

MUTLUBİR EVLİLİK İÇİN
Günümüzde kişilerin evlilik ilişkisinin
devamını sağlamak için eskisinden
daha fazla beceriye sahip olması
ve değişen bireylerin ihtiyaçlarına
cevap verebilmek için ilişkinin de
değişip gelişmesi gerekiyor. Eşlerin
karşılıklı olarak talep, istek, beklenti
ve ihtiyaçlarını bilmesi ve bunlara
göre hareket etmesi mutlu bir
evliliğin temelini oluşturuyor. Çiftler
arasında her dönemde anlaşmazlık
yaşanması kaçınılmaz, ancak çiftlerin
böyle durumlarda çok sinirli ve fevri
hareketlerden kaçınması ve karşı
tarafın böyle olması durumunda
yangına körükle gitmemesi gerekiyor.
Adeta tahterevalli gibi bir mantıkla
çiftlerden birisi sinirlendiğinde
diğerinin alttan alması; yapamıyorsa
kırıcı bir söz ve hareket sarf etmemesi
için ortamdan uzaklaşması gerekiyor.
Sorunun o an değil de daha sonra
soğukkanlı bir şekilde konuşularak
çözülmesi için ertelenmesi, ama asla
üstünün kapatılmaması gerekiyor.
Bu ilişkinin dengesi ve sağlıklı olarak
devamı için büyük önem taşıyor.
Çiftler tartışma sırasında ses
yükseltmek veya kötü sözler
söylemekten kaçınarak aradaki
saygıyı her zaman korumaya
çalışmalı. Bir evlilik için sevgi ne
kadar önemliyse saygının da o
denli önemli olduğunu akıldan
çıkarmamak gerekiyor. Eşlerden
birinin diğerinin yaptığı bir hareketi
tasvip etmemesi durumunda
onu bağırarak veya kötü sözlerle
eleştirmek yerine sıkıntısını uygun
bir dille anlatarak sağlıklı bir
tartışma ortamı yaratması doğru
olacaktır.
Eşlerin evliliklerde en fazla yaptığı
hataların başında eski defterleri
karıştırmak ve eski kızgınlık,
üzüntü veya hayal kırıklıklarını
tekrar gündeme getirmek geliyor.
Tartışılan konu ile ilgili veya ilgisiz
olarak eski konuları gündeme
getirmek sorunu daha da içinden
çıkılamaz bir hale getirmek
dışında bir işe yaramaz. Yaptığınız
hatalar için özür dilemekten de
kaçınmayın; bu size hiçbir şey
kaybettirmeyeceği gibi ilişkinizi
daha sağlam bir hale getirir.
Eşlerin yaptığı bir diğer hata ise
evliliği, her anı birlikte geçirmek
veya tüm aktiviteleri birlikte
yapmak olarak algılaması. Birisiyle
evlenmek demek, diğer tüm sosyal
ilişkilerden, arkadaşlıklardan veya
tek başına yapmaktan hoşlandığınız
şeyleri yapmaktan vazgeçmek
anlamına gelmiyor. Çiftlerin
birbirlerine arkadaşlarıyla zaman
geçirmesi, yalnız kalması veya
hoşlandığı diğer şeyleri yapması
için anlayış göstermesi mutlu bir
evlilik için büyük önem taşıyor.
Eşinizle yaşadığınız anlaşmazlık
ve sorunlarda empati kurmayı
ihmal etmeyin. Onu anlamak için
kendinizi onun yerine koymak
daha doğru ve sağlıklı düşünmenizi
sağlayacaktır.
sağlarken bireylerin de mutlu
olması; bunun için de eşlere görev
düşüyor. Yaşanılan en ufak bir
problemde evlilikten vazgeçmek
yerine kendi mutluluğundan taviz
vermeden sorunları çözmeye
yönelmek gerekiyor.
Kalabalık ve yakın akraba
ilişkilerinin yaşandığı toplumsal
anlayıştan daha kapalı olan çekirdek
aile kavramına dönüşen toplumsal
süreçte, bireyler yalnızlaşıyor ve
eşlerin birbirlerinden duygusal
talepleri de artıyor. Bu taleplere
daha rahat ve konforlu yaşam
beklentileri de eklenince bu
beklentilerin karşılanmadığı
noktada eşler birbirinden
uzaklaşıyor ve sorunlar yaşanmaya
başlıyor. Kişilerin yalnızlaştığı
toplumsal yapıda eşlerin birinden
beklediği aşk, arkadaşlık gibi
istekler tatmin edilmediğinde
evlilikler de kısa ömürlü oluyor.
Önceleri “Kol kırılır yen içinde
kalır” anlayışıyla hiçbir sorunu
dışarıya dahi yansıtmadan sonuna
dek sürdürülen evlilikler bugün
herhangi bir sorun yaşandığında
çözüme odaklanmak yerine
sonlandırılıyor.
“Adeta tahterevalli gibi
bir mantıkla çiftlerden
birisi sinirlendiğinde
diğerinin alttan alması;
yapamıyorsa kırıcı bir
söz ve hareket
yapmamak için
ortamdan uzaklaşması
gerekiyor.”
Eşlerin evliliklerde en fazla yaptığı hataların başında
eski defterleri karıştırmak ve eski kızgınlık, üzüntü
veya hayal kırıklıklarını tekrar gündeme getirmek
geliyor. Tartışılan konu ile ilgili veya ilgisiz olarak
eski konuları gündeme getirmek sorunu daha da içinden çıkılamaz bir
hale getirmek dışında bir işe yaramıyor.
ŞUBAT 2018 43