Yeşilay Dergisi-Nisan-2013-Yeme-İçme Bağımlılığı - page 56

54
Kitap
Baktığımız bir resim, ya da bir afiş bize gör-
mediğimiz mesajlar verebilir mi? Dinledi-
ğimiz bir müzik, izlediğimiz bir film ya da
okuduğumuz bir makale, tahmin edemeye-
ceğimiz birçok şeyi, zihnimize gönderebi-
lir mi? O anda bilinçaltımıza karşı bir saldı-
rı gerçekleşmiş olabilir mi? Göz gerçekten
gördüğüne mi inanır? Peki ya gözümüz sa-
dece bize lazım olanları gösteriyorsa, seçici
davranıyor ve işimize yaramayanları bilin-
çaltımıza gönderiyorsa…
O halde gördüğümüz her
görüntünün, sadece bir an-
lık dahi olsa, bir yerlerde daha
sonra karşımıza çıkabileceği-
ni hiç düşündünüz mü? İnsa-
nın en hassas ve en savunma-
sız yeri olan bilinçaltına gön-
derilen her bir çizim, görüntü,
ses ya da imge orada öylesine
kalmıyor. Bir süre sonra bilinci
tetiklemeye başlıyor ve davra-
nışlara dönüşüyor.
Bu çok büyük bir savaş as-
lında. İnsanın en savunmasız
yerinden başlatılan gerçek bir
psikolojik savaştır bu…Bütün bir insanlığa
açılmış büyük bir savaştır bilinçaltına sa-
hip olmak. İşte bu amaçla başta çizgi film-
ler olmak üzere, müzik, sinema, bilgisayar
oyunları ve reklam sektöründe “Sublimi-
nal” yani gizli telkinlerle bilinçaltını yön-
lendirmeyi hedefleyen çok büyük bir tehdit
var. Üstelik hiç tereddüt etmeden uygulu-
yorlar. Bilinçli bir toplum, bilinçli bir anne-
baba ve bilinçli olan her insan, artık televiz-
yonun düğmesini açmaya korkuyor.
Neden? Çocuğuyla birlikte sadece bir
saat herhangi bir çizgi film izleyen her
ebeveyn çocuğunu korumak için, izledi-
ği çizgi filmi değiştiriyor, engelliyor, mü-
dahale etme ihtiyacı hissediyor.
Çizgi filmlerde sıklıkla kullanılan, sa-
tanizm, siyonizm, masonluk sembolleri ile
şiddet, cinsellik, sihir ve büyü temaları ço-
cuklarımızın bilinçaltlarını esir alıyor.
Maalesef çocuklarımız, kendi hayatları-
nın kahramanı değil; başkalarının kurgu-
ladıkları bir hayatın kuklası oluyor…Ama
bunu kimse bilmiyor…Bu adamlar zaten
açıktan açığa bu işi yapıyorlar. Filmlerle, di-
zilerle, reklamlarla her türlü mesajı veri-
yorlar. Buna rağmen neden böyle gizli me-
sajlarla, bilinçaltı ile uğra¬şıyorlar? Çün-
kü gördüğümüzde bu kadar etkili olmuyor.
Kişi bilinçli bir duruş ile gördüklerini ve
duyduklarını kabul ya da reddediyor…
Peki, öyle bir şey ki onu görmüyor,
duymuyor ve hissedemiyo¬ruz yani bi-
zim algı frekanslarımızın tamamen altın-
da ya da üstünde. Böyle bir şeyi kabul ya
da reddetme gibi bir şansımız yok!
Subliminal telkinlerin ve 25. karenin te-
mel mantığı bu! Verilmek istenen mesaj, in-
san bilincine değil; bilinçaltına gönderilme-
lidir. Bilinçaltı ise insanın en savunmasız
yanıdır. Bir insanın bilinçaltına girdikten
sonra, fethetmeniz gereken başka hiçbir şey
yoktur. Kale içten kuşatıldığında, kendili-
ğinden düşer… İşte böyle bir kitap çalışma-
sı ile okuyucularına seslenen yazar, bu ese-
rinde başta masum yavrularımız için hazır-
lanan çizgi filmler olmak üzere, dizi, sine-
ma, reklam, müzik ve bilgisayar oyunların-
da subliminal mesajlar ile bilinçaltına neler
yerleştirildiğini delilleri ile ortaya koyuyor.
Bilinçaltı ve bilinçaltının tehlikeleri-
ni fark ettiği günden itibaren konuyla ilgi-
li yaptığı çalışmalar, seminerler ve “Bilinç-
li Toplum” adlı televizyon programları ile
bu tehdidi gözler önüne seren İdris Bilen’in
beklenen kitabı okuyucuları ile buluşuyor.
Bilinçaltınız elimizde
Betül Olcay
İDRİS BİLEN
BilsamYayınları
1...,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55 57,58,59,60,61,62,63,64,65,66,...76
Powered by FlippingBook