Yeşilay Dergisi-Nisan-2013-Yeme-İçme Bağımlılığı - page 62

60
Bir filmi izlemeye karar vermem için önce
fragmandan etkilenmem gerekir. “Beni izle-
melisin, yoksa çok şey kaçırırsın!” mesajını
vermelidir. İşte bu filmin fragmanında tam
da bu şekilde oldu. Mesajı aldım ve “bir an
önce bu filmi izlemeliyim” dedim. Filme dair
bazı kötü yorumlara da kulaklarımı tıkadım
ve kalbimin sesini dinleyerek oturdum kol-
tuğuma. Heyecanlıydım. Evet
1940’lı yıllarda, Zonguldak’ta
maden ocağında buluyorum
kendimi. Meğer o dönemde mü-
kellef yasası ile köylüler maden
ocaklarında çalıştırılmış. Belge-
sel gerçekliğinde verilmiş o dö-
nemin fotoğrafı. Sonra karşımıza
iki genç şair çıkıveriyor; Muzaf-
fer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur.
Bu iki şairin gerçek hayatta o
yıllarda yaşadıklarını bu film-
le öğreniyorum. Bu film adla-
rı unutulmuş ya da dönemlerin-
de değerleri bilinememiş iki şairi gün yüzü-
ne çıkarttığı için bile bütün övgüleri hak edi-
yor doğrusu. Muzaffer ve Rüştü şiirin büyü-
sünün ortak paydasında buluşmuş iki dost-
tur. Filmin sonunda bu dostluğa atıfta bulu-
narak, “Vay bee! Yokluğun tavan yaptığı, ba-
tıya meyillerin artıp sınıfsal bir ortamın oluş-
tuğu o zamanda şiirin bir araya getirdiği mu-
azzam bir dostluk! Müthiş!” dedim. Yazdık-
ları şiirlerin o dönemin edebiyat dergisi olan
Varlık’ta yayınlanmasını heyecanlı bir şekil-
de isterler. Dergide şiirlerinin yayınlandığı-
nı gördüklerinde ise sevinçleri öyle içtendir ki
dünyanın en mutlu iki insanı dersiniz. O an
sizin dünyanızı da şiirin büyüsü sarmıştır ar-
tık. Kelebeğin Rüyası şiirsizleri şiire getirecek
kadar iddialı bir film ve yine övgüyü hak edi-
yor bence.
İki şair de şiirin en güzel bahanesinin
aşk olduğuna inanır. Şiirin bahanesi olarak
da karşımıza şehre yeni gelen Suzan çıkıve-
rir. Muzaffer ve Rüştü aynı anda vurulurlar
Suzan’a. İddiaya bile girerler. Eğer kız şiirden
anlıyorsa Muzaffer’i seçecektir anlamıyor-
sa da Rüştü’nün olsun. Şiiri olmayan bir aşkı
da Muzaffer napsın ki? O anda bir dostlu-
ğun sanki bir kız yüzünden bozulacağı dü-
şüncesi alıyor insanı ister istemez. Ama hiç
de öyle olmuyor. İşte Yılmaz Erdoğan bu fil-
min ana temasına şiir ve dostluğu öyle güzel
yerleştirmiş ki klişeleşmiş bir aşk üçgeniyle
muhatap olmuyoruz çok şükür. Yokluk, mü-
cadele içinde yaşanılan hayat, şiir ile renk-
leniyor adeta. Bir de renklerin kan kırmızı-
sı var ki kurtulmak ne mümkün! İki genç
şair veremdir. Tedavisinin o dönemlerde
çok zor olduğu ve belli sayılarda hasta alabi-
len Heybeliada’da bulunan sanatoryuma gi-
debilmek de bir şans meselesidir. Rüştü’ye
bir şekilde sıra gelir ve tedavi için İstanbul’a
gider. Çok sevdikleri şair ve aynı zaman-
da edebiyat öğretmeni olan Behçet Necati-
gil Muzaffer’in de sanatoryumda tedavi gö-
rebilmesi için her şeyi göze alarak İstanbul’a
KELEBEĞİNRÜYASI
TÜR
:
DRAM,BİYOGRAFİ,TARİHİ
YÖNETMEN:
YILMAZERDOĞAN
OYUNCULAR:
KIVANÇTATLITUĞ,
MERTFIRAT,FARAHZEYNEP
ABDULLAH,YILMAZERDOĞAN
AYIN
FILMI
esra önal
Sinema
“Belki bir kelebek o kadar
memnun ki rüyasından, Uyanmak
istemiyor uykusundan”
1...,52,53,54,55,56,57,58,59,60,61 63,64,65,66,67,68,69,70,71,72,...76
Powered by FlippingBook