

belirtiler ortaya çıkardığını söyleyen
Atalay, “Fakat depresyonda yastan
farklı olarak bu belirtilere ek
olarak kendini suçlama, kendini
değersizleştirme ve benlik saygısında
azalma da görülür. Yas sürecinin
ardından depresyon belirtilerinin
ortaya çıkması durumunda bireyin
psikolojik ve/veya psikiyatrik destek
alması günlük yaşantısını işlevsel
sürdürmesi açısından önemlidir.”
diyor.
SEVDİKLERİMİZİ KAYBETME
KORKUSUBAŞLAYABİLİR
Hepimiz zaman zaman
sevdiklerimizi kaybetmeye yönelik
korku ve endişe duyabiliyoruz.
Etrafta tanık olunan kayıpların da
bu kaygıyı harekete geçirebildiğini
belirten Atalay, “Kişinin sevdiklerini
kaybetmeye yönelik korkusu çok
fazla yoğunlaşmışsa, sürekli olarak
düşündüğü, yoğun duygular
yaşadığı, baş edemediği bir hale
gelmişse o zaman bir psikologdan
destek alması gerekebilir.” diyor.
Kayıp ve kaybın ardından duyulan
yasın olağan süreçler olduğunu
vurgulayan Atalay, bu süreci yaşayan
bir yakınımıza onun duygularını
rahatça ifade edebileceği bir ortam
sağlamamız gerektiğinin altını
çiziyor. Bu duyguları yaşarken kişiyi
yargılamamaya özen gösterip, onu
anlamaya çalıştığımızı ve ihtiyaç
duyduğunda yanında olduğumuzu
hissettirerek destek olabileceğimizi
belirtiyor.
ÇOCUKLARAÖLÜMNASIL
ANLATILMALI?
Çocuklar ölüm karşısında
yetişkinlerden farklı tepkiler
gösterebiliyor. Çocukların yas
sürecini sağlıklı atlatması için
öneriler sıralayan Atalay, “Çocuklar
bağlandıkları ve sevdikleri kişilerin
kayıpları karşısında oldukça yoğun
duygular hissederler. Kayıplar
karşısında yetişkinlerin düştüğü
en büyük yanılgı, çocukların
durumun farkında olmadıklarını
sanmalarıdır. Oysa çocuklar sözel
olarak yetişkinler kadar kendilerini
ifade edemeseler de sezgisel
etmesi ve bu yolla yas sürecini
deneyimlemeleri desteklenmelidir.”
Atalay ölümü çocuklara anlatırken
doğadan ve çevreden örnekler
verilebileceğini (bitkinin solması,
evcil hayvanın ölmesi gibi)
sözlerine ekliyor.
ÖLDÜRMEYENACI
GÜÇLENDİRİRMİ?
Ünlü düşünür Nietzsche’nin
“Beni öldürmeyen acı
güçlendirir.’’ sözünden yola çıkarak
düşünüldüğünde kişinin yaşadığı
kayıpların onu olgunlaştırdığı
sonucunu çıkarabilir miyiz? Atalay
bu soruyu “Yaşamda baş edilen
her güçlük büyümeyi ve olgunluğu
destekler.” diyerek yanıtlıyor ve
yoğun duygular hissedilen yas
sürecinin kişisel büyümeye etkisi
olduğunu söylüyor. Atalay, sözlerini
şöyle sürdürüyor: “Yasın ardından
kaybın idraki ve zihinde kaybedilen
kişinin temsiliyle kurulan yeni
ilişkiyle birlikte kaybı yaşayan kişi,
yaşamını yeniden yapılandırma ve
iyileşme gücünü fark ederek daha
fazla olgunlaştığını hisseder.”
olarak ortamda olup bitenlerin
farkındadırlar.” diyor. Atalay
ayrıca, yetişkinlere göre çocukların
sözel ifadelerinin daha kısıtlı
olduğunu, bu nedenle yaşadıkları
duyguları oyun yoluyla ya da
çeşitli davranışlar sergileyerek
dışa vurabileceklerini belirtiyor:
“Örneğin, eskiye nazaran çok
daha hırçın olarak çevreye zarar
verici davranışlarda bulunabilir
ya da evcilik oyununda bu
kaybı canlandırarak kendilerini
ifade edebilirler.” Yetişkinlerin
çocuklardaki davranış
değişimlerini gözlemleyerek ve
oyunlarını izleyerek çocukların bu
kayıptan ne derece etkilendiğini
anlayabileceğini belirten Atalay,
bilinenin aksine yetişkin bir kişinin
de kendi yasının olağan tepkilerini
çocukların yanında yaşaması
gerektiğini vurguluyor: “Böylece
çocuğa bu süreçte duyguları ifade
etmenin olağan bir durum olduğu
mesajı verilmiş olunur. Çocukların
oyun, resim gibi yollarla veya
kapasiteleri yeterliyse sözlü olarak
kaybın hissettirdiği duyguları ifade
Yas sürecinde başlangıçta şok olma, kaybı
kabullenememe, inkâr etme; ardından özlem,
kayba itiraz etme, üzüntü, kaygı, öfke,
pişmanlık gibi yoğun duygular hissetme ve
sonrasında da kabullenme, uyum sağlama ve iyileşme süreci
yaşanır.
yaşam
Yeşilay
52