Mehmed Akif’in ne denli vatanını
        
        
          sevdiğini, aynı kara parçası üzerinde
        
        
          yaşıyorsak, aynı dine sahipsek, ihvan
        
        
          olmamız gereklidir görüşünü, insan-
        
        
          ların Ümmet bayrağı etrafında top-
        
        
          lanmasının ne denli gerekli olduğunu,
        
        
          bütün hayatı boyunca ve de Safahat
        
        
          serisi boyunca bunu defaatle dile ge-
        
        
          tirdiğini bilenler bilir. Ve geleceğin mi-
        
        
          marları gençlere, bu ihvan meselesinde
        
        
          
            Akif’in Leylası
          
        
        
          
            Bir Millet Nasıl Kurtulur?
          
        
        
          Ergün Yıldırım
        
        
          EtkileşimYayınları
        
        
          ne çok iş düştüğünü de bilir Akif severler. İşte buna, din ve vatan sevgisiyle
        
        
          bütünleşmiş, her hakkı gözeten nesil olan “Akif’in Nesli” denilir.
        
        
          Sağlam temeller üzerine inşa edilmiş bir geleceğin yapı taşları
        
        
          olan bir nesil. Bir de bunun dışında Akif’in hayali, “Akif’in Leylası” vardır
        
        
          ki, Ergün Yıldırım sosyolojik çerçevede, Akif’in biyografisiyle, onun
        
        
          ‘millet’ yani ‘ümmete’ olan sevdasını, bir millet okumasıyla anlatmıştır
        
        
          eserinde. “Akif’in Leylası” nedir, Mehmed Akif Ersoy ömrü boyunca
        
        
          İslam milletinden ne beklemiştir, beklentileri gerçekleşmiş midir gibi
        
        
          soruların cevaplarını kurcalayarak bulabileceğiniz bu eser, modern /
        
        
          post-modern sanat döneminde, İslamî sanat çizgisinden fire vermemek
        
        
          için efor sarf edenlerin ve bilhassa gençlerin, “İstiklal Marşı”nın kabulü-
        
        
          nün yaklaştığı şu günlerde, okunacaklar listesine eklemeleri gereken bir
        
        
          kitaptır “Akif’in Leylası”.
        
        
          Medeniyet seviyesinin en belirgin
        
        
          göstergelerinden birisi hiç şüphesiz
        
        
          kentlerdir. Yaşanılan kara parçası
        
        
          üzerinde topluluk oluşturan insanlar,
        
        
          fıtraten bir inanç ihtiyacı hissederler.
        
        
          İnançlarından ötürü de her topluluk
        
        
          kendine farklı kültürler oluşturur/geliş-
        
        
          tirir. Medeniyet göstergesi olan kentler
        
        
          de kültürlerin yansıması olarak doğar.
        
        
          Mesela; ‘ince düşünce’ denilince akla İs-
        
        
          
            Osmanlı Şehri
          
        
        
          Turgut Cansever
        
        
          Timaş Yayınları
        
        
          lam, bu düşünceyi somut olarak yansıtan İslamî mimari denilince de Osmanlı
        
        
          mimarisi hemen beliriverir akıllarda. Asırlarca insanları barış içinde yaşatan
        
        
          ve İslam’ın yumuşaklığını içinde barındıran Osmanlı, bunu mimarisinde de
        
        
          göstermiş, insanı ve de bittabi doğayı “Yaradandan ötürü” sevip, sıfır tah-
        
        
          ribatla şehirlerini oluşturmuştur. Osmanlı’nın sahip olduğu mimari zevki ve
        
        
          de asıl olması gerekenin onların yaptıkları olduğunu savunan mimar Turgut
        
        
          Cansever;  “benzeri çok az olan, müstesna bir kültür ürünü” Osmanlı Şehri’ni
        
        
          anlatmıştır okurlarına ve bu eserde Osmanlı’nın mimari üslupta göz önünde
        
        
          bulundurduğu şu tespitini belirtmiştir;   “Şehrin imajı; İslam kültürlerinde
        
        
          cennet tasavvurunun bir yansımasıdır.”. Mimar namzetlerinin, taklitle bir işin
        
        
          yapılamayacağının farkında olan mimarlarımızın ve Osmanlı’nın o kendine
        
        
          hayran bıraktıran samimiyetinin izlerini arayanlar için okunması gereken
        
        
          değerli eserlerdendir “Osmanlı Şehri”.
        
        
          Hanımlar, itibarlarıbakımındanAsr-ıSa-
        
        
          adet’tezirveyeoturtulmuş,Peygamber
        
        
          Efendimiz(sav)tarafındanadeta“kris-
        
        
          tale”benzetilmişeşref-imahlukatlardır.
        
        
          Yaratılmışlarınenşereflisiolmanınbittabi
        
        
          sorumluluklarıvebukategorideolmanın
        
        
          bazıkurallarıvardır. İslamdahanımlar için
        
        
          bukurallarısomuthalegetirip,dörtör-
        
        
          neğigelecekneslinönünesermiştir.Dört
        
        
          hanımarasındaPeygamberimiz(sav)ta-
        
        
          
            Aişe (r.a.)
          
        
        
          Sibel Eraslan
        
        
          Timaş Yayınları
        
        
          rafından;“Senikördüğümgibiseviyorum”düsturuylaanılanHz.Aişevalidemiz
        
        
          (r.a.),acabahangiözellikleresahiptide,sonPeygamber’in(sav)sevgisinevede
        
        
          saygısınabudenlimazharoldu,melekleronaselamdurdu,Müslümanlarınöğ-
        
        
          retmenioldu?MüminlerinannesiolankutlukadınınanlatıldığıAişe(r.a.),zamanın
        
        
          dipsizkuyularınadüşmemek içinuğraşan,hayatındurmakbilmeyendinamik-
        
        
          liğindebenliğiniunutanhanımlarına,SibelEraslantarafındanuzatılmışbirdal
        
        
          niteliğindeolup,hanımlıkkonusunda içindezulmetlerbarındıranlara;“bağlılık,
        
        
          fedaveaşk”üçlüsünühatırlatmayaniyetlenmişbireserdir.
        
        
          Bilim insanlarının hayatları, yaşam
        
        
          tarzları ve ortaya attıkları tez-
        
        
          ler, sordukları sorular, tezlerini ve
        
        
          sorularını oluşturan ortamlar, hep
        
        
          merak konusu olmuştur/olmaktadır.
        
        
          Bu insanların soruları her zaman
        
        
          aklın sınırlarını zorlayan sorulardan
        
        
          oluşmuş, inanan bilim insanları bu
        
        
          tür aklın sınırlarını zorlayan sorulara
        
        
          “gayb” olarak bakıp, gerisini Yara-
        
        
          
            Paradoks
          
        
        
          
            Bilimin En Büyük Dokuz Bilmecesi
          
        
        
          JimAl-Khalili
        
        
          Domingo Yayınevi
        
        
          tıcıya bırakmışlardır. İngiliz Kraliyet Akademisi tarafından madalya-
        
        
          landırılan Prof. Jim Al-Khalili de “Paradoks” adlı eserinde, bu soruların
        
        
          oluşumunu ve sonucunda bazen ortaya çıkan acı ama gerçek bir durum
        
        
          “paradoks”ları, görelilik kuramı ve Einstein’in kuantumundan hareketle
        
        
          anlatmıştır. Bilimle alakası çok az olanları dahi eğlenceli yanıyla kendi-
        
        
          sine çeken bu eser, fazlasıyla aklımızı kurcalayıp, beyin fırtınasına kapı
        
        
          aralamıştır. Ama bilimin girdiği en renkli haliyle, bu kurcalamadan zevk
        
        
          almamızı sağlamaya aday bir eserdir.
        
        
          me ry em olcay
        
        
          yesilay.org.tr
        
        
          54
        
        
          YESiLAY
        
        
          •
        
        
          Mart
        
        
          2014
        
        
          kültür sanat
        
        
          
            KİTAP