

150 MİLYONÖĞRENCİ MARUZ
KALIYOR
Dr. Dinçer, “UNICEF’e göre
dünyada 13-15 yaşlarındaki
öğrencilerin yarısı (yaklaşık
150 milyon öğrenci) okulda ve
okul çevresinde akran şiddetine
maruz kalıyor. Sizce bu ne ifade
ediyor?” sorusunu şöyle cevaplıyor:
“UNICEF tarafından ortaya konulan
rakamlar, akran zorbalığının
ne kadar yaygın olduğunu ve
bu konuda önleyici psikolojik
hizmetlere ne kadar ihtiyaç
olduğunu gösteriyor. Söz konusu
rakamlar aynı zamanda eğitim
ortamlarının çocuk ve gençlere
‘güvenli bir alan’ sunmada yetersiz
kaldığını ve okullarda çalışan
psikolojik sağlık profesyonellerinin
takım çalışması halinde
(öğretmenler, okul yöneticileri,
veliler vb. ile işbirliği içinde) bu
meselenin üzerine daha fazla
eğilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Daha güçlü adımların atılması için
yalnızca tekil kişi ve kurumların
çabaları yeterli olmaz, eğitim
alanındaki karar alıcıların, politika
yapıcıların uygulamaya koyacağı
ulusal eğitim politikalarının da bu
konuya hassasiyetle yaklaşması
gerekir.”
yetişkinler olarak bizi pasif ve boyun
eğen konuma getirmesine izin
vermemektir. Bunun yerine karar
alırken kendi değerler sisteminin
farkında olan, eleştirel bir şekilde
sorgulayan ve aldığı kararların
sorumluluğunu taşıyan aktif birer
özne olarak akran grupları içinde
yer almak önemlidir. Bunun için
de ebeveyn ve diğer yetişkinlere
düşen asli görev, çocuk ve
gençlerin başkalarından kabul ve
takdir görmek için kendi değerler
sisteminden taviz vermeyeceği aile
ve okul iklimleri yaratmaktır.”
DİJİTALLEŞEN ZORBALIK
Çocuk ve gençler, içinde
yaşadığımız dijital çağın hem
teknolojiyle en fazla temas halinde
olan hem de zararlarından
etkilenmeye en açık olan naif
gruplarından biri. Ev ve okul içinde
internete erişimleri çok kolay
olduğundan dijital zorbalığın her
türüne muhatap olmaları mümkün.
Bu nedenle Dr. Dinçer ebeveyn ve
diğer yetişkinlerin çocuk ve gençlerle
internetle ilgili her şeyi doğal şekilde
konuşabilecekleri yakın bir ilişki
kurmalarını öneriyor.
“Akran etkisi, insan gelişiminin
doğal ve yadsınamaz bir parçasıdır”
diyen Dinçer, bireysel değerlerin
önemine de değiniyor: “Elbette
önem verdiğimiz ya da birlikte
yaşadığımız insanların üzerimizde
etkisi olacaktır. Önemli olan
bu etkinin çocuk, genç ya da
Dr. Duygu Dinçer, 2006 yılında İstanbul
Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik
Danışmanlık (ana dal) ve İngilizce
Öğretmenliği (yan dal) programlarından
mezun oldu. İlk yüksek lisansını 2009
yılında Genelkurmay Başkanlığı Harp
Akademileri Komutanlığı Stratejik
Araştırmalar Enstitüsü’nde tamamladı.
Ardından Hacettepe Üniversitesi’nde
Sosyal Psikoloji alanında ikinci yüksek
lisansına başladı. Eğitiminin ikinci
döneminde Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ne araştırma görevlisi olarak atandı
ve yüksek lisansını bu üniversitede tamamladı. Tez döneminde
YÖK Yüksek Lisans Araştırma Bursu ile Leuven Üniversitesi’nde
(Belçika) misafir araştırmacı olarak görev yaptı. Üçüncü yüksek
lisansını ise İstanbul Üniversitesi’nde Kadın Çalışmaları alanında
tamamladı. Doktora derecesini 2017 yılında Marmara Üniversitesi
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’ndan alan
Dinçer, bu süreçte TÜBİTAK Doktora Sırası Araştırma Bursu
ile misafir araştırmacı olarak California Üniversitesi, Berkeley’de
(ABD) görev yaptı.
DR. DUYGUDİNÇERKİMDİR?
EYLÜL 2019 15