Background Image
Previous Page  10 / 52 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 10 / 52 Next Page
Page Background

dosya

dönmemizin en kısa ve etkin

yolu bir aşının geliştirilmesi. Aşı

bulunmadığı takdirde de ilerleyen

günlerde kısıtlamalar gevşeyecek

ama insanlar 1,5 metreden yakın

oturmaya, konuşmaya korkacaklar.

Yani birçok kısıtlamayı da devam

ettirerek yaşamak zorunda

kalacağız.

Bir yandan iyileşen vaka

artışlarında da güzel rakamlar

görüyoruz. Bu Türkiye için umut

verici değil mi?

Bunlar erken rakamlar oldukları

için aslında, iyileşme vakaları düşük

henüz. Bu işin sonunda dönüp

baktığımızda yüzde 95'in iyileştiğini

göreceğiz zaten. Mesela Çin'e ya da

Güney Kore’ye dönüp bakarsanız

orada ölen sayısı var ama iyileşen

sayısı onun katlarca üzerinde. Salgın

hâlâ devam ettiği için o rakamlar

henüz daha küçük. Dikkat ederseniz

her gün biraz daha artıyor ve gittikçe

artacak. Sonunda da dediğim gibi

olacak.

Bu durum “Bu salgın çok

tehlikeli yapacak çok bir şey yok.”

tezini çürütüyor mu? Aslında

iyi tedavi edilip bakıldığında

iyileşiyor insanlar. Belki kendi

bağışıklıklarının da etkisi büyük

ama tedavi de etkili…

Henüz bu ilaçlar etkili mi, değil

mi net bilinmiyor; ama yoğun

bakım ihtiyacı hisseden insanlara,

yoğun bakım tedavisi verebilmemiz

çok önemli. Olayın en büyük kilit

noktası o. Yani kendi solunumunu

yapamayacak hale gelen bir insanı

solunum cihazına bağlamak ve

gerekli bakımı sağlamak. Türkiye’nin

buradaki en büyük şansı o. Şu anda

yoğun bakım yatağı, solunum

cihazı sayısı, yetişmiş yoğun bakım

hekimi ve hemşiresi sayısıyla

birlikte çok olağan dışı bir durumla

karşılaşmadığımız sürece sıkıntıya

girmeyeceğiz gibi görünüyor.

İtalya ve İspanya da başta kötü

gitmiyordu, ölüm oranları yüzde

4’ler civarındaydı. Ne zaman ki

yoğun bakımları doldu ve yoğun

bakım ihtiyacı hisseden hastaları

Mesela SARS, 2002’nin sonunda

başlıyor ve aşı bulunmaya çalışılıyor.

Ama etkin bir aşı bulunamıyor. Bir

aşı bulunamadan, denenemeden

virüs mutasyona uğruyor ve salgın

kendini bitiriyor. Sonrasında

Ortadoğu’da çıkan, Arabistan’da

deve yolu ile bulaşan salgında, sekiz

sene geçmesine rağmen hâlâ etkin

bir tedavi bulunabilmiş değil. Bu

virüsle ilgili bir aşının bulunacağı da

garanti değil. Aşı bulunmaz ve virüs

mutasyona uğramazsa salgını ancak

baskılayarak önleyeceğiz. Örneğin,

Türkiye nüfusunun sadece yüzde

5’i bağışık hale gelecek, geri kalan

insanlar enfeksiyona açık olacak.

Virüs yeniden geldiğinde salgın

başlama korkusuyla yaşayacağız.

Bu salgın dünyada bitene kadar

sınırlarımızı çok açamayacağız,

bu bütün dünya için böyle. Aşı

çıktığında ve yapabildiğimiz

kadar çok insana yaptığımızda da

virüs artık bulaşamayacak hale

gelecek. Bağışıklık kazanan insan

çoğaldığında virüs tehlikesi ortadan

kalkacak. Aşının çok önemi var

burada. Dualarımız aşının bulunması

ve işin kökten çözülmesi yönünde.

Hayat düzenimiz bir süre daha

kontrollü devam edecek öyle

değil mi?

Tabii. Önceki günlerimize

bulaşıcılık da öldürücülük de çok

daha düşük. Virüsün yayılması çok

hızlı oldu ama İspanyol gribinin

çıktığı dönemde uçak bile yoktu.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında böyle

uluslararası seyahatler yoktu ve ona

rağmen 3 ay içerisinde tümdünyaya

yayıldı. Değişik kaynaklarda rakamlar

değişiyor ama ortalama 100milyon

civarında insan ölüyor. Yani bulaşıcılığı

da öldürücülüğü de çok yüksek. Daha

sonra olan iki büyük grip salgınında,

biri 1957 Asya gribi oluyor. Orada 3,5

milyon insan ölüyor. Ondan sonra

1968’de Hong Kong gribi oluyor ve 1,5

milyon insan ölüyor. Tabii bunlarla

kıyasladığımız zaman koronavirüs,

influenza virüsü kadar salgını çok

ağır ve büyük öldürücülüğe neden

olmuyor aslında. Ama şu an bunu

yaşayan insanların, geçmişteki virüsler

hakkında bilgisi olmadığı için onların

yaşadığı en büyük salgın denilebilir

belki buna. Bakterilerden kaynaklanan

hastalıklar genellikle antibiyotiklerle

çözülebiliyor. Ama virüslerde öyle

değil, onları önleyebilen ilaç sayısı

çok az. Onlar da sadece grip ve uçuk

virüslerinde etkililer. Koronavirüslerde

etkin bir tedavi gösterilemedi zaten.

Bugüne kadar hep bir şekilde

yardımcı ilaçlar bulunmuş, çoğu

için aşı da bulunmuş. Covid-19 için

çalışmalar ne durumda?

“Günlük vaka sayısı,

sizin salgını

önlemede ne kadar

başarılı olduğunuzu

gösteriyor. Günlük

ölüm sayısı da sizin

bu hastalığa

yakalananlara ne

kadar iyi tedavi

hizmeti yaptığınızı

gösteriyor. Hastalara

verdiğimiz hizmete

bakılırsa, burada

görünen şu ki biz çok

iyi durumdayız.”

Sigaranın akciğerde bıraktığı etkiler hemen

1-2 günde gitmez, zaman alır; ama sigarayı

bırakmış insanla sigara içmeye devam eden

insan arasında tabii ki fark var. Sigarayı

bırakmış olmak riski düşürmek demektir.

Yeşilay

10

"EVDE İYİ VE SAĞLIKLI YAŞAM"