülümseme oluşturuyor ve bu başarılı temposunu
oyunun sonuna kadar da istikrarlı bir şekilde götürüyor.
Her ne kadar başlangıç kısmı biraz baysa da, sezon itiba-
riyle 100. yaşına giren Şehir Tiyatroları’nın seyirlik oyunla-
rından olduğunu düşünüyorum “Yolcu” oyununun. Seyriniz
bol ve anlamlı olsun…
Nereye?tiyatrosu
Yolcu
Umuda yolculuk konteynerde devamederken, oyunun arala-
rına serpiştirilen ve kahramanların geleceklerinden kesitlerin
gösterildiği sahneler kurguyu çok özgün bir hale sokmuş.
Oyunda konu güzel, hikâye ve kurgu da öyle; ama gelgelelim
oyunun diyalogları bu güzellikten nasiplerini alamamışlar
maalesef. Belki de oyunu vasat hale getiren tek olumsuz
yanı da bu. Özellikle yoğun argo ve hakaret kullanımı ile ara
ara yapılan bayat espriler, oyunun kalitesini oldukça zedele-
miş. Gerçi seyircinin tepkisine baktığınızda (her hakarete ve
argo kullanıma kahkahalarla gülündü maalesef) yapılan bu
kullanımların karşılık bulduğu da aşikâr. Belki de bu durum-
dan cesaret alınarak argo bir hayli abartılmış.
Oyunun diyaloglarındaki bu kenar mahalle ağzı bir tarafa
bırakılırsa, oyun geneli itibariyle komedi ve dramı oldukça
güzel harmanlamış; bu sebeple de iki saatlik süre boyunca
sizi hiç sıkmıyor desek yeridir. Oyunculuklar da -Cemal/Ce-
malucci’nin oldukça yapmacık kalan oyunculuğunu saymaz-
sak- oldukça başarılı olmuş.
Nitekim şahsi kanaatim, eğer oyunun metni(özellikle de
diyalogları) üzerinde çalışılırsa çok daha güzel bir yapıt mey-
dana gelecek bir oyun “Nereye?”. Şuan itibariyle gittiğinize
pişman olmayacağınız; ama gitmezseniz de çok bir şey
kaybetmeyeceğiniz bir oyun kıvamında.
yesilay.org.tr
YESiLAY
Mart
2014
57
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...80
Powered by FlippingBook