ESRAR İNSANI BİTİRİR
HİLAL-İ AHDAR
Hilal-i Ahdar, 13 Temmuz 1925,
C.1, No: 11-12, S.86
Hilal-i Ahdar Dergisi’nin 13 Temmuz 1925 tarihli nüshasında esrarın tarihçesinden yola
çıkılarak felakete varan sonuçları üzerinde duruluyor.
*Hilal-iAhdarYeşilayCemiyeti’nin ilk ismidir. Aynı zamanda1925
yılındanbuyanayayınlananYeşilayDergisi’neadını vermiştir.
1.SÜTUN
Esrar ticareti memnudur. Fakat buna rağmen
gizli olarak Mısır, İskenderiye, Suriye ve bir kı-
sım da İtalya ve Yunanistan’a sevk edilmektedir.
İzmir, Bursa, Afyonkarahisar’ında tütün tüccar-
larından bazıları bu ticareti de yapmakta iseler
de Afyon ve Bursa vilayetlerinde haşiş (esrar) ti-
caretiyle zengin olan taayyüş eden (geçinen) pek
çok kimseler vardır.
Haşiş ticareti yapanlar, mallarını muayyen bazı
şahıslara toz halinde satarlar. Piyasası 40-80
liraya kadar mütehavvildir. Bunları alanlar, ya
aynen İskenderiye piyasasına daha yüksek fiyat-
larla gönderirler veyahut da İstanbul, İzmir gibi
fazla istimal olunan şehirler perakendecilerine
satarlar. Her tüccarın perakendeci daimi müşte-
rileri vardır.
Perakendeciler bu tozu ısıtarak asıl herkesçe
malum olan esrarın şeklini verirler. Bu şekli ver-
mek için esrar bir bez içinde ya sıcakça bir küle
gömmek veyahut bir tava içerisinde bir müddet
ısıtmak icap eder. Bundan sonra macun haline
gelen esrarı ya parça halinde dirhemle satarlar
veyahut muayyen (lokum) şeklinde keserek dir-
hemini (20-40) kuruşa kadar satarlar.
Esrar, [ihvan] denilen esrarkeşlere veyahut es-
rarkeşlerin tavsiye ettikleri şahıslara hususi esrar
kahvehanelerinden verirler.
Esrar kahveleri, polisin gözünden uzak yer-
lerde, baskın vukuunda firar yolları tanzim
edilmiş adi işçi kahveleridir. İki kısımdan iba-
rettirler. Birinci kısımda alelumum müşteriler
oturur, kahve, çay içerler. İkinci oda da ise es-
rarkeşler keyif sürer, dalgalarını yaşatırlar. Bu
ikinci kısmın ortasında tencere
2.SÜTUN
şeklinde ve kabak denilen ve muhtelif tarzda
yapılan esrar nargilesi vardır. İçmek isteyenlere
miktar-ı kâfi konur ve çektirilir. Sonra etrafta
ot minderler, tahta kerevetler vardır. Dalgaya
düşenler onların üzerine uzanır ve tesemmüm
devirlerini geçirir. İstanbul ve İzmir’de bu gibi
kahveler pek çoktur. Bütün takayyüt ve takibe
rağmen, gizli teşkilatları sayesinde, yaşar. Her
kapatılana mukabil
Fotoğraf alt yazısı:
Her gün 3-4 dirhem esrar almak yüzünden ben-
liğini kaybeden bir hasta.
birkaç tane daha içebilmektedir. Hele son sene-
lerde halkın sefahate olan inhimak düşkünlüğü
bu zehrin istimalini de ziyadeleştirmiştir.
Esrar düşkünleri daha ziyade Galata, Tophane,
Çeşme Meydanı, Boğazkesen, Taksim Yeniçarşı,
Balıkpazarları civarı, Tahtakale, Sirkeci, Kasım-
paşa, Eyüp civarında bulunur, oralarda kahve-
haneleri de mevcuttur.
Esrar içenlere en ziyade bahriyeliler,
3.SÜTUN
şoförler, deniz amelesi, işsizler, külhanbey-
leri arasında tesadüf edilmektedir. Şehrimiz
şoförlerinden esrar kullanmayanlar pek az-
dır. Şoförlerin sebebiyet verdikleri otomobil
kazalarından kısm-ı azamına rakıdan ziyade
esrar sarhoşluğu sebep olmaktadır. Polis ve
hastaneler istatistiklerinde de bu haller nazara
çarpmaktadır. Fakat bu sanatlarda bulunan-
lar arasında esrar istimal edenlerle bunlardan
resmi istatistiklere geçenlerin yekûnu arasında
müthiş bir tezat vardır. Bilhassa İstanbul ve
İzmir’de bir adam şoför olsun da esrar kul-
lanmasın, bir gemici bahriyeli olsun da esrar
dumanının lezzetini tatmasın katiyen imkân-
sızdır.
Bunlardan maada, hapishane, kışla gibi da-
imi kapalı bir hayat geçirilen yerlerde de çok
kullanılır. Son derece de dikkatli bir taharriye
rağmen esrar, hapishanelerin daimi bir gıdası-
dır. Esrar içmeden hapishaneye girmiş bir genç
muhakkak esrarkeş olarak çıkar. Bu mesele çok
şayan-ı dikkattir.
İzmir, Bursa, Afyonkarahisar ahalisinden bir-
çokları tütün gibi esrara da alışıktırlar. Ora-
lardan gelen hastalar üzerinde yapılan ihsa-yi
tetkikattan yekûnu yüzde on beşi mütecaviz-
dir. Akliye ve asabiye müessesaatına fevkalade
hadd-i vakayi getirildiği nazarıdikkata alınır-
sa o havalide esrar istimalinin vüsatı hakkında
kısmen bir fikir çıkarılabilir. Üsküdar akliye ve
asabiye müessesesinin [339-40] senesi istatis-
tiklerinde saf esrar kısmı ile gelen hastaların
yekûnu yüzde (3-5)’i bulmaktadır.
Bundan dolayıdır ki Hilal-i Ahdar Cemiyeti
mensubiyeti ve taraftarları, bizim memleketi-
mizde, içki kadar esrarla da mücadele etmek
mecburiyetindedirler.
Hilal-İ Ahdar Arşivinden