Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  14 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 14 / 84 Next Page
Page Background

dosya

“HAYIR” DİYEBİLMEK ÇOK

ÖNEMLİ

Dinçer, akran baskısı ya da

olumsuz olay ve olgu karşısında

reçetemsi yönlendirmeler

yapmanın çok mümkün

olmadığını söylüyor: “Her

durumun kendine has bir yapısı

vardır. Her durum çocuk ya da

gencin bireysel özelliklerinden

içinde bulunduğu sosyal

koşullara kadar pek çok faktör

göz önünde bulundurularak ele

alınmalı. Bununla birlikte yapılan

baskısına karşı koymanın önüne

geçen önemli bir risk faktörü.

Aile aracılığıyla çocuklarının

kendilerine olan güvenlerini

arttıracak farklı yollar bulmak

önemli.”

EBEVEYNLER NASIL

YARDIMCI OLABİLİR?

Dr. Dinçer bu soruya şöyle yanıt

veriyor: “Ebeveynler çocuklarına

açık ya da örtülü yollarla negatif

akran baskısına karşı koyabilme

gücü aşılayabilirler. Söz gelimi,

çocuğuna erken yaşlardan itibaren

‘Arkadaşların bir şeyin iyi ve doğru

olduğunu söylediğinde, bu onun

gerçekten iyi ve doğru olduğu

anlamına gelmez. Doğruluğundan

emin olduğun durumlar söz

konusu olduğunda, arkadaşlarına

rağmen kendi fikirlerinin peşinden

gidebilmelisin. Kalabalığa karşı

kendini ifade edebilmeli ve

hedeflerinin izini sürebilmelisin.

Eğer biri senin sen olduğun için

zayıf olduğunu düşünüyorsa ya

da sana kendini olduğundan zayıf

hissettiriyorsa ona hayatında yer

vermek zorunda değilsin’ mesajını

veren ve onu, kendi kararlarının

sorumluluğunu alabilecek şekilde

yetiştiren ebeveynler, negatif akran

baskısının önüne geçecek ilk adımı

atmış olur. Bu tür mesajlar hem

çocuğun özgüvenini pekiştirip

kendisini değerli hissetmesini

sağlar hem de tehlikeli bulduğu

durumlarda uyma ya da itaat yerine

sorgulama ve reddetme becerilerini

kullanabilmesine yardımcı olur.

Bu tür mesajlar çocuk ve gençlerin

arkadaşlarını dinlese de karar alırken

kendi iç sesine kulak vermesine

katkıda bulunur. Çocuklarına erken

yaşlardan itibaren her konuda açık

kapı bırakan ve onu baskı altında

hissettiği durumları paylaşmaya

teşvik eden ebeveynler akran

baskısı konusunda çocuklarına

oldukça yardımcı olur. Ebeveynlerin

çocuklarının yakın arkadaşlarını

ve temas halinde olduğu diğer

arkadaşlarını tanıyor olması ve

öğretmen ve okul yöneticileriyle

iletişim içinde olması da önemlidir.”

araştırmalar özellikle riskli

davranışları olmayan iyi bir yakın

arkadaşın, zarara dönük akran

baskısına karşı koyabilmede

önemli bir koruyucu faktör

olduğunu gösteriyor. Özellikle

‘hayır diyebilme’ becerisine

sahip bir arkadaş, çocuk ya

da gencin akran baskısına

direnmesine yardımcı olabilir.

Olumlu özellikleriyle öne çıkan

ve güçlü bir sosyal destek unsuru

olan yakın arkadaş edinmek

akran baskısıyla başa çıkma

konusunda yardımcı olabilir.

Böyle bir arkadaşı yoksa destek

alınabilecek yeni bir sosyal ağ,

yeni ve pozitif yönleriyle dikkat

çeken arkadaş çevresi yaratmak

faydalı olabilir. Örneğin, bir okul

kulübüne katılmak ya da bir

spor takımına, koroya girmek

yeni bir grubun parçası olmayı

sağlayabilir.”

Çocuğun akran baskısına

karşı durabilmesinde yardımı

dokunacak bir diğer önemli

unsur da aile. Dr. Dinçer’e

göre, “Aile gerek akran baskısı

konusunda rol model oluşu

gerekse sunduğu güçlü

ilişkisel bağlarla çocuğun

'hayır diyebilme' becerisini

geliştirir. Çocuk ya da genç

hangi davranışların ebeveynleri

tarafından kabul gördüğünü

hangilerinin görmediğini ve

bunların dayanak noktalarını

bilir; böylece akranlarının

dayattığı negatif düşünce ve

davranış kalıpları yerine bunları

esas alabilir. Güncel araştırmalar

çocuk ve gençlerin davranışları

üzerinde ebeveyn etkisinin

akran etkisinden daha yüksek

olduğunu ortaya koyuyor. Benzer

şekilde kardeşler, kuzenler de

akran baskısına karşı koymada

çocuk ve gençler açısından

koruyucu bir faktör. Ailevi bağlar

çocuğun kendini güvende ve

değerli hissetmesini sağlayarak

negatif akran etkisinin çocuğun

/ gencin benliğine nüfuz

etmesini asgariye indirebiliyor.

Düşük özgüven negatif akran

Birçok araştırma,

akran baskısı

konusunda en kırılgan

dönemin 10-14 yaş

aralığına rastladığını ve etkisinin yaş

ilerledikçe (18 yaşa doğru) giderek

azaldığını gösteriyor.

Yeşilay

14

AKRAN BASKISINA AİLE KALKANI