![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0123.jpg)
Bu bir anlamda bağımlılık
sorunun yaş, cinsiyet,
kesim fark etmeksizin
karşımıza çıkabileceğini
gösteriyor, değil mi?
Bağımlılık hiçbir zaman dini,
dili, ırkı, ideolojiyi, dünya
görüşünü, yaşam tarzını
tanımıyor ve dinlemiyor. Her
cinsten insan bu uçuruma
düşebiliyor. O yüzden de
Yeşilaycılığı bir davranış
değişikliği, kendine özgü bir
yaşam tarzı olarak; sağlıklı
hayat, spor, güzel alışkanlıklarla
iç içe geçmiş halde görüyoruz.
Bunu Yeşilay’ın reklamlarında
rol alan sporcular, sanatçılar
çok iyi temsil ediyorlar. Faklı
backgroundlarda, farklı
tarzlardan gelen insanlar
gençlere rol model olmayı
şöyle tanımlamış oluyorlar;
zararlı alışkanlıklardan uzak
durmak, sağlıklı yaşamak
ve sağlıklı beslenmek, spor
yapmak. Bunların hepsini kendi
bünyelerinde toplayan modeller
çıkıyor ortaya, ki Yeşilaycılık
da böylece kendini bir şekilde
tamamlamış oluyor.
Bağımlılığa karşı en iyi
korunma yöntemi güçlü aile
ilişkisidir. Sizin eşinizle,
çocuklarınızla kurmuş
olduğunuz doğrularınız neler?
Ağır uyuşturucu bağımlılığı
olan ailelere veya sosyal
gruplara baktığınızda,
küçük yaşlardan itibaren
ailede ilgisizlik, şiddet,
parçalanmışlık ya da aşırı
yoksullukla karşılaşıyoruz.
Bu sonuncusu ailenin elinde
olmayan bir şey. Elbette her
fakir olan bağımlı olur anlamına
gelmiyor bu. Fakir de olsa,
zengin de olsa aile bireyleri
birbirine sevgi, saygı, şefkat ve
merhametle davranıyorlarsa,
ailede bu ortam varsa çocuklar
yaşında bir birey olduğu için
bir şey yapamıyorduk doğrusu.
Ben Yeşilaycı olup nargileyi
bıraktığımda kötü örnek
ortadan kalktığı için kısa bir
süre sonra onlar da heveslerini
bitirip nargileden uzaklaştılar.
“Büyük oğlum TV’de beni
görünce sigarayı bırakıyor”
Büyük oğlum bir gün
arkadaşlarıyla kafede oturuyor...
Televizyonda da ben çıkmışım.
Yeşilay’ı anlatıyorum. Arkadaşları
diyor ki, “Bak baban çıkmış
TV’de bağımlılıkları anlatıyor,
sen halen sigara içiyorsun.”
Oğlum da o anda sigarayı
bırakıyor. Bunlar içerden
örnekler. Yeşilay aidiyeti
insanı davranış değişikliğine
götürüyor. Yeşilaycılık bir kimlik
olarak insana yerleşiyor. Ben
bunu hissettim. Başkanlığını
ve yönetim kurulu üyeliğini
yaptıktan iki buçuk yıl sonra
başka görev nedeniyle bu
görevlerimden ayrılsam da
halen bir Yeşilaycı kimliğim
var. Sigara içen birisini görünce
müdahale etme ihtiyacı
hissediyorum. Bir yerde
bağımlılık meselesi açıldığında
ben hemen bilgi veren, çok
konuşan biri haline geliyorum.
Bir şekilde içime işlemiş bu
kimlik. Eskiden insanları
kategorize etmek için “Yeşilaycı
mısın?” denirdi. Şükür ki bugün
artık böyle olmadığını çok net
görüyoruz. Yeşilaycılık artık
belli bir muhafazakar kesimin
düşüncesi olmaktan çıktı,
sağlıklı bir hayatın simgesi,
temsilciliği haline geldi. Çok
değişik dünya görüşlerinden ve
dinlerden insanlar Yeşilaycılık
ideali içerisinde bir araya
gelebiliyorlar.
“Yeşilaycılık artık
sağlıklı bir hayatın
simgesi, temsilciliği
haline geldi. Çok değişik
dünya görüşlerinden ve
dinlerden insanlar
Yeşilay ideali içerisinde
bir araya gelebiliyorlar”
BAĞIMLILIK HİÇBİR ZAMAN
DİNİ, DİLİ, IRKI, İDEOLOJİYİ, DÜNYA
GÖRÜŞÜNÜ, YAŞAM TARZINI TANIMIYOR VE DİNLEMİYOR.
HER CİNSTEN İNSAN BU DURUMA DÜŞEBİLİYOR”
MAYIS 2017 123