

birinci sırada yer alıyor. Üretilen
üzümün yaklaşık % 63’ü
çekirdekli, % 37’si ise çekirdeksiz
üzümlerden oluşuyor.
ÜZÜM SAĞLIĞIMIZA
NASIL İYİ GELİR?
Üzüm tam anlamıyla bir süper
meyve, bir şifa kaynağı, bir hastalık
düşmanı, bir yaşam dostu! Yani
anlayacağınız bol bol tüketmemiz
gereken meyvelerin başında
geliyor. Bol miktarda C, K, A, E
ve B6 vitaminleri ile potasyum,
bakır, manganez, demir, kalsiyum
ve selenyum mineralleri içeriyor.
Ama üzümün sahip olduğu en
değerli besin ögesi, son yıllarda
antioksidanlar üzerine yapılan
araştırmaların artmasıyla ön plana
çıkan resveratrol ve flavonoid
maddeleri. Özellikle kırmızı ve
koyu renk üzümlerde bulunan bu
maddeler, iltihap önleme, hücreleri
yenileme ve kanda bulunan zararlı
kimyasal maddeleri yok etme gibi
üstün özellikleriyle dikkat çekiyor.
Resveratrol ve flavonoidlerin
kanseri önleyici ve kalp sağlığını
koruyucu olduğunu gösteren
birçok bulgu var.
Tam mevsiminde taze meyve
olarak, diğer aylarda ise pekmez,
pestil, şıra, sirke ve kuru üzüm
olarak tüketmek kendimize
yapabileceğimiz en büyük
güzelliklerden biri. Bazı bölgelerde
reçel ve turşu olarak tüketilen
üzüm, tıpkı ahududu ve böğürtlen
gibi, tatlı yapımında da oldukça sık
tercih ediliyor. Sağlıklı bir besin
olması nedeniyle son zamanlarda
üzüm çekirdeği yağının
yemeklerde kullanımı da giderek
artıyor.
Tam mevsiminde taze
meyve olarak, diğer
aylarda ise pekmez,
pestil, şıra, sirke ve kuru
üzüm olarak tüketmek
kendimize
yapabileceğimiz en büyük
güzelliklerden biri.
Serbest radikallere karşı savaşmasının yanı sıra sigara, alkol gibi
maddelerin vücudumuzda yapmış olduğu kötü etkiyi azaltıyor.
Kan yaparak kansızlığı önlüyor, kanı temizliyor.
Cildin yaşlanmasını geciktiriyor. Bugün piyasadaki birçok kremin
içeriğinde üzümbulunuyor.
Beyin hücrelerini besliyor.
Böbrek ve bağırsakların çalışmasını kolaylaştırıyor.
Kötü kolesterolle mücadele ederek kalp damarlarını tıkanmasını
önlüyor, kalp krizi riskini azaltıyor.
İçerdiğiyüksekorandakipotasyum,ödemazaltıcıözelliğindendolayı
yüksek tansiyonun düşürülmesinde yardımcı oluyor.
Kurusunu, şırasını, pekmezini, pestil ve sucuğunu ve yerel kültürler
içinde daha farklı tüketim biçimlerini ve sofralarımızda taze taze yer
alışını, hepsini, evet hepsini yan yana getirip topladığımızda ortaya
çıkan sonuç, üzüm bize doğanın en büyük hediyelerinden biridir! Ve
dişlerimizinarasında ezerek tadına varacağımız her bir tanesiyle üzüm,
içinde saklı haz ve lezzeti bizden esirgemeyecektir.
Bu da soru mu demeyin! Çoğu
kişi üzümün, çeşitlerine göre, önce
kabuğundan, sonra çekirdeklerinden
rahatsızlık duyar. Çoğunluğun ideal
üzümü, minik taneli çekirdeksiz
(Sultaniye) üzümdür. Bu tercih,
kalın kabuğu sayesinde, kendi haline
bırakıldığındabilekışakadardayanacak
kalınkabukluMüşküle’yi,çekirdeğininiriliğinerağmendamaktabıraktığı
rayihasını başkahiçbirindebulamayacağımızÇavuş’u, yaz sonunda şöyle
bir görünüp kaybolan Ketengöynek’i (Yapıncak), kara üzümün en âlâsı
Öküzgözü’nü, pembecik derisiyle Horoztaşağı’nı yok saymak demektir.
Talebe göre pazara sunulan bu çeşitlerin her birinin kendine özgü tadı,
ancak yerken ortaya çıkar. Üzümü, derisinin kalınlığına, çekirdeğinin
iriliğine rağmen yemek gerekir. Her bir taneyi, yavaş yavaş, dişlerimizin
arasındaiyiceezipçiğneyerek,üzümünderisindeveçekirdeğindesakladığı
kokuyu damağımızda hissederek yemek gerekir. Siz siz olun, üzümün
çekirdeğini bütün bütüne yutmayın. Hele ağzınızdan çıkartıp bir kenara
atmayı hiç düşünmeyin. Dünyanın en büyük kozmetik markalarının
önemlihammaddelerindenbirininüzümçekirdeğiolduğunuunutmayın.
BELLİ BAŞLI FAYDALARINI
KISACAŞÖYLESIRALAYABİLİRİZ:
ÜZÜMÜNASILYEMELİ?
yaşam
Yeşilay
48