Ferdi Merter ile kurduk bu sahneyi. Yeşilay’a
        
        
          üye olmuştum. Ferdi de gelip üye oldu. Düşün-
        
        
          dük ne yapabiliriz diye. Ben oyuncuyum, Ferdi de
        
        
          oyuncu. “Hadi bir oyun yapalım” dedik. Bir tane
        
        
          oyun yaptık, olmadı. İkincisi de tutmadı. Bir türlü
        
        
          çıkartamadık sahneyi. Süt Kardeşler’i oynaya-
        
        
          lım dedim. Elimizde metin yoktu. “Ben yazarım”
        
        
          dedim. 5 yaşımdan beri izliyordum o oyunu zaten.
        
        
          Süt Kardeşler Türk tiyatrosunda en çok oynanmış
        
        
          oyundur. Çünkü çok güzel, çok güldüren bir oyun-
        
        
          dur. Babamlar her dönem bu oyunu da oynarlardı.
        
        
          Ben de izleye izleye demek ki kafamda yer etmiş,
        
        
          oturdum yazdım hepsini. Bu oyunu oynadık. Çok
        
        
          tuttu. Eminönü Halkevi’nde oynadık o zaman. Her
        
        
          oyunumuz da salon tıklım tıklım doluyordu. Böyle
        
        
          başladı Yeşil Sahne. Ben Yeşil Sahne’den ayrıldık-
        
        
          tan sonra Ferdi devam etti oraya.
        
        
          
            Peki, bu sahnede nasıl bir sitem vardı? Yeşilay’daki
          
        
        
          
            diğer gençler o tiyatroya dâhil olabiliyor muydu?
          
        
        
          Tabi… Yeşil Sahne için Yeşilay’a üye olan gençler arasın-
        
        
          dan seçiyorduk oyuncuları. Onlarla beraber oynuyor-
        
        
          duk ve hepsi gayet iyilerdi.
        
        
          
            Hatırladığınız başka isimler var mı Yeşil Sahne’de
          
        
        
          
            oynayan?
          
        
        
          Cüneyt Türel, İzzet Günay, Şener Şen de yer aldı
        
        
          o sahnede. Ama başka ismini hatırlayamadığım
        
        
          çok kişi geçti o sahneden. Cüneyt Türel’le birlik-
        
        
          te İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu’nda
        
        
          beraber çalıştık. O Yeşil Sahne’ye benden sonra
        
        
          gitti. Küçüktü çünkü biz Yeşil Sahne’deyken. Allah
        
        
          rahmet etsin, çok da iyi bir oyuncuydu.
        
        
          
            Yeşil Sahne’de oyuncu yetiştiriyor muydunuz peki?
          
        
        
          Yeşilay gençlerinden seçiyorduk zaten oyuncularımızı.
        
        
          Haliyle onları eğitiyorduk da. Güzel şeyler de çıkıyor-
        
        
          du ortaya. Şu da var; oyuncu yetiştirmek diye bir şey
        
        
          olmaz. Oyuncu ya vardır, ya yoktur.
        
        
          Yeşil Sahne’nin tekrar yeşermesini çok isterim. Toplu-
        
        
          ma çok faydalı bir cemiyetsiniz. Bu sahne ile gençleri
        
        
          daha da kendinize çekersiniz. Gençler daha da gönül-
        
        
          den bağlanır size.
        
        
          
            Oyunculuk hayatınızda birçok oyuncuyla aynı sahneyi
          
        
        
          
            paylaştınız. Siz de dahil olmak üzere bu isimler Türk
          
        
        
          
            toplumunun kalbinde yer etmiş kişiler. Tüm bu oyun-
          
        
        
          
            cularla birlikte olmak nasıl bir duyguydu?
          
        
        
          Ben 5 yaşında sinemaya, 6 yaşında tiyatroya başladım.
        
        
          O zaman İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Çocuk Tiyatro-
        
        
          su bölümü vardı. Orada oynayama başlamıştım. 1945
        
        
          yılında şehir tiyatrolarında Cyrano de Berjerak oy-
        
        
          nanacaktı. Bu oyunda Cahide Sonku, Süavi Tedu gibi
        
        
          isimler yer alıyordu. Yani şehir tiyatrolarının en büyük
        
        
          oyuncuları ordaydı. Ben bu kadar önemli oyuncuyla
        
        
          oyun sonrası selam veriyordum. O zamanlar küçük-
        
        
          tüm. O selamlama hazzını sonra fark ettim.  Onlarla
        
        
          beraber sahneye çıkmak çok farklı bir duyguydu.
        
        
          Sonra özel tiyatroya geçtim. Orda da ismini sayama-
        
        
          dığım çok iyi oyuncularla beraber çalıştım. Çok oyun
        
        
          geçti hayatımdan. Bana ustan kim diye soruyorlar.
        
        
          Benim ustam kim var mı ya! O kadar çok ustadan
        
        
          yetiştim ki hepsi benim ustam.
        
        
          
            Sinema olsun, dizi olsun; iyi bir senaryo olmadığı
          
        
        
          
            vakit düzgün bir şey de çıkmaz ortaya.
          
        
        
          yesilay.org.tr
        
        
          YESiLAY
        
        
          •
        
        
          Mart
        
        
          2014
        
        
          63